Türkiye kamuoyunun hafızasına Kaz Dağları'nda yarattığı büyük ekolojik yıkım ve buna karşı verilen kitlesel çevre direnişiyle kazınan Kanadalı madencilik şirketi Alamos Gold, yıllar süren tartışmaların ardından Türkiye pazarından çekildiğini resmen duyurdu. Şirket tarafından yapılan açıklamada, Çanakkale sınırları içerisindeki Kirazlı, Ağı Dağı ve Çamyurt altın madeni projelerini de kapsayan Türkiye'deki tüm varlıklarının, Nurol Holding'in bir iştiraki olan Tümad Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye satışı için kesin bir anlaşmaya varıldığı bildirildi. İki dev şirket arasındaki el sıkışmanın mali boyutunun ise tam 470 milyon dolar olduğu açıklandı. 2019 yılında, Kirazlı'daki maden sahasında ruhsatı olmamasına rağmen yüz binlerce ağacı kesmesi ve siyanürle altın arayacağı iddiaları üzerine başlayan "Su ve Vicdan Nöbeti" ile tüm Türkiye'nin gündemine oturan Alamos Gold'un bu çekilme kararı, yıllardır bölgenin ekolojik geleceği için mücadele eden çevre aktivistleri ve yerel halk tarafından önemli bir gelişme olarak yorumlandı.
Ağaç katliamı ve siyanür iddialarıyla gündeme gelmişti
Kanada merkezli Alamos Gold'un Türkiye'deki serüveni, özellikle Kirazlı projesiyle birlikte büyük bir kamuoyu tepkisine neden olmuştu. Şirketin, "altın madeni işleteceğiz" vaadiyle bölgede faaliyete başlaması, kısa sürede bir doğa katliamına dönüştü. Resmi rakamlara göre yaklaşık 200 bin, ancak çevrecilerin uydu görüntüleriyle desteklediği iddialara göre ise 350 binden fazla ağacın kesilmesi, Kazdağları'nın yemyeşil dokusunda onarılması zor bir yara açtı. O dönemde, maden sahasının uzaydan bile görülebilen kel kalmış görüntüleri, sosyal medyada infial yaratmış ve Türkiye'nin dört bir yanından on binlerce insanı bölgeye çekmişti. Çanakkale-Kirazlı'da kurulan kamp alanında aylarca süren "Su ve Vicdan Nöbeti", hem ulusal hem de uluslararası basında geniş yer bulmuş, şirketin faaliyetleri mercek altına alınmıştı. Ağaç katliamının yanı sıra, şirketin altın ayrıştırma sürecinde kullanacağı iddia edilen siyanürün, bölgenin tek temiz su kaynağı olan Atikhisar Barajı'nı ve tarım arazilerini zehirleyeceği endişesi, tepkilerin ana odağını oluşturuyordu.
470 milyon dolarlık devir ve ödeme planı
Alamos Gold'un Türkiye'den çekilme kararının arkasında, bu yıllarca süren direnişin ve kamuoyu baskısının yarattığı işletme zorluklarının yattığı düşünülüyor. Şirket, yaptığı resmi açıklamada, satıştan elde edilecek olan 470 milyon dolarlık gelirin, ana operasyonlarının bulunduğu Kuzey Amerika'daki daha yüksek getirili projelere aktarılacağını ve mevcut borçların azaltılmasında kullanılacağını belirtti.
Anlaşmanın finansal detayları da kamuoyuyla paylaşıldı. Buna göre, Nurol Holding'in Alamos Gold'a yapacağı 470 milyon dolarlık (yaklaşık 15 milyar TL) ödeme, nakit olarak ve üç takside yayılmış bir planla gerçekleştirilecek. Anlaşmanın imzalanıp işlemin kapandığı anda 160 milyon dolarlık ilk dilim ödenecek. İkinci 160 milyon dolarlık taksit, işlemin kapanmasının birinci yıl dönümünde, kalan 150 milyon dolarlık son taksit ise ikinci yıl dönümünde Alamos Gold'un kasasına girecek.
Varlıklar tanıdık bir isme gidiyor: Nurol holding'e bağlı Tümad
Alamos Gold'un Türkiye'deki tartışmalı mirasını devralan şirket ise kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim oldu. Savunma sanayisinden inşaata, turizmden finansa kadar birçok alanda faaliyet gösteren Türkiye'nin en büyük holdinglerinden biri olan Nurol Holding'e bağlı Tümad Madencilik, bu satın almayla birlikte Türkiye'deki altın ve gümüş üretimindeki konumunu daha da güçlendirdi. Tümad Madencilik, kendi resmi internet sitesinde yer alan bilgilere göre, halihazırda Balıkesir-İvrindi ve Çanakkale-Lapseki'de bulunan iki ayrı maden ocağında aktif olarak altın ve gümüş üretimi yapıyor. Şimdi, Alamos Gold'dan devraldığı Kirazlı, Ağı Dağı ve Çamyurt projeleriyle birlikte portföyünü ve rezerv kapasitesini önemli ölçüde genişletmiş oldu.
Çevreciler temkinli: "Tehlike geçti mi, yoksa sadece el mi değiştirdi?"
Alamos Gold'un Türkiye'den çekilme haberi, yıllardır Kazdağları'nın korunması için mücadele eden çevre örgütleri ve aktivistler arasında temkinli bir memnuniyetle karşılandı. Bu gelişme, halk direnişinin ve hukuki mücadelenin bir sonucu olarak görülerek, bir "zafer" olarak nitelendirildi. Ancak aynı zamanda, maden sahalarının başka bir şirkete devredilmiş olması, endişelerin tamamen ortadan kalkmadığı anlamına geliyor. Çevre örgütleri tarafından yapılan ilk açıklamalarda, "Asıl soru, tehlikenin geçip geçmediği değil, sadece el değiştirip değiştirmediğidir. Alamos Gold gitti, ancak madenler ve yarattıkları ekolojik tehdit yerinde duruyor," ifadeleri kullanıldı. Şimdi gözler, yeni işletmeci olan Tümad Madencilik'in bu sahalarda nasıl bir yol izleyeceğine çevrilmiş durumda. Çevreciler, Tümad'ın da aynı yöntemlerle siyanürlü altın madenciliği yapmaya kalkışması durumunda, mücadelenin kaldığı yerden, hatta daha da güçlü bir şekilde devam edeceğini vurguluyor. Kazdağları'nın geleceği, yeni sahibinin atacağı adımlara ve şirketin şeffaflık, çevre duyarlılığı ve yasalara uyum konularında sergileyeceği tutuma bağlı olacak.