Türkiye ekonomisinin en yakından takip edilen verilerinden biri olan işgücü istatistikleri, hükümet kanadında memnuniyetle karşılandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan Mayıs ayı verilerine ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmede, ekonomideki olumlu seyrin devam ettiğini ve işgücü piyasalarındaki güçlü görünümün korunduğunu belirtti.

Yoksulluk sınırı 85 bin lirayı aştı: Asgari ücret, bir kişinin yaşam maliyetine bile yetmiyor!
Yoksulluk sınırı 85 bin lirayı aştı: Asgari ücret, bir kişinin yaşam maliyetine bile yetmiyor!
İçeriği Görüntüle

Yılmaz, Mayıs ayında mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranının, bir önceki aya göre 0,2 puanlık bir düşüşle yüzde 8,4 olarak gerçekleştiğini duyurdu. Bu oranın, hükümetin yol haritasını oluşturan Orta Vadeli Program (OVP) tahminlerinden daha iyi bir patikada ilerlediğini ve işsizlikte tek haneli seviyelerin korunmasının önemini vurgulayan Yılmaz, "İş gücü piyasasındaki güçlü görünüm korunmaya, istihdam seviyemiz yükselirken, işsizlik oranımız da düşmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı. Bu açıklamalar, hükümetin uyguladığı ekonomi politikalarının sonuç vermeye başladığı ve hedeflere doğru emin adımlarla ilerlendiği yönündeki mesajını güçlendirdi.

İstihdamda 100 bin kişilik artış: ekonominin çarkları dönüyor mu?

Cevdet Yılmaz'ın değerlendirmesinde öne çıkan bir diğer önemli veri ise istihdam tarafında yaşanan artış oldu. Mayıs ayı itibarıyla istihdam edilenlerin sayısının, bir önceki aya göre 100 bin kişilik bir artışla 32,5 milyonun üzerine çıktığını belirten Yılmaz, bu artışla birlikte istihdam oranının da yüzde 49'a yükseldiğini kaydetti.

Bu rakamlar, ekonomideki çarkların döndüğüne ve yeni iş alanlarının yaratıldığına dair önemli bir gösterge olarak kabul ediliyor. Özellikle dezenflasyon sürecinde iç talebin kontrollü bir şekilde yavaşlatılmaya çalışıldığı bir dönemde, istihdamda yaşanan bu artış, ekonominin resesyona girmeden, "yumuşak iniş" olarak tabir edilen senaryoya daha yakın bir seyir izlediği şeklinde yorumlanıyor. Hükümet, bu verilerle, bir yandan enflasyonla mücadele ederken diğer yandan da üretimi ve istihdamı koruma hedefini gerçekleştirdiğini vurguluyor. İstihdamdaki bu artışın, önümüzdeki dönemde hanehalkı gelirlerine ve tüketim harcamalarına nasıl yansıyacağı ise merakla bekleniyor.

Gençlere umut ışığı mı? işsizlikte sınırlı gerileme

İşgücü piyasasının en hassas ve en yakından takip edilen kategorilerinden biri olan genç işsizliğinde de sınırlı da olsa olumlu bir gelişme kaydedildi. Cevdet Yılmaz, 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfustaki işsizlik oranının, hem aylık hem de yıllık bazda 0,3 puan düşerek yüzde 15,4 seviyesine gerilediğini belirtti. Ayrıca, gençlerin iş gücüne katılma ve istihdam oranlarının da geçen senenin aynı ayına göre yükselmiş olması, gençlerin iş hayatına entegrasyonu konusunda olumlu bir sinyal olarak değerlendirildi.

