Türkiye'nin en temel protein kaynaklarını sağlayan kümes hayvancılığı sektörü, son dönemlerin en çelişkili ve endişe verici tablosuyla karşı karşıya. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) bugün açıkladığı Haziran 2025 verileri, bir yanda rekor kıran tavuk eti üretimi sevincini yaşatırken, diğer yanda sofraların vazgeçilmezi olan yumurta üretimindeki dramatik düşüşle büyük bir krizin habercisi oldu. Geçen yılın aynı ayına kıyasla, kesime gönderilen tavuk sayısı %10,4 artarak, tavuk eti üretimi %13,9 gibi olağanüstü bir sıçramayla 202 bin 521 tona ulaştı. Ancak madalyonun diğer yüzünde ise, aynı dönemde tavuk yumurtası üretiminin %10,4'lük keskin bir düşüşle 1,52 milyar adede gerilediği görüldü.

Sektörün iki ana damarı arasındaki bu makasın bu denli açılması, basit bir arz-talep dengesinden çok daha derin ve yapısal bir soruna işaret ediyor. Uzmanlar ve sektör temsilcileri, bu tezatlığın arkasında yatan temel nedenin, durdurulamayan yem maliyetleri ve artan işletme giderleri olduğunu belirtiyor. Giderlerini karşılamakta zorlanan yumurta üreticisinin, "zararına üretim" yapmak yerine, yumurtlama çağındaki verimli tavuklarını (yumurtacı tavuk) dahi etlik olarak kesime göndermek zorunda kaldığı iddiaları, bu rakamlarla birlikte daha da güçleniyor. Bu durum, kısa vadede tavuk eti arzını artırarak fiyatları bir nebze olsun dengeliyor gibi görünse de, uzun vadede hem yumurta hem de et tedarik zincirinde geri dönülmez bir hasar yaratma potansiyeli taşıyor.

Yumurta raflarında alarm: Üretimdeki yüzde 10'luk düşüşün perde arkası

TÜİK verilerine göre, Haziran 2024'te 1 milyar 694 milyon adet olan tavuk yumurtası üretimi, bu yılın aynı ayında yaklaşık 176 milyon adetlik bir kayıpla 1 milyar 518 milyon adede düştü. Yüzde 10,4'lük bu sert düşüş, son yıllarda bu kalemde görülen en ciddi gerilemelerden biri olarak kayıtlara geçti. Üstelik bu düşüş, sadece tek bir aya özgü bir durum değil. Yılın ilk altı ayını kapsayan Ocak-Haziran dönemi verileri de tablonun vahametini gözler önüne seriyor. 2025'in ilk yarısındaki toplam yumurta üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre yine tam olarak %10,4'lük bir azalma göstererek 10,5 milyar adetten 9,4 milyar adede geriledi. Bu, sorunun konjonktürel değil, yapısal ve kalıcı hale gelmeye başladığını gösteriyor.

Sektör kaynaklarına göre bu düşüşün temelinde, üreticinin artan maliyetler karşısında ayakta kalma mücadelesi yatıyor. Başta döviz kuruna bağlı olarak sürekli artan yem fiyatları, enerji, veterinerlik hizmetleri ve işçilik maliyetleri, yumurta üretiminin kârlılığını neredeyse sıfır noktasına getirmiş durumda. Birçok küçük ve orta ölçekli üretici, üretim maliyetini dahi karşılamayan satış fiyatları nedeniyle ya tesislerini tamamen kapatıyor ya da elindeki yumurtacı tavuk sürüsünü yenilemek yerine kesime göndererek sektörden çekiliyor. Kesilen tavuk sayısındaki %10,4'lük artışın, yumurta üretimindeki %10,4'lük düşüşle neredeyse birebir örtüşmesi, bu tezi destekleyen en güçlü kanıt olarak görülüyor. Bu durum, yakın gelecekte yumurta raflarında hem bulunabilirlik sorunu yaşanabileceğinin hem de gıda enflasyonunun lokomotiflerinden biri olarak yumurta fiyatlarında yeni ve sert bir artış dalgasının gelebileceğinin sinyallerini veriyor.

