"Emoji, çıkartma, hareketli grafik" gibi basit ama duygu tasvirini anlatmaya katkıda bulunduğu düşünülen bu sembollerin orta vadede edebi üretime ve kelime dağarcığının azalmasına etkisi tartışılıyor.
Japoncada resim ve karakter kelimelerinin birleşimi anlamına gelen "emoji" özelikle son 10 yılda o kadar hızlı yayıldı ki her dilde aynı anlama gelen şekliyle tüm dünyanın kullanımına girdi.
Emojiler sosyal medyada geniş kullanım alanına sahipken dijital iletişimde önemli rol oynuyor; iletişimi zenginleştiriyor, duyguların yazılı tasvirine katkıda bulunuyor ve kültürel ortak bir dil oluşturuyor.
AA, günlük yaşamın parçası haline gelen emojinin hikayesini anlattığı 2 bölümlük dosya haberinin ilk bölümünde, bu fenomenin doğuşunu ve kültürel farklılıklara rağmen yaygınlaşmasını uzman görüşleriyle hazırladı.
Sosyal ağların gündelik hayatın bir parçası haline gelmesiyle bu mecralar her yaş ve her kesimden bireyi barındırıyor.
Farklı kültürden milyarlarca insanın, evlerinde oturdukları yerden etkileşime girdiği bu mecralarda emojilerin yaygınlaşmasıyla kitlesel bilgi, milyarlara ulaşabiliyor. Bu durum, farklı kültürlerin etkileşimini hızlandıran bir ortam sunmasına rağmen iletişimin daha sığ bir seviyede kalmasına da neden olabiliyor.
Karakter sınırını çözerken sınırları aştı
Japonya'da arayüz tasarımcısı Shigetaka Kurita'nın ülkenin büyük iletişim operatörlerinden biri için 1999 yılında tasarladığı 12x12 piksel boyutundaki görseller, evrensel dijital dilin temelini attı.
Kurita'nın manga sanatı, sokak levhaları ve Çince karakterlerden esinlenerek yaptığı emojiler, o dönem mesajlaşmalardaki karakter kısıtlamasına da çözüm oldu.
Japonca'da resim (e) ve karakter (moji) kelimelerinden türetilen "emoji" kelimesi, 2015 yılında Oxford Sözlüğü tarafından yılın sözcüğü seçildi.
Başlangıçta basit yüz ifadeleriyle sınırlı olan emojiler, zamanla geniş bir kategoriye yayıldı ve duyguları, nesneleri ve aktiviteleri temsil eden renkli simgeler haline geldi.
Şaka niyetiyle ortaya çıktı
Akıllı telefonların ve sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla emojilerin popülaritesi hızla arttı.
Bugün emojiler, yazılı iletişimde duygunun karşı tarafa daha yoğun aktarılmasına yardımcı olmak için kullanılıyor.
Emojiler, dijital iletişimde önemli bir rol oynarken kimilerine göre iletişimi zenginleştiriyor, duygusal ifadelerin tasvirine katkıda bulunuyor ve kültürel olarak ortak bir dil oluşturuyor. Ancak kimilerine göre ise anlık iletişimde işlevsel gibi görünse de emojiler, orta vadede dil ve kelime dağarcığının daralmasına neden oluyor. Bu durum, insanların kendilerini ifade etme biçimini zayıflatma riski taşıyor.
California Berkeley Üniversitesi Antropoloji Bölümünden Profesör Gı Cing, emojilerden önce bu ifadelerin atası olarak da tabir edilen "emoticon"ların var olduğunu söyledi.
Gı, emoticonların sadece noktalama işaretleriyle yüz ifadeleri oluşturmak suretiyle duyguların yazı diliyle aktarımını daha da yoğunlaştırdığına dikkati çekti.
Emoticonların emojilerden önce 1982'de Scott Fahlman tarafından bulunduğuna işaret eden Gı, Fahlman'ın bu ifadeleri arkadaşlarına mesaj yoluyla şaka yaparken niyetinin anlaşılması için tasarladığını böylece emojilerin atası olan emoticonların doğduğunu belirtti.
Emoji kullanımı zaman kazandırıyor
Borys Grinchenko Kyiv Metropolitan Üniversitesi Germen Filolojisi Bölüm Başkanı Profesör Rusudan Makhachashvili, bir emojinin tek bir kelimeyi yansıtması gerekmediğine hatta tek bir emojinin bir hikaye anlatabileceğine işaret etti.
