9 Eylül Gazetesi'nden Mert Yasin Alpdündar'ın haberine göre; Finansmana erişimde yaşanan güçlükler, sıkı para politikası ve üretim faaliyetlerindeki bozulma, konkordato başvurularında büyük bir artışa neden oldu. 2024 yılının kasım ayında mahkemeler 152 dosya için konkordato geçici mühlet kararı verdi. Bu gelişmeyle yılın 11 aylık döneminde toplamda 1504 konkordato başvurusuna geçici mühlet kararı verildi. Bu rakam, 2019 yılında toplamda 1387 konkordato başvurusuyla kırılan rekoru geride bırakarak yeni bir zirveye ulaştı. Kasım ayında mahkemeler tarafından kesin mühlet kararı verilen dosya sayısı ise 126 olarak kaydedildi. Böylece yıl genelinde kesin mühlet kararı verilen dosya sayısı 683’e yükseldi. Kasım ayında 100 dosya için konkordato başvurusu reddedildi. Ocak-kasım dönemindeki toplam ret kararı sayısı ise 612’ye ulaştı. Konkordato başvurularının reddi sonrası iflas kararı verilen dosya sayısı ise dikkat çekiyor. Kasım ayı ile birlikte yıl genelinde bu sayı 108 olarak kaydedildi. Konuyla alakalı 9 Eylül’e açıklamalarda bulunan ekonomistler, mevcut ekonomik koşulların giderek zorlaşacağını tahmin ederken, ‘bu daha başlangıç’ ifadelerini kullandı.
‘2025 DAHA KÖTÜ OLACAK’
Ekonomist Prof. Dr. Hüsnü Erkan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Bu daha başlangıç. Çünkü ekonomi çok zayıf. Yönetimi zayıf. Üretim söz konusu değil. Yatırım yapılmıyor. Sadece ticaret ile iştigal etmek öne çıkıyor. Ayrıca ticaretin yapıldığı ortamlar ve üretimin yurtdışına kaçması sonucunda şirketler bu dönemde batmak durumunda. Krediye ulaşamıyorlar. Krediye ulaşsalar da çok pahalı. Böyle olunca konkordatoların artması kaçınılmaz. 2025 yılında ise bunun daha kötü olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
‘DEVLET TASARRUF ETMİYOR’
Ekonominin kaynaklarının yanlış harcandığını ve devletin harcamalardan kısmadığını dile getiren Erkan, “Ekonominin bütün kaynakları yandaş sermayeye gidiyor. Yapılan bütün projelerde ‘yaptık bitti’ diye bir şey yok. Garantiler veriliyor ve vatandaşlar bu işlere para vermeye devam ediyor. İtibardan tasarruf olmaz mantığıyla Devlet kendi harcamalarını kısmıyor. Ekonomide işletmeleri yenileyecek kaynak sıkıntısı var. Bu ortamda şirketler de batmak zorunda. Ekonomi bakış açısının değişimi gerekiyor. Ekonomi yönetimi üretimi kolaylaştırmak, teşvik etmek, verimliliği yükseltmek ve geliştirmektir ama buna dair hiçbir şey yapılmıyor. 80’lerde ve 90’larda da buna benzer süreçler yaşandı. Bugün de yaşanmaya devam ediyor” diye konuştu.
‘SERMAYE EL DEĞİŞTİRİYOR’
Ekonomist Dr. Osman Sirkeci ise “Ekonomini çok yönlüdür. Bir sayfayı çevirdiğinizde bir bakıyorsunuz ki iflaslar ve konkordatoların arttığını görüyorsunuz. Fakat yaşanılan ekonomi, iktisat, serbest piyasa ekonomisi; riskler düşse de küçükleri elemine etmeye çalışır. Demokratik ve şeffaf olmayan alanları yakalayarak, tekellerin, güçlünün zayıfları bertaraf ettiği bir süreci yaşıyoruz. Türkiye’nin iktisadi olarak problemler yaşadığını biliyoruz ama bu problemlerden azade olan taraflarda var” diye söyledi. Sirkeci, “Borsa ve Türkiye sanayisi yeniden el değiştiriyor. Bahsettiğimiz şey sermayenin el değiştirmesi” dedi.