9 Eylül Gazetesi'nden Mert Yasin Alpdündar'ın haberine göre; Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Eylül ayı Olağan Meclis Toplantısı, İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda yapıldı. EBSO Meclis Başkanı İbrahim Gökçüoğlu’nun idaresinde gerçekleştirilen meclise EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar’ın yanı sıra; EBSO meclis üyeleri de katıldı. Meclis toplantısına Çeşitli branşlarda derece elde eden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) protokol okulu Çınarlı Teknik ve Anadolu Meslek Lisesi’nin sporcuları da katıldı. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “Tekstil sektörü bizim son 5 yılda toplam ihracatımızın yüzde 16,5’unu alırken, 2023 yılında 13,5’e düştü. Tekstilde artık rekabet edemez hale geliyoruz. Deri, giyim ve tekstil olmak üzere 3 sektörde. Böyle giderse o sektörlerde gelecek karanlık. Rekabet edebilmesi için desteklenmesi lazım” dedi. 

Yorgancılar’dan Üç Sektör Için Uyarı ‘Rekabet Edebilmeleri Desteklenmeleri Lazım’ (2)

DERİ, GİYİM VE TEKSTİL SEKTÖRÜ ZORDA

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, 3 Ekim’de enflasyon verilerinin açıklanacağını hatırlatırken, “Enflasyon yüzde 48 civarlarına gidecek. Yıl sonu 40-41 civarında bir beklenti var. Faizler aşağıya indiği zaman yatırım ve harcama artıyor. İç talep yükseliyor. Faiz düştüğünde satın alma gücü devreye giriyor ve borçlanma sistemi ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı. “Esas enflasyonu düşürmek istedikleri yöntem bu değil” diyerek sözlerine devam eden Yorgancılar, “İç piyasadaki daralma yurt dışındaki ihracata dayalı büyüme stratejisi. AB’deki PMI endeksi düşüyor, talep azalıyor. Volkswagen firması fabrikaları kapatmamak için sendikalarla görüşmeye başladı. Bizim yeni Pazar olması lazım. Pazar olması için navlun desteği lazım. Geçiş süreci içinde ihracatımızı biraz daha artırabilir durumda olalım. Tekstil sektörü bizim son 5 yılda toplam ihracatımızın yüzde 16,5’unu alırken, 2023 yılında 13,5’e düştü. Tekstilde artık rekabet edemez hale geliyoruz. Deri, giyim ve tekstil olmak üzere 3 sektörde. Böyle giderse o sektörlerde gelecek karanlık. Rekabet edebilmesi için desteklenmesi lazım” dedi. 

‘ÜRÜNLERİMİZ SERBESTÇE DOLAŞIYORSA ÜRETENLERİMİZ DE DOLAŞMALI’

Yorgancılar, değişim içerisindeki dünya ekonomisinde, kendi sorumlu oldukları alanlardaki sorunları doğru kişilere anlatarak, çözüm bulmaya çalıştıklarını vurguladı. Almanya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi ve İklim Bakanı Robert Habeck ve Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın katıldığı Türk-Alman JETCO 5. toplantısında vize, tır kotaları, Gümrük Birliği’nin modernizasyonu gibi konuları dile getirdiklerini söyleyen Yorgancılar, “Bize vize konusunda bir yığılma olduğunu ama hiç vize verilmediğinin doğru olmadığını söylediler. Yaklaşık olarak bir milyon vize verildiğini aktardılar. Biz özellikle iş insanlarımız ve sanayicilerimiz için şunu söylüyoruz; ‘siz bizim ürettiğimiz ürünlerin AB’de serbestçe dolaşmasına izin veriyorsunuz ama bu malları üreten iş insanlarımızın gezmesine fırsat vermiyorsunuz. Bizim istediğimiz sizden budur’ dedik. Buradaki hiçbir arkadaşımın Almanya’ya gezmeye bile gitse bir haftadan fazla vakit geçireceğini sanmam. Çünkü bizi burada bekleyen bir iş var. Bizler ve öğrenciler için bir şeyler yapmasını istedik. Onlarda bu konuda ‘fast track’ gibi bir uygulama üzerine çalıştıklarını ilettiler” ifadelerini kullandı. 

