Türkiye ekonomisinde yılın sonuna yaklaşırken ünlü iktisatçı Mahfi Eğilmez, kapsamlı bir analizle temel ekonomik göstergeleri değerlendirdi. Kendine Yazılar blogunda yayımladığı “2024 Biterken Ekonomide Artılar ve Eksiler” başlıklı yazısında Eğilmez, enflasyon, büyüme, döviz kuru ve cari denge gibi başlıklarda olumlu ve olumsuz yönlere dikkat çekerek, ekonominin zayıf ve güçlü taraflarını sıraladı.
Enflasyon: Türkiye’nin bitmeyen sorunu
Türkiye’nin uzun yıllardır mücadele ettiği enflasyon, Eğilmez’e göre ekonominin en temel sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Eğilmez, faizlerin düşürülmesi ile tetiklenen enflasyon artışının, 2023 yılı ortalarındaki faiz artışlarıyla kontrol altına alındığını belirtti. Ancak, bu düşüşün yavaş bir tempoda ilerlediğini ve enflasyondaki iyileşmenin 2025 yılına da yansıyacak şekilde zamana ihtiyaç duyduğunu ifade etti.
Döviz kuru ve döviz girişleri: yüksek faizin dövize etkisi
Eğilmez, yüksek faiz ortamının “carry trade” olarak bilinen yöntemle yabancı döviz girişini artırdığını belirtti. Yüksek faiz sayesinde döviz kurunun dengede tutulduğunu ancak bunun döviz talebini ve maliyet enflasyonunu olumlu etkilediğini söyledi. Dövizdeki dalgalanmaların stabil kalması ekonomideki bazı göstergeler açısından olumlu olsa da, hizmet talebindeki artışın talep enflasyonuna katkıda bulunduğunu ifade etti.
Büyüme ve işsizlik: enflasyon mücadelesinde yan etkiler
Mahfi Eğilmez, enflasyonu düşürmeye yönelik uygulanan politikaların büyümede gerilemeye yol açtığını belirtirken, işsizlik oranında ise yıl genelinde artış görülmediğine vurgu yaptı. İşsizlik oranının stabil kalmasının olumlu bir gelişme olduğunu ancak büyüme oranındaki düşüşün 2025’e de yansıyarak işsizliği tetikleyebileceğini ifade etti.
Hazine nakit dengesi: artan borçlanma yükü
“Nakit dengesi, Türkiye ekonomisinin borçlanma kapasitesini belirleyen en önemli göstergelerden biridir” diyen Eğilmez, faiz dışı açığın geçen yılın neredeyse dokuz katına ulaştığını belirtti. Bu durumun, faiz ödemeleri olmasa bile giderlerin gelirleri karşılamadığı anlamına geldiğine dikkat çeken Eğilmez, Türkiye’nin geçmişte faiz dışı fazla verdiğini ve mevcut açığın olumsuz bir gösterge olduğunu söyledi.
Dolarizasyon: 2021’den bu yana dövize artan talep
Mahfi Eğilmez, dolarizasyon sürecinde Türkiye’nin 2001 krizinden sonra istikrar sağladığını, ancak 2010 sonrasında yeniden yükselişe geçtiğini belirtti. 2021 yılından itibaren dövize olan talep artışı ve KKM politikası ile dolarizasyon oranının dengelendiğini ancak bu durumun Merkez Bankası bilançosunda maliyet yükü yarattığını ifade etti. Eğilmez, “Merkez Bankası faizi yeniden düşürmeye başladığında dolarizasyon artabilir ve bu da ekonomide kırılganlık yaratır” dedi.
Merkez Bankası rezervleri: artış olumlu ama dikkat edilmeli
Eğilmez, Merkez Bankası rezervlerinin bir süre ekside seyrettikten sonra artış göstermesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi. Ancak, bu artışın büyük oranda altın fiyatlarının yükselmesinden ve dövize bağlı faiz çekiciliğinden kaynaklandığını belirterek, faizin düşmesi durumunda döviz rezervlerinde yeniden azalma yaşanabileceğini vurguladı.
Cari denge: büyüme kaybının cari fazla etkisi
Eğilmez, cari açığın azalmasının ilk bakışta olumlu bir gelişme gibi görünse de, büyümenin yavaşlaması sonucu ortaya çıkan bir durum olduğuna dikkat çekti. Türkiye ekonomisinin küçülmesiyle cari dengenin pozitife dönmesinin, sürdürülebilir bir iyileşme olarak değerlendirilemeyeceğini ifade eden Eğilmez, “Cari fazlanın gerçek bir ekonomik büyümeyle desteklenmesi durumunda olumlu bir gelişme olarak ele alınabilir” dedi.
Olumsuzlukların üstesinden gelmenin yolu: güven ve istikrar
Mahfi Eğilmez, ekonomideki olumlu ve olumsuz gelişmeleri değerlendirirken, olumsuzlukların giderilmesi için en önemli adımın beklentilerin iyileştirilmesi olduğunu belirtti. Bu doğrultuda sosyal, siyasal ve ekonomik sorunları ele alan kapsamlı bir programın uygulanması gerektiğini vurgulayan Eğilmez, ekonomik hedeflere ulaşmak için toplumda güven duygusunun yeniden tesis edilmesi gerektiğini ifade etti.