Türkiye'nin demografik yapısını anlama ve geleceğini planlama yolculuğunda tarihi bir dönemece girildi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), dünyada az sayıda ülkenin sahip olduğu bir yetkinlikle, artık nüfus verilerini üçer aylık dönemler halinde kamuoyuyla paylaşacağını duyurdu. 1831 yılında Osmanlı Devleti'nin başlattığı ilk nüfus sayımından, 1927'den itibaren 5 veya 10 yıllık periyotlarla yapılan Genel Nüfus Sayımlarına ve 2007'de hayata geçirilen devrim niteliğindeki Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'ne (ADNKS) uzanan bu uzun yolculuk, bugün "dönemsel nüfus istatistikleri" ile yeni bir zirveye ulaştı. Bu yeni yöntem, ülkenin sosyal ve ekonomik politikalarının çok daha güncel ve dinamik verilerle şekillendirilmesine olanak tanıyarak, planlamada yeni bir çağın kapılarını aralıyor. Artık Türkiye'nin nüfus nabzı, yıldan yıla değil, mevsimden mevsime tutulacak.

Altı ayda 160 bin kişilik artış: nüfus dinamikleri ne anlatıyor?

TÜİK tarafından açıklanan ilk dönemsel verilere göre, 31 Aralık 2024 tarihinde 85 milyon 664 bin 944 kişi olan Türkiye nüfusu, 2025 yılının ilk altı ayında 159 bin 910 kişilik bir artış kaydetti. Bu artışla birlikte, 1 Temmuz 2025 itibarıyla ülke nüfusu 85 milyon 824 bin 854 kişiye yükseldi. Bu rakam, nüfus artış hızının yavaşlama eğilimini sürdürdüğünü ancak ülkenin hala dinamik bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Toplam nüfus içinde cinsiyet dağılımı ise neredeyse tam bir dengeye işaret ediyor. Erkek nüfus 42 milyon 923 bin 584 kişi ile toplam nüfusun %50,01'ini oluştururken, kadın nüfus ise 42 milyon 901 bin 270 kişi ile %49,99'luk bir paya sahip oldu. Bu bıçak sırtı denge, toplumsal planlamalarda cinsiyet eşitliği faktörünün ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Gençler azalırken yaşlı nüfusun payı artıyor: demografik saat işliyor

Yeni açıklanan dönemsel verilerin en çarpıcı sonucu, Türkiye'nin demografik yapısındaki kaçınılmaz dönüşümü tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermesi oldu. Ülkenin yaş piramidi, tabanının daraldığı ve tepesinin genişlediği bir yapıyı giderek daha belirgin hale getiriyor. 1 Temmuz 2025 itibarıyla, 0-14 yaş grubundaki çocuk ve genç nüfusun toplam nüfusa oranı %20,6 olarak hesaplandı. Bu oran, doğum oranlarındaki düşüşe paralel olarak geçmiş yıllara göre gerilemeye devam ediyor.

Türkiye'nin otomobili vites büyütüyor: işte merakla beklenen yeni togg t10f'in çıkış tarihi, fiyatı ve özellikleri
Türkiye'nin otomobili vites büyütüyor: işte merakla beklenen yeni togg t10f'in çıkış tarihi, fiyatı ve özellikleri
İçeriği Görüntüle

Madalyonun diğer yüzünde ise yaşlanan nüfus gerçeği var. 65 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içindeki payı, psikolojik bir eşik olan %10'u aşarak %11'e ulaştı. Toplamda 9 milyon 437 bin kişiyi aşan yaşlı nüfus, Türkiye'nin "çok yaşlı toplum" kategorisine doğru ilerlediğini gösteriyor. Bu durum, sağlık sisteminden sosyal güvenlik politikalarına, emeklilik planlamasından şehir altyapısına kadar pek çok alanda acil ve uzun vadeli stratejiler geliştirilmesini zorunlu kılıyor.

Çalışma çağındaki nüfus zirvede ama ufukta tehlike çanları var

Türkiye, şu anda "demografik fırsat penceresi" olarak adlandırılan dönemin zirvesini yaşıyor. 15-64 yaş aralığındaki çalışma çağındaki nüfus, toplam nüfusun %68,4'ünü oluşturarak ülke ekonomisi için önemli bir potansiyel sunuyor. Bu geniş üretici kitle, ekonomik büyümenin ve kalkınmanın ana motoru konumunda. Ancak, bu fırsat penceresi sonsuza dek açık kalmayacak. Doğum oranlarının düşmesi ve yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte, önümüzdeki on yıllarda çalışma çağındaki nüfusun toplam nüfusa oranının düşmesi ve bakmakla yükümlü olduğu yaşlı nüfus oranının artması bekleniyor. Bu durum, sosyal güvenlik sistemi üzerinde büyük bir baskı oluşturma ve ekonomik büyüme hızını yavaşlatma riski taşıyor. Uzmanlar, Türkiye'nin bu demografik fırsat penceresini, yapısal reformlar ve katma değerli üretimle en verimli şekilde kullanması gerektiği konusunda hemfikir.

Yeni veri sistemi ne anlama geliyor?

TÜİK'in üçer aylık periyotlarla nüfus verisi üretmeye başlaması, sadece istatistiksel bir yenilik değil, aynı zamanda yönetişim ve planlama anlayışında da bir paradigma değişimini ifade ediyor. Bugüne kadar yıllık verilerle yapılan uzun vadeli planlamalar, artık yerini daha dinamik ve anlık müdahalelere imkan tanıyan bir modele bırakacak.

Belediyeler, yeni bir konut projesinin veya sanayi yatırımının bir bölgedeki nüfusu nasıl değiştirdiğini görmek için bir yıl beklemek zorunda kalmayacak. Eğitim Bakanlığı, bir ilçedeki okul ihtiyacını ve derslik planlamasını çok daha isabetli bir şekilde yapabilecek. Sağlık Bakanlığı, mevsimsel göçlerin veya yeni yerleşimlerin olduğu bölgelerdeki aile sağlığı merkezi ve hastane ihtiyacını anlık olarak tespit edebilecek. Özel sektör ise, yeni bir mağaza açmaktan pazar araştırmalarına kadar birçok yatırım kararını, bu güncel nüfus verilerine dayanarak çok daha sağlıklı bir şekilde alabilecek. Kısacası, dönemsel nüfus istatistikleri, Türkiye'nin kaynaklarını daha verimli kullanması ve geleceğe daha sağlam adımlarla yürümesi için kritik bir veri altyapısı sunuyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