Türkiye'nin son yıllarda büyük bir atılım yaptığı ve küresel bir oyuncu haline geldiği savunma sanayii, sektörün kalbinden gelen bir haberle sarsıldı. Zırhlı araçların kule sistemlerinden, SİHA'ların vurduğu hedefleri belirleyen güdüm kitlerine, milli torpido projesinden helikopter platformlarına kadar sayısız stratejik projede "yerli ve milli" çözümler üreten elektrik motorları geliştiricisi FEMSAN, beklenmedik bir mali darboğaza girerek konkordato talebinde bulundu. Sektörün devleri olan ASELSAN ve Roketsan'ın en önemli çözüm ortaklarından biri olan ve dışa bağımlılığı bitiren projelere imza atan şirketin, aynı hissedarlara ait Mogeser ve MOPA Endüstriyel firmalarıyla birlikte yaptığı bu başvuru, Ankara'da ve sektör kulislerinde adeta bir deprem etkisi yarattı. Mahkemenin şirkete üç aylık geçici mühlet tanıması, hem şirketin geleceği hem de devam eden kritik projelerin akıbeti konusunda endişeli bir bekleyişi başlattı.
Sektörde deprem etkisi yaratan başvuru
Savunma sanayii gibi genellikle devlet destekli ve uzun vadeli projelerle anılan, istikrarlı bir alan olarak görülen bir sektörde, FEMSAN gibi kilit bir oyuncunun konkordato başvurusunda bulunması, şok etkisi yarattı. Edinilen bilgilere göre, şirket yönetimi, artan maliyetler ve finansal sıkıntılar nedeniyle ticari faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde sürdüremeyecek duruma gelince, son çare olarak mahkemenin kapısını çaldı. Başvuruyu değerlendiren mahkeme, şirketin ticari varlığını koruyabilmesi ve borçlarını yeniden yapılandırarak faaliyetlerine devam edebilmesi için bir fırsat tanıyarak, üç aylık geçici mühlet kararı verdi.
Bu karar, şirketin bu üç aylık süre boyunca alacaklılara karşı yasal bir koruma kalkanına sahip olacağı anlamına geliyor. Bu süreçte şirketin faaliyetlerini denetlemek ve bir iyileştirme projesi hazırlamasına yardımcı olmak üzere, Mali Müşavir İşletme Uzmanı Yasin Doğan, Bağımsız Denetçi Ayten Uğur ve İcra ve İflas Hukukçusu Melis Taşpolat Tuğsavul'dan oluşan bir konkordato komiser heyeti atandı. Üç aylık sürenin sonunda, 14 Ekim 2025 tarihinde görülecek yeni duruşmada, şirketin sunduğu projenin kabul edilip edilmeyeceğine ve kalıcı mühlet verilip verilmeyeceğine karar verilecek. Mahkemenin ilan.gov.tr'de yayınlanan kararında, alacaklıların 7 gün içinde karara itiraz edebileceği ve konkordato talebinin reddini isteyebileceği de belirtildi.
Milli projelerin kalbindeki görünmez kahraman
FEMSAN'ın konkordato haberi, şirketin savunma sanayii ekosistemindeki kritik rolü nedeniyle büyük bir yankı uyandırdı. 36 yıllık geçmişiyle sektörün en deneyimli firmalarından biri olan FEMSAN, özellikle "yerlileştirme" ve "kalifikasyon" hizmetleriyle öne çıkıyordu. Şirket, pek çok projenin "görünmez kahramanı" olarak, Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltan hayati teknolojiler geliştiriyordu.
Şirketin imza attığı en önemli projelerden biri, zırhlı araçların üzerine monte edilen uzaktan komutalı silah sistemlerinin (UKSS) can damarı olan eyleyicilerin yerlileştirilmesiydi. Bu proje sayesinde, ASELSAN'ın dünyaca ünlü SARP sistemi başta olmak üzere birçok kule sisteminin yan ve yükseliş eksen motorları yurt içinden temin edilir hale gelmiş ve bu alandaki dışa bağımlılık tamamen ortadan kalkmıştı.
Bir diğer kritik başarı ise, akıllı mühimmatların beyni sayılan güdüm kitlerinde kullanılan ve "oluksuz motor" olarak bilinen özel elektrik motorlarının geliştirilmesiydi. FEMSAN tarafından geliştirilen bu motorlar, SİHA platformlarından atılan Roketsan'ın MAM-L mühimmatından, ASELSAN'ın Hassas Güdüm Kiti'ne (HGK) kadar birçok akıllı bombanın hedefini şaşmaz bir hassasiyetle vurmasını sağlıyordu.
