Türk edebiyatının unutulmaz ismi Orhan Kemal’in, 12 yıl boyunca yaşamını sürdürdüğü ve birçok önemli eserini yazdığı İstanbul Fatih Cibali’deki ev, 10 milyon TL bedelle satışa çıkarıldı. Edebiyat tarihine tanıklık eden bu mekân, müze olması için yapılan pek çok girişime rağmen korunamamış durumda.
Müze için girişimler sonuçsuz kaldı
1954-1966 yılları arasında Orhan Kemal ve ailesinin yaşadığı bu ev, İstanbul’un yoksul semtlerinden Cibali’nin insanlarına ve sokaklarına ev sahipliği yaptı. Yazar, "Suçlu", "Sokakların Çocuğu", "Üç Kağıtçı" ve "Evlerden Biri" gibi eserlerinde bu semti ve insanlarını ölümsüzleştirdi. Ancak, yıllar boyunca müze yapılması yönünde çabalar olsa da bu hedef bir türlü gerçekleştirilemedi.
Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü, 2000 yılında bu evi satın almak istediğini ancak ev sahiplerinin bu teklifi kabul etmediğini belirtti. Daha sonra da bu evi satın alma imkânı kalmadığını ifade eden Öğütçü, buranın bir kütüphane ya da yazı evi olarak kullanılabileceğini dile getirdi.
Kültürel miras korunamıyor
İstanbul Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi’nin zaman zaman bu evin değerlendirilmesi konusunda girişimlerde bulunduğu ancak bu çabaların sonuçsuz kaldığı bildirildi. Şu anda Orhan Kemal’in bu evde yaşadığına dair kalan tek iz, sık sık sökülen plaketler ve yazarın adını taşıyan bir sokak tabelası.
Türkiye Yazarlar Sendikası ise 2020 yılında, Eminönü-Cibali-Alibeyköy tramvay hattındaki Cibali Durağı’na Orhan Kemal’in adının verilmesi için bir kampanya başlatmıştı. Ancak bu talep de bugüne kadar karşılanmadı.
Orhan Kemal, Cibali’yi ve insanlarını nasıl anlattı?
Yazar, Cibali’de yaşadığı dönemde bölgenin yoksul insanlarını eserlerine konu ederek onları ölümsüzleştirdi. Abidin Dino’ya yazdığı bir mektupta, semtin atmosferini şu sözlerle anlatmıştı:
“Unkapanı’nda, daha doğrusu Cibali’de oturuyorum. Bir yanımda tütün fabrikası Tekel’in. Her sabah fabrika borusunun kalın kalın ötüşü ve penceremin önünden kadınlı erkekli işçilerin geçişi… Hele yağmurlu, çamurdan günlerin mor sabahlarında, biri kucağında, ikisi yanında, bir lokma için koşan kadın işçilerin telaşı… Kendimi, kendi dertlerimi bana unutturuyor. Onların ‘yaşama savaşı’ yanında, benimki, bizimki vallahi lüks.”
Bu ev, sadece bir konut değil, yazarın Türkiye’nin sosyal ve ekonomik gerçekliklerini kaleme aldığı bir üretim merkeziydi. Orhan Kemal’in izlerini taşıyan bu mekânın bir müzeye dönüştürülmesi, yalnızca onun mirasını değil, Cibali’nin tarihini de yaşatacak bir adım olabilirdi.
10 milyon TL’ye satışta
Şimdi bu ev, sahibi tarafından 10 milyon TL bedelle satışa çıkarıldı. Ancak, yazarın eserlerine ve Türk edebiyatına yaptığı katkılara bakıldığında, bu tarihi mekânın kaybolma riski edebiyatseverler için büyük bir üzüntü kaynağı olmaya devam ediyor.