CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'da bir otelde Türkiye'de bulunan büyükelçiler için düzenlenen iftar programına katıldı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ev sahipliğinde gerçekleşen iftar programına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı.
Kılıçdaroğlu, iftar sonrası yaptığı konuşmada, "Biz, zorluğu ve çetin koşulları akılcı politikalarla aşmak istiyoruz. Altı liderin bir araya gelmesi, temelde demokrasiye duyduğumuz özlemden kaynaklanıyor. Bizim insanımız, neden üçüncü sınıf bir demokrasiye layık? Neden birinci sınıf bir demokrasi bizim ülkemizde olmuyor? Düşünceye saygı, yargı bağımsızlığı, medya özgürlüğü, yolsuzluklara karşı acımasızca bir düzenleme neden olmasın?
Çok farklı siyasi kulvarlardan, aynı amaca dönük olarak bir aradayız. Beraberliğimiz, Türkiye'nin yeniden inşası gibi bir süreci doğuracaktır. Her alanda; üniversiteden sağlık sitemine kadar, tarımdan bilim ve teknolojiye kadar her alanda bir yapısal dönüşüme ihtiyacımız var. Devlette liyakatin sağlanması yani işin ehline teslim edilmesi bütün demokrasilerin temel kuralıyken bu kuraldan vazgeçilen bir atmosferin içindeyiz. Türkiye'nin bu süreçte yeni bir hamle yaparak demokrasi içinde, demokratik kurallar içinde ve bir iktidar değişimiyle yeni bir süreci, akılcı bir süreci, bilimsel bir süreci başlatmak istiyoruz.
Elbette ki laik, demokratik ve hukukun üstünlüğünü temel kural ediniyoruz. Herkesin inancına saygı, herkesin düşüncesine saygı temel kurallarımızdan birisidir" açıklamasında bulundu.
'BU AĞIR YÜKÜ NEREYE KADAR ÇEKECEĞİZ?'
Seçimleri kazandıklarında tüm komşularıyla iyi ilişkiler kurmak istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin bulunduğu coğrafya, aslında zor ve meşakkatli bir coğrafya. Orta Doğu'da dinmeyen acıları görüyoruz. Karadeniz'in hemen üstünde Ukrayna ve Rusya'nın çatışmasının bize ve Avrupa'ya yansıyan açılarını da görüyoruz. Coğrafyamızın bize huzur dağıtan bir coğrafya değil, üzüntüleri devralan bir coğrafya gibi önümüzde durduğunu biliyoruz. O nedenle bu coğrafyada eğer güçlü bir Türkiye, demokrasisi gelişmiş bir Türkiye olursa Orta Doğu halkları da bizi örnek alıp kendi ülkelerine demokrasiyi, hukuk devletini getirebilir ve en azından bunu savunabilir pozisyona gelebilir.
Suriye'de yaşanan acılar, ülkemizi bir anlamda göçlerle gelen, ilticayla gelen milyonların korunduğu bir pozisyona getirdi. Bu kadar ağır bir yükü çekiyoruz ama bu ağır yükü nereye kadar çekeceğiz? Biz, Suriye'de barışın olmasını istiyoruz. Mülteci olarak bizim ülkemize sığınan Suriyeli kardeşlerimizin kendi ülkelerinde huzur içinde yaşamalarını istiyoruz. Bunun yolunun ve yöntemlerinin bulunması, birlikte hareket edilmesi sadece bizim değil, uluslararası kuruluşların da temel sorunu olmalı" ifadelerini kullandı.
'YÖNÜMÜZ, UYGAR DÜNYAYA DÖNÜK'
Avrupa Birliği üyeliğinin temel hedefleri olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Elbette ki uygar dünyanın bir parçası olmak istiyoruz. Yönümüz, uygar dünyaya dönük zaten. Demokrasiyi bunun için istiyoruz. Kadın-erkek eşitliğini bunun için istiyoruz. Amaçlarımız bu çerçevede. Dolayısıyla Avrupa Birliği'ne yönelik hedefimiz değişmedi. Biz, Avrupa Birliği'nin yeni bir fasıl açmasını dahi beklemeden bütün kuralları kendi ülkemizde hayata geçirmek istiyoruz.
Asya, Afrika, Pasifik ve Latin Amerika'yla olan ilişkilerimizin de gelişmesini isteriz. Teknoloji, dünyayı çok küçülttü. İlişkiler, artık çok kısa süre içinde kurulabiliyor. Dolayısıyla bütün dünyayla olan ilişkileri geliştirmek, sadece ekonomik açıdan değil kültürel açıdan da geliştirmek, karşılıklı dayanışma kültürünü en azından dünyanın temel hedeflerinden biriymiş gibi ortaya koymak bizim temel hedeflerimizden birisidir.
Uluslararası örgütlerle ilişkilerin gelişmesi de yine hedeflerimizden birisidir. Avrupa Birliği'yle 72 kriterden altısı tamamlanmadı. Onu da bizim dönemimizde gerçekleştireceğiz ve vize sorunun aşacağız" diye konuştu.
'SUDAN'DAKİ ÇATIŞMALARIN BARIŞÇIL YOLLARLA ÇÖZÜLMESİNİ İSTİYORUZ'
Kılıçdaroğlu, Sudan'da yaşanan çatışmalara da değinerek, "Sudan'da dikkat çeken çatışma ve oranın kan gölüne dönmesi elbette ki hepimizin ortak kaygısıdır. Eğer insan haklarını savunacaksak haksız yere öldürülen insanların bulunduğu bir dünyada veya çatışmaların yok ettiği insanların veya çatışmaların yok ettiği aile bir dünyada herhalde hiçbirimiz rahat etmeyiz. Dolayısıyla biz, Sudan'daki çatışmaların da barışçıl yollarla çözülmesini isteriz.
Uluslararası kurumların bu konuda yetersiz kaldığını biliyoruz. Birleşmiş Milletler'in yeteri kadar aktif olmadığının da farkındayız. Dünyanın var olan sorunlarını demokrasi içinde, adalet içinde çözmek için gerekirse bizler, yani dünyanın saygın ülkeleri bir araya gelip, daha aktif rol almalıyız ve bu mümkün" dedi.
'TERÖR, BİR İNSANLIK SUÇUDUR'
"Terör, bizim bölgemizin en büyük sorunlarından birisi. Terör bir insanlık suçudur" diyen Kılıçdaroğlu, "Terör konusunda bütün ülkelerin duyarlı olması lazım. Terörün insanlık suçu olarak tanımlanmasından sonra teröre sempati duyan veya teröristleri koruyan bir anlayışın kesinlikle reddedilmesi ve bu konuda çok daha aktif politikaların geliştirilmesi gerekiyor.
Türkiye, terör konusunda en büyük bedeli ödeyen ülkelerden birisidir. 30-35 yıldır devam eden terör eylemleri binlerce canımızın, evladımızın, çocuğumuzun canına mal oldu. Dolayısıyla terör konusunda bütün dünyanın ortak hareket etmesi ve terörü sonlandırması lazım. En büyük arzularımızdan birisi de budur.
Benim söylediklerim, aslında bir Türkiye sorunu olmaktan çok bir insanlık sorunu. Hep beraber dayanışma içerisinde var olan sorunları çözebilir, dayanışmamızı güçlendirebiliriz. Sorunların çözümünde bir masanın etrafında toplanıp en azından konuşabiliriz. O zaman görülecektir ki sorunlar çok daha basit bir şekilde, akıl yoluyla çözülmüş olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
DHA