Uzm. Dyt. Büşra Şen, yeterli ve dengeli beslenmenin hayatın her döneminde önemli olduğu gibi Ramazan Bayramı süresinde de büyük önem taşıdığını belirtti.

Aile ziyaretlerinin öne çıktığı bayram süresince kurulan sofralarda keyifli sohbetler eşliğinde birbirinden güzel yemekler tüketildiğini söyleyen Şen, şu ifadeleri kullandı:  

“Ramazan ayında günlük öğün sayısının azalması ve beslenme düzeninde meydana gelen değişiklikler sonrası bayram ile birlikte öğün sayısının artması, sofrada geçirilen zamanın uzaması sonucu porsiyonların fark etmeden büyümesi ve yapılan her yemeğin tadına bakma isteği, yemek bitiminde tıka basa doyup nefes almakta dahi zorluk çekmemize neden olabiliyor. Bunun sonucunda mide yanmaları ve bağırsak problemleri açığa çıkabiliyor, kilo alımı da kaçınılmaz oluyor.”

Bayram ikramlıklarına dikkat

Şen, geleneksel olarak bayramda ikram edilen şeker, çikolata ve hamur işleri (börek, baklava vb.) gibi besinlerin kan şekerini yükselten, enerji içeriği yüksek gıdalar olduğuna değinerek, “Bu besinleri, bayramda sık tüketmek sindirim sistemi problemlerine ve kan şekerinin hızlı yükselmesine neden olarak çeşitli rahatsızlıklara yol açabilir. Kişilerin bu nedenle bayram ziyaretlerinde sunulan ikramlara dikkat etmeleri, aşırıya kaçmamaları, yeterli ve dengeli beslenme ilkelerini unutmamaları gerekmektedir.” diye konuştu.

Dikkat edilmesi gerekenler

Ramazan ayının bitmesi ile birlikte tüketilecek besinlerin miktarının birden artırılmaması gerektiğine dikkati çeken Şen, “Öğün araları ortalama 3 saat olacak şekilde düzenlenebilir.” dedi.

Şen, bayram sabahı hafif bir kahvaltı ile güne başlanmasına gerektiğine dikkati çekerek, “Kahvaltıda kızartma, kavurma yöntemleriyle pişirilmiş besinler yenilmemelidir. Domates, salatalık, maydanoz, taze biber vb. çiğ sebzeler bolca tüketilmeli, az yağlı peynir ve kaliteli protein kaynağı yumurta tercih edilmelidir.” ifadelerini kullandı.

Besinlerin iyi çiğnenmesi ve hızlı tüketilmemesi gerektiğini belirten Şen, masada minimum 20 dakika geçirildiğinden emin olması gerektiğini ifade etti.

Şen, sindirim sisteminin düzenli çalışması ve kabızlıktan korunmak için lif (posa) içeriği yüksek olan sebze, meyve ve kurubaklagiller tüketilmesi gerektiğine değinerek, “Yetişkin bireyler imkanlar dahilinde günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmelidirler. Lif (posa) içeriği yüksek bu besinler aynı zamanda kan şekerinin de hızla yükselmesini engellerler.” şeklinde konuştu.

Ramazan bayramı süresince mide ve bağırsak rahatsızlıkları yaşanmaması için şeker ve şekerli gıdaların (tatlılar, çikolata vb.) gereğinden fazla tüketilmemesine dikkat edilmesi, çevrenin ısrarcı tutumlarından ve aşırı yeme eğiliminden mümkün olduğunca uzak kalınması gerektiğini söyledi.

Şen,  “Bayramda tatlı tüketimi çok isteniyorsa hamurlu, şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar küçük porsiyonlar olarak tüketilmelidir. Devam eden tatlı isteğini dengelemede tarçından destek alabilirsiniz. İçerisinde bulunan fenolik bir bileşil olan sinnamil aldehit, hücrelerin glikoz kullanımını artırır. Bu sayede kan şekerinin düşürülmesine yardımcı olur. Kan şekerinizi dengelemek ve tatlı isteğinizin önüne geçmek için sütlaç gibi tatlılarınızın üzerine ara öğün olarak alabileceğiniz sütün içine, aralarda aldığınız çaylara veya suyunuza toz veya kabuk tarçın ekleyebilirsiniz. Ayrıca fazla miktarda çikolata ve tatlı tüketiminin çocuklarda ishal ve kusmaya neden olabileceği unutulmamalıdır.” ifadelerini kullandı.

Öğünlerde sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş etlerden ve kızartma gibi fazla yağlı yemeklerden kaçılması gerektiğini vurgulayan Şen, “Bayram sofralarında hafif salatalar ve zeytinyağlılar olmasına özen gösterin.” dedi.

Şen, “Ramazan ayı boyunca su ve sıvı tüketimi yetersiz kalmış olabilir. Böbrek başta olmak üzere bütün organlarımızın sağlıklı çalışabilmesi için yeteri kadar su tüketimine ihtiyacımız bulunmaktadır. Bu nedenle, vücutta oluşan sıvı kaybının yerine konması için kg başına 30-35 ml litre su tüketilmelidir. Örneğin 70 kg bir bireyin tüketeceği su miktarı günde ortalama 2,5 litredir. Sıvı tüketimini artırabilmek için öğünlere ayran, taze sıkılmış meyve suyu, şekersiz limonata ve komposto gibi sıvı gıdalar eklenebilir. Ayrıca fazla çay ve kahve tüketiminin sıvı kaybını artıracağı unutulmamalıdır.” diye konuştu.

Ramazan boyunca gece kalkıp sahur yemeği yemenin, bu aydan sonra gece yeme alışkanlığı şekilde sürdürülmemesi gerektiğini belirtti.

Şen, “Bayramlarda kalp, şeker ve tansiyon hastalarının beslenmelerine daha fazla önem göstermesi gerekmektedir. Yapılan ikramlara hayır denilmesi gerektiği unutulmamalı hatta şeker hastaları ara öğünlerini yanlarında taşımalıdır.” ifadelerini kullandı.

Sağlıklı beslenmenin en büyük tamamlayıcısının fiziksel aktiviteler olduğuna değinen Şen, sözlerine şöyle devam etti:

“Gün içerisinde aldığınız kaloriyi dengelemek, yağ yakımını kolaylaştırmak ve tüm sistemlerinizin sağlığını korumasını kolaylaştırmak için egzersizlerle beslenmenizi tamamlamanız gerekir. Bayram süresince ağır egzersizlere zaman ayırmak zor olabilir. Günlük hareketlerinizi artırmak için bayram sabahları tempolu yürüyüşler yapabilir, bayram ziyaretlerine yürüyerek gidebilir ve asansör yerine merdiven kullanabilirsiniz. Fiziksel aktiviteyle birlikte kan şekeriniz ve kolesterolünüz düşecek, bağırsak hareketleriniz artacaktır.”

Editör: Utku Çelik