Yazı/Ceyhan DEMİR- Yazımın ilk bölümünde İzmir’deki Tarihi Asansör ve Lizbon’daki Sanat Justa Asansörü arasındaki benzerlikleri anlatmış, ‘İzmir’in Aşk Asansörü’ adlı kitabımdan bahsetmiştim. Bu yazıda da Tarihi Asansör’ün yapım sürecini, kent tarihindeki yerini anlatacağım.

Narin cinayetinde örtbas teklifleri dosyaya eklendi! Narin cinayetinde örtbas teklifleri dosyaya eklendi!

Whatsapp Image 2024 10 11 At 10.31.53

Nesim Levi isimli iş adamı buraya bir asansör yaptırarak insanları alt sokaktan 44 metre yükseklikteki üst sokağa parayla taşımaya karar vermiş. Kırmızı renkli dekoratif tuğlalar Marsilya’dan ithal edilmiş. Projesi çok özgün… Asansörde yükselirken ara pencerelerden İzmir’in panoramik görüntüsü karşınıza çıkıyor. Projesi kadar işçiliği de güzel ve çok sağlam bir yapı… 1907 yılında inşaat tamamlanarak asansör çalışmaya başlamış. İki adet kabini var. Makine dairesindeki motopompun bastığı su basıncı ile hidrolik esaslı bir sistemle çalışıyor. Motopomp yukarıya su bastığında kabinlerden birini yukarıya itiyor. Bu sırada diğer kabin de aşağıya iniyor. Türkiye’de başka bir örneği yok. Sadece İspanya’da benzeri olduğu söyleniyor. Böylesi pahalı ve büyük bir yatırım sadece asansör geliriyle geri dönmeyeceği için asansörün üst bölümüne muhteşem körfez manzaralı iki katlı bir bina yapılmış. Bu katlardan birinde sinema, tiyatro gibi etkinlikler düzenlenirken, diğer kat ise pastane olarak hizmet vermiş.

Whatsapp Image 2024 10 111 At 10.31.53

AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMİŞ

Asansörün mülkiyeti önce 1942 yılında İzmirli iş adamlarından Şerif Remzi Reyent’e, Şerif Bey’in 1973 tarihinde vefatından sonra da yeğeni Ayla Ökmen’e geçmiş. Asansörü hemen yanındaki lojmanda oturan Joseph Polombo isimli usta çalıştırmış. Joseph 1976 yılında hastalanıp emekli olduktan sonra asansörü çalıştıracak kimse bulunamamış. Çünkü asansörü çalıştırmak için başka birisini yetiştirmemiş. Bununla kalsa iyi… Asansörün çevresindeki kayalardan kopan büyük taş parçaları çevredeki evlerin üzerine düşünce bu sokak İmar ve İskân Bakanlığı (şimdiki adıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) tarafından 7269 sayılı Afetler Yasası uyarınca afet bölgesi olarak ilan edilip konutlar, ikinci bir kaya düşmesinde can kaybı olabilir endişesiyle boşaltılmış. Burada yaşayan konut sahipleri için devlet, Buca’da yeni konutlar yaptırmış. Buca Afet Evleri Mahallesi adı bu konutlar nedeniyle verilmiş. O yıllarda bu konutların bulunduğu yer çok ıssız olduğundan sıkılan afetzedeler, buradaki evlerini kiraya vererek birer ikişer Karataş’a dönüp eski evlerinde kaçak ve tedirgin olarak yaşamayı göze almışlar. Almışlar ama elektrik ve su bağlantıları kesik olduğundan yaşantıları çok sıkıntılıymış.

Whatsapp Image 12024 10 11 At 10.31.53

BELEDİYEYE BEDELSİZ DEVRETTİ

Asansörün maliki Ayla Ökmen Hanım o sırada Londra’da yaşıyormuş. Daha önce bu tesisi belediyeye bağışlamak istediyse de ilgilenen olmamış. Çünkü burası yasal olarak afet bölgesi olduğundan yeniden taş düşüp yaralanan veya ölen olduğunda insanı hapse kadar götürecek riskli bir bölge… “Asansörü kurtaralım” derken kendisini tehlikeye sokmayı kimse göze almamış. Pek haksız da değiller. Herhangi bir olay meydana gelmezse kimse sorup araştırmaz. Ama tekrar kaya düşer, yaralanan, ölen olursa, hadi bakalım ifadeye. İşinden olur, soluğu cezaevinde alırsın. Başkan Yardımcısı Yüksek Mimar Benal Gencol arkadaşımı görevlendirerek Ayla Ökmen Hanım’la görüşmesini istedim. Telefonla kendisine ulaştı, görüşüp anlaştılar. Bir süre sonra Ayla hanım Londra’dan İzmir’e geldi. Asansörün mülkiyetini İzmir Belediyesi’ne bedelsiz olarak devretti. Hatta tapu harç ve giderlerini de kendi bütçesinden karşıladı. Bu özverisi nedeniyle teşekkür edip kendisine İzmir’i simgeleyen bir plaket sunduk.

