MERT YASİN ALPDÜNDAR- Geçtiğimiz haziran ayında, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı iş birliğinde hayata geçirilen “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES) kapsamında, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İzmir İl Müftülüğü arasında imzalanan protokol ile İzmir’de 842 okula manevi danışman ataması yapılmıştı. Okulların açılmasıyla birlikte protokole tepkiler çığ gibi büyümeye devam etti. Manevi danışmanların okul yönetimleriyle tanıştığı fakat faaliyetlerine tam olarak başlamadığı öğrenilirken, yurdun dört bir yanında ‘ÇEDES’ protokolüne karşı eylemler yapıldı. İzmir’de de sendikalar ve STK’larda protokole karşı sert tepki göstermeye devam etti. Veli Derneği (Veli-Der) İzmir Şubesi Başkanı Necati Kalafat protokolün iptali için mücadele edeceklerini vurgularken, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Necip Vardal, protokolün laik eğitimi ortadan kaldıran bir proje olduğunu söyledi. Eğitim-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Adem Yıldırım ise “Biz ilk durduğumuz yerdeyiz. Herkes işini yapsın. Din görevlilerinin yeri ibadethaneler, öğretmenlerin yeri okullardır. Formasyonu olmayan, öğretmenlik mesleğinin inceliğini bilmeyen insanların manevi rehber adı altında okullarımıza atanmasını doğru bulmuyoruz” dedi.
‘UYGULAMA ADANA’DA DA BAŞLADI’
Eğitim-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Adem Yıldırım, Milli Eğitim Bakanlığı’nın protokol hakkında geri adım atmak yerine daha da ileriye gittiğini ifade etti. Seçim sonrasında bazı siyasi partilerin karma eğitimi tartışmaya açtığına dikkat çeken Yıldırım, “Anayasada güvence altına alınmış ve Milli Eğitim’in temel kanunuyla da uygulanması zorunlu hale getirilmiş, karma ve laik eğitimi ortadan kaldırma hamleleridir. ÇEDES ile ilgili gerek bizim gerekse bazı STK’ların açtığı ‘protokolün iptali’ davaları var. Bu davaların sonuçlarını bekliyoruz. Kanuna aykırı bir protokol ve davanın lehimize sonuçlanmasını bekliyoruz ama bir yandan da okullar açıldığı için ÇEDES ile ilgili görevlendirmeler haziran ayında yapıldığı için kamuoyunun dikkati buradadır. Biz ÇEDES ile ilgili İzmir ve Eskişehir’de yapılan görevlendirmelerin iptali için dava açarken, Adana’da da din görevlilerinin manevi rehber olarak atandığını duyduk. Şimdi Adana’da ayağa kalktı. Buradan hareketle bakanlık geri adım atmak yerine illerin sayısını arttırarak ÇEDES’i yaşatmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
‘HERKES İŞİNİ YAPSIN’
Konu hakkında ilk durdukları yerde olduklarını vurgulayan Yıldırım, “Biz ilk durduğumuz yerdeyiz. Herkes işini yapsın. Din görevlilerinin yeri ibadethaneler, öğretmenlerin yeri okullardır. Formasyonu olmayan, öğretmenlik mesleğinin inceliğini bilmeyen insanların manevi rehber adı altında okullarımıza atanmasını doğru bulmuyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı personel sıkıntısı yaşadığını düşünüyorsa öncelikle dışarıda atama bekleyen 700 bin arkadaşımızı görevlendirmeli. Bu tamamıyla Milli Eğitim ile uyuşmayan bir anlayıştır” diye konuştu.
‘LAİK EĞİTİMİ ORTADAN KALDIRMAYA YÖNELİK ADIMLARDIR’
“Bu protokol yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Mahkeme buna dur diyene kadar Millî Eğitim Bakanlığı zihnindeki her şeyi yapmaya devam edecek gibi görünüyor” diyerek sözlerine devam eden Adem Yıldırım, “Bugün 3, yarın 5 sonra bir bakmışız 81 ilde bu görevlendirmeler devam edecek. Bizi asıl kaygılandıran protokollerle birlikte bazı konuların zemininin hazırlanıyor oluşudur. Siyasi ve bürokratların yaptığı açıklamalar, karma eğitim ile laik eğitimi ortadan kaldırmaya yönelik açıklamalardır. Kamuoyunun direnci bu konuda sınanıyor” diye belirtti.