Et üretimindeki artış aldatıcı mı: Kesilen tavuk sayısındaki patlamanın anlamı

Yumurta üretimindeki bu karanlık tablonun aksine, tavuk eti üretiminde ise rekor seviyeler dikkat çekiyor. Haziran ayında tavuk eti üretimi %13,9'luk bir artışla 177 bin tondan 202 bin tona yükselirken, kesilen tavuk sayısı da 97,6 milyon adetten 107,8 milyon adede fırladı. Yılın ilk yarısında ise toplam et üretimi %14,1 artarak 1 milyon 365 bin tona ulaştı. İlk bakışta kırmızı et fiyatları karşısında daha ekonomik bir alternatif olan tavuk etindeki bu arz artışı, tüketici için olumlu bir gelişme gibi görünebilir. Ancak uzmanlar, bu artışın sürdürülebilirliği konusunda ciddi endişeler taşıyor.

Çünkü bu artışın önemli bir kısmının, normalde etlik piliç üretiminden değil, yumurta sektöründen gelen ve normal üretim döngüsünü tamamlamadan kesime gönderilen tavuklardan kaynaklandığı düşünülüyor. Etlik piliç (broiler) ile yumurtacı tavuk (layer) farklı ırklardır ve et verimleri de aynı değildir. Yumurta üreticisinin zarardan kaçmak için sürüsünü kesime göndermesi, et arzını geçici olarak artırsa da, bu durum anaç ve damızlık sürülere zarar vererek, birkaç ay sonraki hem et hem de yumurta üretim potansiyelini baltalıyor. Kısacası, bugünün bol gibi görünen eti, yarının kıtlığının habercisi olabilir. Bu nedenle, sektördeki bu artış bir başarıdan çok, bir krizin dolaylı sonucu olarak değerlendiriliyor.

Tarlada fiyatlar ikiye bölündü: Sebze aylık düşüşle nefes aldırdı, meyve yıllık %224'lük rekor artışla alev aldı
Tarlada fiyatlar ikiye bölündü: Sebze aylık düşüşle nefes aldırdı, meyve yıllık %224'lük rekor artışla alev aldı
İçeriği Görüntüle

Mevsimsel etkiler ve geleceğe yönelik riskler

TÜİK'in açıkladığı verilerde dikkat çeken bir diğer nokta ise, aylık bazdaki değişimler oldu. Haziran ayındaki tavuk eti üretimi, bir önceki ay olan Mayıs 2025'e göre %16,2'lik bir düşüş gösterdi. Benzer şekilde yumurta üretimi de Mayıs ayına göre %0,6 oranında azaldı. Uzmanlar, bu aylık düşüşü büyük ölçüde mevsimsel faktörlere bağlıyor. Özellikle yaz aylarında artan hava sıcaklıkları, hem etlik piliçlerin büyüme hızını yavaşlatıyor hem de yumurtacı tavukların verimini düşürüyor. Bu nedenle, bu aylık gerileme, sektördeki genel yıllık trendi gölgeleyecek bir kriz işareti olarak görülmüyor.

Ancak asıl büyük resim, yıllık verilerde gizli. Kümes hayvancılığı gibi hassas bir sektörde, yumurta üretimindeki %10'u aşan bir daralma, göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir sorundur. Bu durum, sadece üreticinin değil, aynı zamanda tüketicinin de geleceğini tehdit ediyor. Yumurta arzındaki azalmanın devam etmesi, temel bir besin maddesine erişimi zorlaştırabilir ve özellikle dar gelirli ailelerin beslenme kalitesini olumsuz etkileyebilir. Öte yandan, yumurtacı tavukların kesime gönderilmesiyle oluşan geçici et bolluğunun ardından yaşanabilecek bir arz sıkıntısı, tavuk eti fiyatlarında da beklenmedik bir sıçramaya neden olabilir. Bu nedenle, tarım ve ekonomi yönetiminin, sektördeki maliyet baskılarını hafifletecek ve üretimin sürdürülebilirliğini sağlayacak acil önlemleri hayata geçirmesi, sofralardaki bu potansiyel krizi önlemek adına hayati önem taşıyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