Hayat pahalılığının her geçen gün daha da ağırlaştığı Türkiye'de, vatandaşın alım gücündeki erimeyi görmek için artık karmaşık ekonomik verilere veya enflasyon raporlarına gerek kalmadı. Bazen, dünyanın dört bir yanında aynı standartlarda satılan basit bir ürün, ekonomik gerçekliğin en net aynası olabiliyor. Tıpkı, İsveçli mobilya devi IKEA'nın ikonik ürünü "Billy" kitaplığının fiyat etiketinde olduğu gibi. Milyonlarca evin vazgeçilmezi olan, sadeliği ve uygun fiyatıyla bilinen bu standart ürün üzerinden yapılan bir karşılaştırma, Türkiye'nin küresel pahalılık liginde ne kadar üst sıralara tırmandığını ortaya koydu.
East Capital Gelişmekte Olan Piyasalar Kıdemli Danışmanı Emre Akçakmak tarafından sosyal medyada paylaşılan ve "IKEA Billy Endeksi" olarak adlandırılan bu çarpıcı analiz, kısa sürede gündemin üst sıralarına yerleşti. Analiz, aynı ürünün farklı ülkelerdeki dolar bazında fiyatını karşılaştırarak, yerel alım gücü ve ekonomik koşullar hakkında önemli ipuçları sunuyor. Sonuçlar ise Türkiye'deki tüketiciler için pek de iç açıcı değil. Küresel bir "ucuzluk" sembolü olması gereken bir ürünün dahi Türkiye'de lüks kategorisine yaklaşması, ekonomideki derin sorunların gündelik hayata yansımasının en somut kanıtı olarak dikkat çekiyor.
Big Mac'ten sonra şimdi de 'Billy' endeksi
Ekonomistler, farklı ülkelerdeki fiyat seviyelerini ve para birimlerinin satın alma gücünü karşılaştırmak için uzun yıllardır gayriresmi ancak etkili yöntemler kullanıyor. Bu yöntemlerin en ünlüsü, şüphesiz The Economist dergisinin popüler hale getirdiği "Big Mac Endeksi"dir. Dünyanın hemen her yerinde aynı standartlarda üretilen bir Big Mac hamburgerin fiyatından yola çıkarak, para birimlerinin dolar karşısındaki değerini ve ülkelerdeki pahalılık düzeyini ölçen bu endeks, artık birçok farklı küresel ürünle çeşitleniyor. İşte "Billy Endeksi" de bu modern karşılaştırmalardan biri olarak öne çıkıyor.
IKEA'nın Billy kitaplığı, bu tür bir karşılaştırma için biçilmiş kaftan. Çünkü Billy, şirketin en çok satan, en standart ve küresel olarak en tanınan ürünlerinden biri. Üretim süreçleri, malzeme kalitesi ve tasarımı dünyanın her yerinde neredeyse aynı. Bu da fiyat farklılıklarının büyük ölçüde yerel ekonomik faktörlerden kaynaklandığını gösteriyor. Dolayısıyla, bir Billy kitaplığının fiyatı, sadece bir mobilya maliyetini değil; aynı zamanda o ülkedeki vergiler, döviz kuru dalgalanmaları, lojistik maliyetleri, personel giderleri ve en önemlisi genel enflasyonist baskı hakkında da bir fikir veriyor. Bu basit mobilya parçası, bir anda karmaşık bir ekonomik göstergeye dönüşerek, vatandaşın cebindeki paranın gerçek değerini sorgulatıyor.
Uçurum ortada: Çin'de 55, Türkiye'de 89 dolar
Emre Akçakmak'ın Haziran 2025 verilerine dayanarak hazırladığı "Billy Endeksi"ndeki rakamlar, ülkeler arasındaki fiyat uçurumunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Analize göre, altı raflı standart bir Billy kitaplığı almanın en ucuz olduğu ülkeler, üretim ve lojistik avantajlarına sahip olan ülkeler olarak dikkat çekiyor. Listenin en altında, 55 dolarlık fiyatıyla Çin yer alıyor. Onu, Avrupa'nın sanayi devi Almanya 57 dolarlık fiyatıyla ve Polonya 61 dolarlık fiyatıyla takip ediyor. Bu ülkelerde yaşayan bir tüketici, dünya standardı bir ürüne oldukça makul bir fiyata sahip olabiliyor.
