Manisa’nın Salihli ilçesi, insanlık tarihinin dönüm noktalarından birine ev sahipliği yapıyor. Paranın devlet güvencesinde ilk kez basıldığı yer olarak bilinen Sardes Antik Kenti ve hemen yanı başındaki görkemli Bin Tepeler Lidya Tümülüsleri, artık yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın ortak mirası.
Fransa’nın başkenti Paris’te toplanan UNESCO Dünya Miras Komitesi, 6 Temmuz'da başlayan 47. Oturumun ikinci gününde tarihi bir karara imza attı. Yapılan oylamada, Sardes ve Bin Tepeler, oy birliğiyle UNESCO Dünya Miras Listesine dahil edildi. Bu gelişme, hem Manisa’da hem de Türkiye genelinde büyük bir coşkuyla karşılandı.
12 yıllık mücadele resmen taçlandı
Kararın ardından açıklama yapan Salihli Turizm Derneği Başkanı Kadir Durmaz, duygularını saklamadı. 12 yıl önce bölgenin geçici miras listesine alındığını hatırlatan Durmaz, “Bu süreçte çok emek verildi. Her taşın kıymeti anlatıldı, her kalıntı belgelerle korundu. Ve sonunda beklenen o güzel haber geldi,” dedi.
Durmaz, bu kararın yalnızca bir belge değil, Salihli’nin geleceğini şekillendirecek bir dönüm noktası olduğunu vurguladı: “Artık bu bölgeyi sadece biz değil, tüm dünya tanıyacak. Turizmde bir sıçrama bekliyoruz. Gelen ziyaretçilerin tarihi dokuyu yerinde görmesiyle birlikte yerel ekonomi de canlanacaktır.”
İlklerin kenti Sardes, bilim insanlarını da büyülüyor
Sardes, sadece bir antik kent değil; uygarlık tarihinin köşe taşlarını barındıran bir arkeolojik hazine. Kadir Durmaz’ın verdiği bilgilere göre, burada tarihteki ilk kumaş boyasının kullanıldığı, ilk parfüm üretiminin yapıldığı ve hatta iki kişi arasındaki ilk yazılı sözleşmenin düzenlendiğine dair bulgulara ulaşıldı.
Bu yönüyle Sardes, yalnızca turistlerin değil, arkeologlar ve tarihçiler için de eşsiz bir açık hava laboratuvarı niteliği taşıyor. Lidya'nın izlerini taşıyan tapınaklar, agoralar, hamamlar ve anıt mezarlar, bugün hâlâ ayakta ve geçmişle bugün arasında somut bir köprü kuruyor.
Bin Tepeler'in görkemli sessizliği artık daha fazla dikkat çekecek
Sardes kadar etkileyici bir diğer bölge ise hiç kuşkusuz Bin Tepeler Lidya Tümülüsleri. Lidya krallarının ve soylularının gömüldüğü bu alan, tümülüslerin oluşturduğu doğal bir taş ormanı andırıyor. Her biri bir tarih anlatıyor; her tepe bir hükümdarın son yolculuğuna tanıklık ediyor.
UNESCO'nun bu bölgeyi koruma altına alması, yalnızca kültürel değil, aynı zamanda ekolojik bir zafer de sayılıyor. Zira bu alan, aynı zamanda Salihli'nin biyolojik çeşitliliğini barındıran, insan eli değmemiş nadir bölgelerden biri.
Yerel halk kararı sevinçle karşıladı
UNESCO kararı yalnızca yetkililerde değil, halkta da büyük bir memnuniyet yarattı. Antik kenti sık sık ziyaret ettiğini söyleyen 11 yaşındaki Arjin Gezer, “Burası benim için çok özel. Eskiden yaşayan insanların neler yaptığını hayal edebiliyorum. Artık daha iyi korunacak olması beni çok mutlu etti,” ifadelerini kullandı.
Feray Tanı isimli bir ziyaretçi ise bölgenin uluslararası tanıtımına dikkat çekti: “UNESCO kararı çok kıymetli ama bu yeterli değil. Yurt dışından turist çekmek için profesyonel tanıtım stratejileri uygulanmalı. Çünkü bu topraklarda anlatılacak yüzlerce hikâye var.”
Salihli'de turizm yatırımlarına hız verilecek
UNESCO’nun kararı ardından yerel yönetimler ve turizm otoriteleri, bölgenin altyapısını geliştirmek için kolları sıvadı. Ziyaretçilerin bölgeye daha rahat ulaşabilmesi adına ulaşım yollarının iyileştirilmesi, rehberlik sistemlerinin geliştirilmesi ve yeni müze alanlarının açılması planlanıyor.
Özellikle gençlerin ve çocukların bölgeyle daha fazla bağ kurabilmesi için eğitim programları da gündemde. Salihli'deki okullarda antik kentle ilgili ders içeriklerinin artırılması ve öğrencilerin tarih bilinciyle büyümesi hedefleniyor.
