Tragedyalar; kent yaşamının kaotik yapısı içinde marjinalleşen ve kronik bir kararsızlık hâlinin taşıyıcısı olan,  gittikçe yalnızlaşan, karamsarlaşmış, bunalan, uyumsuzlaşmış, sıkıntılı ve kaygılı insanların ölümle yaşamın, mutlulukla mutsuzluğun bir paradoksa dönüştüğü ortamda yaşadığı içsel problemler etrafında kümelenir.

Tragedyaların anti- kahramanları, kendi tercihleri olmayan yaşamı kabullenmiş ve kendilerine biçilen rolleri oynamak zorunda kalmış kahramanlardır.

“Bekleyiş”, “Ürperiş”, “Katlanış” ve “Kabulleniş” olarak dört bölüme ayrılan TRAGEDYALAR esas olarak “OLAMAMANIN” Tragedyasıdır.

Kaynak: HABER MERKEZİ