İstanbul Planlama Ajansı (İPA), hazırladığı “Kentte Kadın ve Çocuk Güvenliği: Mekânsal Dinamikler, Algılar ve Öneriler” başlıklı raporunda, şehri yaşanabilir kılan güvenlik sorunlarını mercek altına aldı. Rapora göre, İstanbul’da kadınlar, kendilerini ve çocuklarını güvende hissetmiyor. Katılımcıların büyük bir kısmı, şehirdeki güvenlikten memnun olmadığını ifade ediyor.
Katılımcıların yüzde 75’i İstanbul'u güvenli bir yer olarak görmezken, özellikle sosyal statü arttıkça kadınların kendi güvenliklerinden ve çocuklarının geleceğinden duyduğu kaygılar da büyüyor. Bu durum, ekonomik hayata katılımı engelleyen büyük bir engel olarak öne çıkıyor.
Güvenlik kaygıları gündelik hayatı etkiliyor
İPA raporunda yer alan verilere göre, İstanbul'da her 10 kadından 3’ü kendisini günlük yaşamda güvende hissetmiyor. Bu durum, kadınların hareket alanlarını ve özgürlüklerini ciddi şekilde kısıtlıyor. Gündüz vakti dışarıda yürürken kendisini güvende hissetmeyen kadınların oranı yüzde 43,2 iken, akşam saatlerinde bu oran yüzde 75,2'ye kadar çıkıyor.
Güvenlik kaygıları, kadınların yalnızca dışarı çıkmalarını değil, aynı zamanda giysilerini seçmelerini ve toplu taşıma araçlarını kullanmalarını da etkiliyor. Akşam geç saatlerde dışarı çıkmaktan kaçınan kadınların oranı, raporda yüzde 90 olarak belirtiliyor.
Toplu taşıma ve sosyal medya güvenliği
Kadınların toplu taşıma araçlarında kendilerini güvende hissetmemesi, raporda dikkat çeken bir diğer sorun olarak öne çıkıyor. Yüzde 55,2’lik bir oran, toplu taşımalarda güvende olmadıklarını belirtirken, kamusal alanlar da benzer bir güvenlik problemi oluşturuyor. Kadınların yüzde 40,2'si mahallelerindeki park ve meydan gibi alanlarda kendilerini güvende hissetmiyor.
Sosyal medya da, birçok kadın için güvenli bir alan olmaktan uzak. Sosyal medyayı kullanan kadınların yüzde 43,7’si, bu platformlarda da güvenlik endişeleri taşıyor.
Kadınlar için güvenlikte eksik çözümler
İstanbul’da kadınların güvenlik sorunlarına yönelik önerilen çözümler yetersiz kalıyor. Katılımcıların yüzde 41,7'si, güvenlik kaygıları nedeniyle yapmak istedikleri birçok etkinliği gerçekleştiremediklerini belirtiyor. Kadınlar, toplu taşıma araçlarını geç saatlerde kullanamadığını, rahatça dışarı çıkamadığını, kıyafetlerini güvenlik kaygıları nedeniyle şekillendirdiğini ifade ediyor.
Kadınların şiddetle karşılaşması durumunda ise, başvuracakları resmi mekanizmalara olan güvenleri sınırlı. Rapor, kadınların yüzde 69,1’inin, başvurularının sonuçsuz kalacağı kaygısıyla kolluk kuvvetlerine başvurmadığını ortaya koyuyor. Bu oran, özellikle genç yaş grubundaki kadınlar arasında daha yüksek.
Kadınlar çocuklarının güvenliği konusunda endişeli
Kadınların büyük bir kısmı, sadece kendi güvenliklerini değil, aynı zamanda çocuklarının güvenliğini de dert ediniyor. Yüzde 84,4’ü, çocuklarının geleceği hakkında kaygı taşıyor. Katılımcıların yüzde 75,4’ü, çocuklarının mahallede güvenli bir şekilde oyun oynayamadığını belirtiyor. Bunun yanında, her 4 kadından 1’i, çocuklarının okullarında veya mahallelerinde şiddet ve zorbalık gibi olumsuz durumlarla karşılaştığını ifade ediyor.
Hukuki düzenlemeler ve yapılması gerekenler
İPA raporunda, kadın ve çocuk güvenliğini artırmaya yönelik yapılması gerekenler sıralanıyor. Bu öneriler arasında, kentsel tasarımdan hukuki düzenlemelere kadar tüm alanlarda kadın ve çocuk güvenliği için adımlar atılması gerektiği vurgulanıyor. Kamusal alanların güvenliği artıran düzenlemelerle donatılması, güvenlik kameralarının arttırılması ve toplu taşıma sistemlerinin daha güvenli hale getirilmesi bu adımlar arasında yer alıyor.
Özellikle, kadınların şiddet ve tacize karşı korunması için 6284 Sayılı Kanun’un eksiksiz uygulanması gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, şiddet mağduru kadınların ve çocukların psikolojik ve hukuki destek alabileceği mekanizmaların geliştirilmesi gerektiği de ifade ediliyor.
Kadınların güvenlik endişeleri, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle ele alınmalı ve buna yönelik yeni politikalar geliştirilmelidir.