Şirketin yer aldığı en stratejik projelerden biri de Roketsan tarafından yürütülen AKYA Milli Torpido projesiydi. FEMSAN, bu projede torpidonun itki sistemlerinin, yani motorunun sorumluluğunu üstlenmişti. Proje kapsamında, Türkiye'de ilk defa 7 fazlı bir elektrik motoru ve kontrolcüsü tamamen Türk mühendisleri tarafından tasarlanmış ve üretilmişti. Bunların yanı sıra, ANKA ve GÖKBEY gibi milli platformların enerji ihtiyacını karşılayan alternatörler ve servo motorlar da yine FEMSAN'ın imzasını taşıyordu.
Mali darboğazın perde arkasında ne var?
Peki, bu kadar kritik ve başarılı projelere imza atan, sektörün vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş bir şirket nasıl oldu da mali bir darboğaza sürüklendi? Şirketten resmi bir açıklama yapılmasa da, sektör kulislerinde konuşulanlar ve Türkiye'nin genel ekonomik tablosu, olası nedenlere dair ipuçları veriyor. Son yıllarda Türkiye'de yaşanan yüksek enflasyonist ortam, öngörülemeyen maliyet artışları, hammadde ve ara mamul tedarikinde yaşanan zorluklar ve finansmana erişimdeki güçlükler, pek çok sanayi kuruluşu gibi FEMSAN'ı da etkilemiş olabilir.
Savunma sanayii projeleri, genellikle uzun vadeli ve yüksek Ar-Ge yatırımı gerektiren projelerdir. Şirketin, özellikle AKYA torpidosu gibi teknolojik devrim niteliğindeki projelere yaptığı büyük yatırımların, nakit akışında bir sıkışıklık yaratmış olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Ayrıca, ana yüklenici olan büyük savunma sanayi firmalarından gelen ödemelerde yaşanabilecek olası gecikmelerin de, alt yüklenici konumundaki FEMSAN gibi firmaların finansal dengesini bozabileceği de değerlendirilen senaryolar arasında. Bu durum, sektördeki tedarik zincirinin ne kadar hassas dengeler üzerine kurulu olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Şimdi ne olacak? milli projeler riske girer mi?
FEMSAN'ın konkordato sürecine girmesi, akıllara en önemli soruyu getiriyor: Türkiye'nin gözbebeği olan milli projeler bu durumdan nasıl etkilenecek? Konkordato, bir iflas değil, şirketi kurtarmayı ve borçlarını ödeyebilir hale getirmeyi amaçlayan bir hukuki süreçtir. Üç aylık geçici mühlet, şirkete nefes alması, mali yapısını toparlaması ve alacaklılarla masaya oturarak bir uzlaşma planı hazırlaması için tanınan bir zamandır.
Uzmanlar, FEMSAN'ın yürüttüğü projelerin stratejik önemi nedeniyle devletin ve ana yüklenicilerin sürece kayıtsız kalmayacağını öngörüyor. Savunma Sanayii Başkanlığı'nın (SSB) süreci yakından takip ettiği ve ASELSAN ile Roketsan gibi ana yüklenicilerin, tedarik zincirinde bir aksama yaşanmaması için gerekli önlemleri alacağı tahmin ediliyor. Olası senaryolar arasında, şirkete yeni bir finansal ortak bulunması, borçlarının yeniden yapılandırılmasına devlet destekli bir formül geliştirilmesi veya ana yüklenicilerin avans ödemeleriyle şirketin nakit akışını rahatlatması gibi seçenekler bulunuyor. Milli güvenliği doğrudan ilgilendiren bu tür projelerde, kritik bir yerli tedarikçinin faaliyetlerini durdurmasına izin verilmesi beklenmiyor. Ancak bu süreç, savunma sanayiinde tedarikçi firmaların finansal sürdürülebilirliğinin ve risk yönetiminin ne kadar hayati olduğunu ve bu konuda yeni mekanizmalar geliştirilmesi gerektiğini de acı bir tecrübeyle ortaya koymuş oldu. Gözler şimdi, Ekim ayında görülecek duruşmada mahkemenin vereceği kararda ve bu kritik üç ay içinde şirketin sunacağı kurtuluş reçetesinde olacak.