Ancak, yüzde 15,4'lük bu oranın hala oldukça yüksek bir seviyede olması, bu alanda kat edilmesi gereken daha çok yol olduğunu da gösteriyor. Özellikle üniversite mezunu gençlerin niteliklerine uygun iş bulmakta zorlanması, Türkiye'nin önündeki en önemli yapısal sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Hükümetin, gençlerin istihdamını artırmaya yönelik özel politikalar ve teşvikler geliştirerek, bu potansiyeli ekonomiye daha etkin bir şekilde kazandırması bekleniyor. Genç işsizliğindeki bu hafif gerilemenin kalıcı bir trende dönüşüp dönüşmeyeceği, önümüzdeki aylarda açıklanacak verilerle daha net bir şekilde ortaya çıkacak.

Rakamların ardındaki gerçek: kadın ve geniş tanımlı işsizlik endişesi

Resmi veriler işsizlikte bir düşüşe işaret etse de, rakamların daha derinlemesine bir analizi, madalyonun diğer yüzünü ortaya koyuyor. TÜİK verileri, işgücü piyasasındaki en önemli yapısal sorunlardan biri olan "cinsiyet eşitsizliğinin" hala devam ettiğini gösteriyor. Erkeklerde işsizlik oranı tek haneli seviyelerde seyrederken, kadınlardaki işsizlik oranının bu rakamın neredeyse iki katı olması, kadınların iş bulma konusunda yaşadığı zorlukları bir kez daha teyit ediyor. Özellikle genç kadınlardaki işsizlik oranının yüzde 20'lerin üzerinde seyretmesi, bu alanda acil ve özel önlemler alınması gerektiğini ortaya koyuyor.

Bunun yanı sıra, manşet işsizlik rakamlarının ötesinde, "geniş tanımlı işsizlik" veya "atıl işgücü oranı" olarak adlandırılan gösterge, piyasadaki gerçek tabloyu daha net yansıtıyor. İşi olup daha fazla çalışmak isteyenleri (zamana bağlı eksik istihdam) ve iş aramayan ancak çalışmaya hazır olanları (potansiyel işgücü) da içeren bu oran, Türkiye'de hala yüzde 30'lar seviyesinde seyrediyor. Bu durum, ekonomideki atıl kapasitenin büyüklüğünü ve milyonlarca insanın ya işsiz olduğunu ya da potansiyelinin altında bir işte çalıştığını gösteriyor. Dolayısıyla, manşet rakamlardaki iyileşme olumlu bir gelişme olsa da, bu yapısal sorunlar çözülmeden işgücü piyasasında kalıcı bir refah artışından bahsetmek oldukça zor.

'Dezenflasyon' ve 'kapsayıcı kalkınma' vurgusu: Yılmaz'ın gelecek vizyonu

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, değerlendirmesinin sonunda, hükümetin gelecek dönemdeki ekonomi vizyonuna dair de önemli mesajlar verdi. İçinde bulunulan dezenflasyon sürecinde emin adımlarla ilerlendiğini vurgulayan Yılmaz, bu sürecin nihai hedefinin sadece enflasyonu düşürmek değil, aynı zamanda kalıcı bir refah artışı sağlamak olduğunu belirtti.

Yılmaz, "Önümüzdeki dönemde iş gücü piyasasını daha da güçlendirecek adımlarımızla işsizliği azaltmayı, insan odaklı ve kapsayıcı kalkınma politikalarımız ile sosyal refahı kalıcı olarak artırmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı. Bu sözler, hükümetin, enflasyonla mücadele ederken sosyal politikaları ve toplumun dezavantajlı kesimlerini göz ardı etmeyeceği, tam tersine, yaratılacak ekonomik istikrarın tüm topluma yayılmasını hedeflediği yönündeki bir taahhüt olarak yorumlandı. Bu "insan odaklı ve kapsayıcı kalkınma" anlayışının, önümüzdeki dönemde hayata geçirilecek yeni istihdam teşvikleri, mesleki eğitim programları ve sosyal yardım politikalarıyla somutlaştırılması bekleniyor. Ekonomi yönetiminin bu vizyonu, sıkı para politikasının yarattığı yavaşlamayı, yapısal reformlarla ve sosyal politikalarla dengeleyerek, sürdürülebilir bir büyüme patikası oluşturma amacını taşıyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