Utku ÇELİK-Hatay Milletvekili Can Atalay ve Gezi tutsaklarının tahliyesine karşı başlatılan ve Ankara'da sona ermesi planlanan Özgürlük Yürüyüşü, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş öncülüğünde devam ediyor. Yürüyüşün 23. günü, Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesine bağlı Şekerköy Mahallesi’nde başladı.
Dün tamamlanan 22. gününde, Can Atalay’ın avukatlığını üstlendiği Hendek Havai Fişek Fabrikası'ndaki patlamada hayatını kaybeden 7 işçi için yürüdüğünü açıklayan Erkan Baş’a, patlamada oğlu Halis Yılmaz’ı kaybeden Muammer Yılmaz ve dava avukatları da eşlik etmişti.
Başkan Baş, Van Depremi'nin 12. yılına denk gelen Özgürlük Yürüyüşü'nün 23. gününde, Şereflikoçhisar Şekerköy’den Yeşiltepe’ye "ihmalkarlığa, rantçılığa karşı" yürüyor. Baş’a bugünkü yürüyüşünde Veli Saçılık eşlik ediyor.
AKP, Yurttaşların Hayata Tutunmasını Zorlaştırdı
Erkan Baş, yürüyüş öncesinde yaptığı değerlendirmede, 28 Ekim’de yürüyüşü Ankara’da sonlandıracaklarını dile getirerek AKP hükümetini eleştirdi. Baş, şunları söyledi:
“Bugün 23 Ekim, 600’ün üzerinde yurttaşımızın hayatını kaybettiği Van depreminin 12. yılı. Kaybettiğimiz tüm yurttaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, ailelerine ve yakınlarına sabır diliyorum. Marmara depremi ve 6 Şubat depremlerinde olduğu gibi, yurttaş dayanışması önemlidir. Ancak AKP, devletin bu tür olağanüstü durumlarda yurttaşlarına yardım etmesi gereken kurumları zayıflattı. Bu kabul edilemez.
Örneğin, deprem bölgelerinde kullanılacak çadırları parayla satan Kızılay'ı protesto ettik. Çadır satanlara tek bir adli işlem dahi uygulanmadı. AKP iktidarı, partimizin üye ve yöneticisi tam 87 yoldaşımıza Kızılay yönetimini protesto ettiği için dava açtı. Bu, sadece deprem bölgesindeki insanların ölmesinin değil, aynı zamanda sarayın duyarsızlığının bir kanıtıdır.
Marmara'dan Van'a, İzmir'den Hatay'a kadar her yerde yurttaş dayanışması vardı. Ancak yurttaşlarımızın dayanışmasının yanı sıra devletin de deprem bölgelerinde aktif bir rol üstlenmesi gerekiyor. Devlet, depremde can kayıplarına yol açan yapılaşmalardan kar etmemeli, bu yapılaşmaların önünü açmamalıdır. Ayrıca, bu yapılaşmaların belgelerini gizlice yok etmemelidir. Bu taleplerimiz son derece makul ve insan haklarına saygılıdır.”