Araştırma grubuyla yapay zekaya emojilerle yazılmış bir metni öğretmeye çalıştıklarını söyleyen Makhachashvili, denedikleri programın yazı dilini kolayca okuyup işleyebildiğini ancak sıra emojilere geldiğinde metin içinde büyük boşluklar bıraktığını ifade etti.
Bu durum geliştirilen yapay zeka programının emojilere insanlar gibi birden fazla anlam ve duygu yüklemediği gerçeğini de ortaya çıkardı.
Yapay zekanın emojileri metne dönüştürmede yetersiz kalsa da bir metni emojilerle çok güzel anlatabildiğini kaydeden Makhachashvili, çalışma grubundaki bir öğrencisiyle deneme yaptıklarını ve yapay zekanın sembol, renk, duygu ve metni emojilere dönüştürdüğüne dikkati çekti.
Makhachashvili, emojierin kullanımını cazip kılan ve yaygınlaştıran noktanın çok uzun duygu ya da ifadeyi tek resimle anlatarak zaman kazandırması olduğunu belirtti.
Kültürel farklar, emojilerin nasıl yorumlandığını etkiliyor
Makhachashvili, bir emojinin insanlarda çağrıştırdıklarına dair yürüttükleri deneyi anlattı.
Deneyde farklı dil ailelerinden 6 dil konuşan kişilere soğuk ter akan, ağzı açık gülen emojinin ne çağrıştırdığını sorduklarını belirten Makhachashvili, aynı emojinin farklı dillerde farklı duyguları yansıttığını gördüklerini söyledi.
Deneyin sonunda alnından soğuk ter akan, ağzı açık gülen emojinin en az 21 farklı anlamda kullanıldığı keşfedildi.
Tek bir emojinin neşe, dalga geçme, utanma, rahatsızlık, belirsizlik, tuhaflık gibi durumları belli etmek için kullanıldığını söyleyen Makhachashvili, "Kahkaha, neşe belirteçlerinin seçimi, bu işaretlerin görünen anlamı olarak belirgin. Rahatsızlık anlamı ise daha az oranda elde edilen bir belirteç olarak algılanıyor." dedi.
Makhachashvili, rahatsızlık çağrışımının, alından akan bir ter boncuğuna benzetilmesinden kaynaklandığını ifade etti.
Bu emojideki ter damlasının korku, güvensizlik ve rahatsızlık duygusu göstergesi olduğuna işaret eden Makhachashvili, emojilerin insanlar için "serbest çağrışım, serbest kullanım" anlamına geldiğini dile getirdi.
Makhachashvili, “Emoji kullanımı ülkeden ülkeye, dilden dile değişiyor." dedi.
"İngilizce konuşan biri bazı emojileri tek bir anlamda kullanırken İspanyolca konuşanlar ise bundan tamamen farklı bir şey anlayacaktır." diyen Makhachashvili, bunun zor bir durum olduğuna dikkati çekti. Makhachashvili, içeriğinde emoji barındıran yoğun bir metnin insan zihni tarafından çok farklı algılandığını hatta yapay zekanın bu nedenle yetersiz kaldığını ifade etti.
Prof. Gı da öğrencileriyle mesajlaşırken emojileri kullanmayı çok sevdiğini söyledi.
Amerikalı öğrencilerine gülen yüz emojisi yolladığında onların bundan "mutlu, memnun" anlamını çıkardığını belirten. Gı, Japonya, Çin gibi Asya ülkelerinden öğrencilerine aynı emojiyi attığında ise onların bundan "nezaketen geçiştirme" anlamı çıkardıklarına dikkati çekti.
Farklı din ve kültürlere yönelik de birçok emojinin bulunması, dünya genelinde emojilerin evrensel bir dil oluşturduğunun göstergesi.
Emojiler, konuşma dilinin jest ve mimiklerle desteklendiği gibi yazı dilini duygu ve düşüncelerin aktarımı konusunda destekleyen yapısıyla yeni bir dil oluşturuyor. Özellikle sosyal medya araçlarının yayıldığı 21. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren yeni nesiller bu "yeni dil" ile büyüyüp yaygınlaşma ve gelişmesinin hızına katkıda bulunuyor.