Yüksek enflasyon ortamında, birikimlerin sadece nominal olarak artması bir anlam ifade etmiyor. Asıl önemli olan, elde edilen getirinin, fiyat artışlarının üzerinde olup olmadığı, yani reel getiri sağlayıp sağlamadığıdır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her ay düzenli olarak yayımladığı "Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getiri Oranları" raporuyla, yatırımcıların bu acı gerçekle yüzleşmesini sağlıyor. Haziran 2025 verileri, yatırım araçlarının enflasyon karşısındaki zorlu sınavını bir kez daha gözler önüne serdi. TÜİK, bu hesaplamayı iki farklı enflasyon göstergesine göre yapıyor: Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), yani vatandaşın hissettiği enflasyon ve Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE), yani üreticinin maliyet artışlarını yansıtan enflasyon. Bu iki endeksten arındırıldıktan sonra ortaya çıkan rakamlar, bir yatırım aracının, yatırımcısına gerçekten para kazandırıp kazandırmadığını gösteriyor. Haziran ayı sonuçları, kısa vade ile uzun vade arasında yatırımcı tercihlerinin ne kadar farklı sonuçlar doğurabileceğini net bir şekilde ortaya koydu.
Haziran ayının sürpriz şampiyonu: DİBS
Haziran ayının yatırım şampiyonu, genellikle daha muhafazakar ve risksiz bir getiri arayanların tercihi olan Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) oldu. Sıkı para politikası ve yüksek faiz ortamının bir sonucu olarak, DİBS, aylık bazda tüm yatırım araçlarını geride bırakarak zirveye oturdu. TÜİK verilerine göre, DİBS, haziran ayında Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %1,73, TÜFE ile indirgendiğinde ise %2,82 oranında net bir reel getiri sağlayarak, parasını devlete borç veren yatırımcısının yüzünü güldürdü.
[image:1]
Aynı dönemde, diğer yatırım araçları da enflasyon karşısında pozitif bir performans sergiledi. Avrupa para birimi Euro, TÜFE'ye göre %2,59'luk bir reel getiri ile ikinci sırada yer alırken, yüksek faizlerin etkisiyle mevduat faizi (brüt) de %2,06'lık bir getiri sundu. Geleneksel güvenli liman külçe altın, aylık bazda %1,71'lik bir reel getiri ile dördüncü sırada yer alırken, Amerikan Doları ise %0,36'lık cüzi bir getiri ile enflasyona karşı ancak başa baş bir mücadele verebildi. Haziran ayının en çok kaybettireni ise, %1,10'luk reel kayıpla Borsa İstanbul (BIST 100 endeksi) oldu. Bu tablo, kısa vadede yüksek faizin, borsadan ve dövizden daha cazip bir getiri potansiyeli sunduğunu gösteriyor.
Orta ve uzun vadenin değişmez kralı: Külçe altın
Kısa vadeli dalgalanmalar ne olursa olsun, son bir yıllık tablo, enflasyona karşı birikimlerini korumak isteyen yatırımcılar için en güvenilir adresin yine külçe altın olduğunu kanıtladı. Özellikle son bir yıldır devam eden küresel jeopolitik riskler, merkez bankalarının altın talebi ve iç piyasadaki yüksek enflasyon, altını en parlak yatırım aracı haline getirdi.
TÜİK verileri, hem üç aylık, hem altı aylık hem de yıllık periyotlarda en yüksek reel getirinin açık ara külçe altında olduğunu gösteriyor:
-
Üç Aylık Değerlendirme: Külçe altın, son üç ayda yatırımcısına TÜFE ile indirgendiğinde %12,33'lük muazzam bir reel getiri sağladı.
-
Altı Aylık Değerlendirme: Yılın ilk yarısında altına yatırım yapanlar, TÜFE'ye göre %21,37 oranında reel bir kazanç elde ederek, birikimlerini enflasyon karşısında ciddi şekilde büyüttü.
-
Yıllık Değerlendirme: Son bir yılın şampiyonu da değişmedi. Külçe altın, Haziran 2024'ten Haziran 2025'e kadar olan dönemde, yatırımcısına TÜFE'ye göre %29,29, Yİ-ÜFE'ye göre ise %40,31 gibi rekor bir reel getiri sunarak, diğer tüm yatırım araçlarını adeta ezip geçti.