‘OKULLARDA İÇ BARIŞ BOZULACAK’
Din görevlilerinin atandığı okullarda ciddi tepkilerin oluşabileceği konusunda uyarıda bulunan Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) İzmir Şubesi Başkanı Necati Kalafat ise “Din görevlilerinin atandığı okullarda velilerin, iç barışın bozulduğunu düşünen öğretmenlerin ve öğrencilerin bu duruma çok ciddi reaksiyonu var. Bu meseleye karşı inanılmaz bir enerji birikmiş durumda. Bunun ucu nereye doğru gider bilemiyoruz. Okulların dışında kavgalardan, iç barışın bozulmasına kadar bir sürece gidecek gibi görünüyor. Milli Eğitim’den muhataplar ve valilikle yaptığımız konuşmalarda arkadaşlara, bunun olacak iş olmadığını söylüyoruz. Bu insanların hangi yasaya göre atandığı belli değil. Hangi görev tanımıyla atandıkları belli değil. Okullarda iç barışı bozacaklar. Bunun için acil talebimiz geri çekilmesidir. Geri çekmeyeceklerse de ne yapacaklarını bize anlatsınlar” diye söyledi.
‘MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ’
“Projelerin sınırları, görev tanımları ve süreleri belli olur” diyerek sözlerine devam eden Kalafat, “ÇEDES projesinde tarihler belli değil. Kabaca bilgiler biliyoruz. Şu anda müdürlerle tanışıp, kendilerini tanıttılar ama şu anlık bir faaliyet yürütülmüyor. Ama okullar daha yeni açıldı. Faaliyetlerde başlayacaklardır. Cumartesi bu konuda eylem yapılacak. Bu başlangıç. Daha sonra okul okul, mahalle mahalle, laik eğitime karşı çıkışa, çalışma barışını bozacak bu uygulamaya karşı çıkacağız. Bu ülkede milyonlarca yakın Alevi vatandaşımız yaşıyor. Sünni eğitimi, pedagojik eğitimi olmayan bir din görevlisi tarafından verildiğinde bu vatandaşlar ne hissedecek? İmamlar camiye, daha çok atamayla öğretmenler okula diyoruz. Bu talebimizle mücadeleyi sürdüreceğiz” diye vurguladı.
‘LAİK EĞİTİMİ ORTADAN KALDIRAN BİR PROJEDİR’
Manevi danışman olarak din görevlilerinin okullara atanmasının laiklik ilkesine aykırı olduğunu vurgulayan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Necip Vardal ise “Manevi danışman kısmı ÇEDES’in görünen yüzü. Bunun dışında okullarda çeşitli çalışmaların önünü açan, eğitim alanıyla inanç alanının iç içe geçmesine neden olan bir projedir. Laiklik ilkesine aykırı, laik eğitimi ortadan kaldıran bir projedir. Eğitim-Öğretim hizmetleri yasa gereği Millî Eğitim Bakanlığı’nın denetimi ve gözetiminde yapılması gereklidir. Başka kurumların faaliyet yürütmesi söz konusu olamaz. Biz bu duruma itiraz ediyoruz. Bu projenin iptal edilmesine ilişkin çalışmalar yürütüyoruz. Bugün geldiğimiz noktada cumartesi günü bir miting gerçekleştireceğiz. Şu anda ülke genelinde birçok ilden katılımlar söz konusudur” diye konuştu.
‘LAİK EĞİTİMİN KIRINTILARI DA YOK EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR’
“Bugünkü koşullarda laik eğitimin kırıntıları kalmıştı” diyerek sözlerini sürdüren Vardal, “Bu proje bu kırıntıları da ortadan kaldırmaya yönelik projedir. Bunun gideceği yer itaat eden, siyasi iktidarın biat eden nesiller yetiştirmek ve ideolojik, dini ve kültürel formuna uygun bir taban yetiştirmeye dönük bir çalışma bu. Bir eğitim çalışanı veyahut öğretmen Diyanet’te bir çalışma yürütüyor mu ki, Diyanet kendi görevlisini okullarda görevlendiriyor. Laik eğitim ve yaşamın ortadan kaldırılması süreci ile karşı karşıyayız. Karma eğitim tartışma açılıyor, kendini fahri ahlak polisi sananlar insanların giyimine karışıyor. İnsanların nerede ve nasıl oturacağına kadar müdahale söz konu” dedi.