Whatsapp Image 20124 10 11 At 10.31.54

KAYA GİBİ SAĞLAM KAYALAR

Tapuyu almasına aldık ama önümüzde iki önemli engel vardı. Birincisi asansör, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası uyarınca koruma altına alınmış bir kültür varlığıydı. Rölöve (eserin aslına uygun şekilde yeniden projesinin hazırlanması işi) ve restorasyon projesinin hazırlanıp İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan onarım izni almak gerekiyordu. Belediye’nin Planlama Müdürlüğü elemanları geceli gündüzlü çalışmalar yaparak Koruma Kurulu iznini aldılar. İkinci sorun daha önemli ve riskliydi. Afet bölgesi ilan edilip boşaltılan bu yerde asansörün çalıştırılması, can güvenliği riski doğuracak, buna ben neden olduğumdan Türk Ceza Yasası hükümlerine göre sorumlu olacaktım. Mahalleye her gidişimde, burada kaçak olarak oturanlar gözümün içine bakıyor, asansör hizmete girince evlerine tekrar elektrik ve su bağlanma umudu doğacağından gelişmeleri sevinçle izleyip, “Aman Başkan, yaman Başkan” diyerek beni yağlıyorlardı. Kayaların durumunu daha önce jeologlara inceletmiştim. Burada taş ocağı işletilirken patlatılan dinamitler sonucu yerinden oynayan veya çatlayan kütleler düştüğü için afet olmuş. Kalan kütleler düşecek gibi değil. Hepsi sağlam, deyim yerindeyse kaya gibi kayalar… Afetten sonra herhangi bir kaya düşmesi olayı yaşanmadığı da bunu doğruluyordu. Ancak bu veriler bundan sonra da kaya düşmesi olmayacağını garanti edemeyeceğinden köklü bir çare bulmalıydım.

1977 yılında İsviçre’ye mesleki inceleme için gittiğimde, Alp Dağları’ndaki otoyollarda kaya düşmesi olasılığı bulunan yerlerde, yol kenarındaki eğimli şevlerin kalın ve sağlam çelik kafeslerle kapatıldığını görmüştüm. Mevsim dönüşümlerinde sıcaklık farkı nedeniyle oynayan taşları bu çelik tel kafesler tutup yola düşmesine engel oluyordu. Asansör çevresindeki kayaların tamamını aynı yöntemle kapattığımız takdirde olası kaya kopmalarını da bu yöntemle zararsız hale getirmek olanaklıydı. Bu yöntemi uygulayıp sorumluluğu üzerime alarak çalışmaları hızlandırdık.

33 YILDIR ARALIKSIZ ÇALIŞIYOR

Asansörün üst terasındaki dekoratif döküm korkuluklar çok yıpranmış, bazıları kırılmıştı. ESHOT atölyesindeki yetenekli işçilerimiz hazırladıkları kalıplarda aslının aynısını döküm olarak yapmayı başardılar. Geriye kalan onarım işlerini ihale ettik. Asansörü eskisi gibi hidrolik sistemle çalıştırmak için yaptığımız araştırmalardan olumlu sonuç alamayınca elektrikle çalışan iki kabinli hızlı asansör yapılmasını kararlaştırdık. İyi de oldu. Eski sistemle yavaş çalışan asansörün bugünkü müşteri kapasitesini karşılaması olanağı bulunmadığı zamanla anlaşıldı. Mahalle sakinleri bu gelişmelere çok sevindiler. Bu sayede evlerine tekrar elektrik ve su bağlandı. Evleri çok değer kazandı. İnşaat devam ederken başkanlık görevim 29 Mart 1984 tarihinde bitti. Benden sonraki Başkan Burhan Özfatura zamanında onarımı tamamlanan asansör çalışmaya başladı. Bir sonraki Belediye Başkanı Yüksel Çakmur döneminde yeni bir ihale daha açılıp çevre düzenlemeleri yapıldı. Dario Moreno adlı ünlü şarkıcı bir süre bu sokakta yaşadığından girişe küçük bir heykeli dikilip, buraya Dario Moreno Sokağı adı verildi. Aradan 33 yıl geçti ve tarihi asansörümüz bu süre içinde hiç ara vermeden çalışıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketi tarafından üstteki binada işletilen restoran ile hemen karşısındaki kafeteryada ziyaretçilere kaliteli hizmet sunuluyor. Seyir terasından İzmir Körfezi’ni panoramik olarak izlemenin keyfine ise doyum olmuyor.

Kaynak: Haber Merkezi