9 Eylül Gazetesi'nden Utku ÇELİK'in haberine göre, Türkiye İşçi Partisi (TİP), İzmir Bayraklı Belediyesi AKP'li Meclis Üyesi Latif Aydemir'in, Ayşenur ve İkbal cinayetleri sonrası yaptığı "Öldüren kadar ölen de suçludur" açıklamasına sert tepki gösterdi. Parti, belediye önünde düzenlediği basın açıklamasında, kadın cinayetlerinin politik bir tercih olduğunu vurguladı.
"KADIN CİNAYETLERİ POLİTİK BİR TERCİH"
TİP sözcüsü, AKP iktidarının kadınları korumama, toplumdan silme ve evlere hapsetme politikasının kadın cinayetlerinin artışında önemli rol oynadığını belirtti. Sözcü, "Günlerdir bu ülkenin kadınları, kız kardeşlerimiz öfkeyle meydanlarda, sokaklarda, bir kız kardeşimizin daha kaybına tahammülümüz olmadığını haykırırken, gözyaşı dökerken, Saray Rejiminin temsilcilerinin bu tepkilere verdiği yanıtlar bizi şaşırtmamış ve kadın cinayetlerinin gerçekten de politik bir tercih olduğunu, AKP iktidarının kadınları korumamaya, toplumdan silmeye, evlere hapsetmeye yönelik politik tercihlerinin bir sonucu olduğunu ortaya koymuştur" dedi.
"ÖLDÜREN KADAR ÖLEN DE SUÇLUDUR" SÖZLERİNE TEPKİ
Aydemir'in "Öldüren kadar ölen de suçludur" sözleri, TİP tarafından "kan dondurucu" olarak nitelendirildi. TİP "Dün itibarıyla aynı gün içinde İBB Meclisi’nin AKP’li üyesi Hukukçu Işıl İlgin Oktay ve İzmir Büyükşehir Bayraklı Belediye Meclisi Üyesi Latif Aydemir’in açıklamaları en az cinayetler kadar kan dondurucudur." ifadelerini kullandı.
İBB MECLİS ÜYESİNİN AÇIKLAMALARI DA ELEŞTİRİLDİ
TİP ayrıca, "İBB Meclis Üyesi Hukukçu Oktay, yaptığı açıklamayla genç yaşta feci şekilde hayattan koparılan İkbal Uzun ve Ayşenur Halil’in faili Semih Çelik’i adeta aklamaya çalışmış bu vesileyle AKP iktidarının kadın cinayetleriyle etkin mücadele edemediği gerçeğini kendince çürütmeye çalışmıştır." açıklaması "Hukukçu bir kadın meclis üyesi olan Işıl İlgin Oktay, öncelikle katil Semih Çelik’in sabıkasız olduğundan bahsederek katilin suça yatkın olmadığı mesajını vermiştir. Buna karşılık ölen genç kadınların intihara meyilli olduğundan tutun, nevrotik bir flört arayışı içinde olduklarına kadar adeta öldürülmeye davetiye çıkardıklarını, bunun münferit, klinik bir vaka olduğunu konuşmasının alt metinlerinde ima ederek, bu kadar yaygara koparılmaması gerektiğini, İstanbul Sözleşmesi’nden sözde Türkiye’nin ayrılışının ya da 6284 Sayılı yasanın uygulanışına ilişkin tartışmaların bu olaylarda ve kadınların bu ülkedeki güvenlik sorunlarında etkisinin bulunmadığını ifade etmiştir." şeklinde devam etti.
KADIN DAYANIŞMASI VURGUSU
TİP, basın açıklamasına "Bu topraklarda öldürülen her kadının faili akp iktidarının kadınları korumamaya yönelik bilinçli politikasını uygulayan ve dile getirenlerdir. Bu zihniyet bu ülkede kendilerini durduracak hiçbir gücün bulunmadığı cesaretiyle hareket etmektedir. ancak kadınlar yüzyıllardır bu zihniyetle her bir hak için binlerce kadının kanı akıtılarak mücadele etmiş ve asla geri adım atmamış, pes etmemiştir. Bu ülkede saray rejiminin sonunu getirecek tek bir güç kalmasa dahi biz kız kardeşlerimizle omuz omuza bu eril zihniyeti ve halka yaşatılan kâbusu sona erdireceğiz. her bir tacizciye, katile hesap soracağımız gibi akp iktidarının temsilcilerinden de aynı kararlılıkla hesap soracağız." sözleriyle son verdi.