Bu rakamlar, yüksek enflasyon ve belirsizlik dönemlerinde, portföylerde altına yer vermenin, sadece bir "güvenli liman" stratejisi değil, aynı zamanda en kârlı stratejilerden biri olduğunu da ortaya koyuyor.
Borsa yatırımcısı kan ağlıyor: bist 100 dibi gördü
Altın yatırımcısı gülerken, Borsa İstanbul'a (BIST 100) yatırım yapanların ise son bir yıldır yüzü gülmüyor. Her ne kadar nominal olarak zaman zaman rekorlar kırsa da, yüksek enflasyon canavarı, borsanın getirilerini tamamen yutarak, yatırımcısını reel olarak büyük bir zarara uğrattı. TÜİK verileri, Borsa İstanbul'un, hem kısa hem de uzun vadede yatırımcısına en çok kaybettiren araç olduğunu acı bir şekilde belgeliyor.
-
Aylık Kayıp: BIST 100, Haziran ayında TÜFE'ye göre %1,10 reel kayıp yaşadı.
-
Üç Aylık Çöküş: Son üç ayda borsaya giren bir yatırımcı, parasının reel olarak %12,49'unu kaybetti.
-
Altı Aylık Hüsran: Yılın ilk yarısında BIST 100'e yatırım yapanların reel kaybı %18,96 gibi devasa bir orana ulaştı.
-
Yıllık Yıkım: Son bir yılın tablosu ise tam bir yıkımı gösteriyor. Haziran 2024'te parasını borsaya yatıran bir yatırımcının parası, bir yıl sonra TÜFE enflasyonundan arındırıldığında, tam %33,48 oranında erimiş durumda. Bu, 100 liralık bir yatırımın reel değerinin, bir yıl sonunda 66,5 liraya düştüğü anlamına geliyor.
Bu tablo, yüksek enflasyon ortamında, şirket kârlılıklarının ve nominal endeks artışlarının, yatırımcıyı korumaya yetmediğini; reel getirinin negatif bölgede kalması durumunda, borsanın aslında bir "para kaybetme" aracına dönüşebileceğini gösteriyor. Sıkı para politikası ve yüksek faizlerin, borsadaki sermayeyi mevduat ve DİBS gibi alternatiflere yönlendirmesi, bu negatif seyrin en önemli nedenlerinden biri olarak görülüyor.
Döviz ve faiz ne yaptı? enflasyona karşı koruma kalkanı olabildiler mi?
Yatırımcıların en çok tercih ettiği diğer araçlar olan döviz ve mevduat faizinin performansı ise, döneme göre değişkenlik gösterdi. Yüksek mevduat faizi, özellikle son bir yılda yatırımcısını enflasyon karşısında korumayı başaran az sayıdaki araçtan biri oldu. Yıllık olarak bakıldığında, brüt mevduat faizi, TÜFE'ye göre %5,43'lük bir reel getiri sağlayarak, bankada parasını tutanların alım gücünü korumasına yardımcı oldu.
Döviz tarafında ise tablo daha karışık. Euro, özellikle aylık ve üç aylık periyotlarda pozitif bir reel getiri sunarken, yıllık bazda TÜFE'ye göre %3,87 oranında kaybettirdi. Amerikan Doları ise, yıllık periyotta %10,26'lık reel bir kayıpla, yatırımcısını enflasyon karşısında koruyamayan araçlardan biri oldu. Bu durum, sadece dövize yatırım yapmanın, yüksek enflasyonlu bir ekonomide her zaman kârlı bir strateji olmayabileceğini, reel faiz ve diğer ülkelerin para birimlerinin gücünün de denklemi etkilediğini gösteriyor.
Sonuç olarak, Haziran 2025 ve geriye dönük bir yıllık veriler, Türkiye'deki yatırımcılar için tek bir gerçeğin altını çiziyor: Yüksek enflasyon ortamında, paranın değerini korumak ve artırmak, giderek daha karmaşık ve zorlu bir hal alıyor. Kısa vadeli faiz getirileri cazip görünse de, uzun vadede enflasyona karşı en sağlam kalkanın, geleneksel yatırım aracı külçe altın olduğu bir kez daha kanıtlanırken; Borsa İstanbul yatırımcısının ise zorlu bir sınavdan geçtiği görülüyor. Yatırımcıların, bu karmaşık denklemi doğru okuyarak, portföylerini çeşitlendirmeleri, bu fırtınalı denizde ayakta kalmaları için hayati önem taşıyor.