Ancak listenin diğer ucuna bakıldığında, tablo tamamen değişiyor. Aynı standart kitaplığın en pahalı olduğu ülke, 92 dolarlık etiket fiyatıyla Hindistan olarak görülüyor. Hindistan'ı ise ne yazık ki çok küçük bir farkla Türkiye izliyor. Türkiye'deki bir IKEA mağazasında aynı Billy kitaplığının fiyatı tam 89 dolar. Bu rakam, Türkiye'yi dünyanın en pahalı ikinci ülkesi konumuna yerleştiriyor. Pahalılık listesinin üçüncü sırasında ise 80 dolarlık fiyatıyla Suudi Arabistan bulunuyor. Almanya'daki bir tüketicinin 57 dolara alabildiği bir ürüne, Türkiye'deki bir tüketicinin 89 dolar ödemek zorunda kalması, aradaki 32 dolarlık devasa farkın nedenlerini sorgulamayı zorunlu kılıyor.
Peki bu farkın sebebi ne: Vergiler, kur ve alım gücü kıskacı
Peki, tüm dünyada standart bir ürün olan Billy kitaplığı Türkiye'de neden bu kadar pahalı? Bu sorunun cevabı, tek bir nedene indirgenemeyecek kadar karmaşık ve Türkiye ekonomisinin temel sorunlarını yansıtan birkaç önemli faktörde gizli.
İlk ve en önemli faktör, şüphesiz döviz kuru. IKEA gibi küresel firmalar, ürünlerini veya hammaddelerini yurt dışından ithal ettiği için maliyetleri döviz bazındadır. Türk Lirası'nın dolar ve euro karşısında sürekli değer kaybetmesi, bu ürünlerin TL bazında maliyetini otomatik olarak artırıyor. Şirketler, kur farkından kaynaklanan zararı telafi etmek için fiyat etiketlerini sürekli güncellemek zorunda kalıyor.
İkinci kritik faktör ise vergiler. Türkiye'de ithal ürünlere uygulanan Katma Değer Vergisi (KDV) ve gümrük vergileri gibi ek maliyetler, ürünün raf fiyatını doğrudan yükseltiyor. Yüzde 20'lere varan KDV oranı ve mobilya gibi ürünlere getirilebilen ek vergiler, nihai fiyatın Avrupa ülkelerine göre çok daha yüksek olmasına neden oluyor.
Üçüncü olarak, yüksek enflasyon ortamı ve operasyonel maliyetler devreye giriyor. Türkiye'deki yüksek enerji fiyatları, akaryakıt zamları nedeniyle artan lojistik ve nakliye masrafları, personel giderleri ve mağaza kiraları gibi işletme maliyetleri, şirketlerin ürün fiyatlarına yansıtmak zorunda kaldığı bir diğer yükü oluşturuyor.
Ancak en acı gerçek, tüm bu faktörlerin birleşerek yarattığı alım gücü erimesinde yatıyor. 89 dolarlık fiyat, sadece nominal olarak yüksek değil. Asgari ücretle çalışan bir Alman vatandaşının bu kitaplığı almak için çalışması gereken süre ile Türkiye'deki bir asgari ücretlinin çalışması gereken süre arasında dağlar kadar fark var. Bu durum, aynı küresel ürüne erişimin Türkiye'deki vatandaşlar için çok daha zor ve lüks hale geldiğini gösteriyor. Billy Endeksi, bu yönüyle, sadece bir fiyat karşılaştırması değil, aynı zamanda bir refah seviyesi ve hayat standardı göstergesi olarak da okunmalı.