ALMANYA TİCARET HACİMİ ARTIRMA HEDEFİNİN EN ÖNEMLİ ŞEHRİ İZMİR 

Almanya’nın Türkiye için çok önemli bir yere sahip olduğunu ve iki ülke arasında 60 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefinin olduğunun altını çizen Ender Yorgancılar, “Sabah 6’da Adnan Menderes Havalimanı’na gidin, öğlen saat 2’ye kadar Almanya’nın bütün şehirlerine uçak kalkıyor. Bundan daha önemli bir nimet var mı? Yani her bir ulaşım imkanı olan bir şehirden bahsediyoruz. Eğer böyle bir hedef varsa bunu yapabilecek şehirlerin başında da İzmir geliyor” dedi.

‘ÇALIŞAN ARKADAŞIMIZIN ÜCRETİ ÜZERİNDEN KORKUNÇ VERGİ ÖDENİYOR’

TOBB’un ev sahipliğinde T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın katılımıyla gerçekleştirdikleri toplantı hakkında bilgi veren Ender Yorgancılar, “ Bu toplantıda ‘iş-işveren ilişkilerinde karşılaşılan sıkıntılı konular nedir?’ onları anlattık. Toplantıda; kıdem tazminatını 15 günden 30 güne çıkardınız. Ama bu çıkarılırken işsizlik sigortası yok dendi. Ardından işsizlik sigortası da çıktı. Emekli primleri, iş güvencesi tazminatı bunların tamamı arka arkaya geldi. Bunlar geldikten sonra ise hepimizin üstüne bir yük olarak ortaya çıktı. Bugün ki ortamda AB ile karşılaştırıldığında çalışan bir arkadaşımızın eline verdiğimiz ücretin üzerinden korkunç derecede bir vergi ödeniyor. Bu da bizim rekabet şansımızı azaltıyor. Sayın bakanımıza da bunu anlattık” ifadelerini kullandı. 

‘GELİR VERGİSİ UYGULAMASI YAPILAN ZAM ORANINDA GÜNCELLENMELİ’

Toplantının konu başlıklarına dair konuşulanları aktarmaya devam eden Yorgancılar,” “Bazı sektörlerimiz bizim için hayati. Nedir bunlar? Deri, tekstil, giyim sektörü. Kadının ve erkeğin yoğun çalıştığı sektörler. Bunlarla ilgili tekrardan kısa çalışma uygulamasının doğru olduğunu ifade ettik. İş davalarında mahkeme süresi beş yıl. Eğer bir çalışan, bir işverene arasındaki anlaşmazlıkla ilgili mahkeme açacaksa maksimum 6 ay ya da 1 yılla sınırlandırılmalıdır. Bunun mutlaka değişmesi gerektiğini ifade ettik. EYT ile bütün sanayicilerin üzerine bir maliyet çıktı. Sanayicinin başka yük kaldıracak durumu yok. Ara eleman ihtiyacına yönelik meslek liselerinin teşvik edilmesi gerektiğini kendileri ile paylaştık. SGK prim ödemelerinde kredi kartı komisyonun kaldırılması ve en önemlisi çalışan arkadaşlarımızın üzerindeki gelir vergisi uygulamasının yapılan zam oranında güncellenmesini söyledik. 200 bin TL brüt maaş alan bir arkadaş yılın birinci ayın sonunca ikinci dilime geçiyor. Böyle bir şey olamaz” dedi. 

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın katılımı ile İzmir İş Dünyası Buluşması’nda 4 ana konuya değindiğini söyleyen Yorgancılar sözlerini şu şekilde sürdürdü;

“Yüksek Enflasyonun yarattığı etki, ülkeyi öngörülemez bir ekonomik sürece sürüklemektedir. Enflasyonun düşmesi fiyatların düşmesi anlamına gelmediği için de maliyetlerdeki yüksek artışın devamı, derinleşen yoksulluğu artırırken, yatırımları da öteliyor. Yatırım olmadan, istihdamın artması güç. 
Mülteci ve sığınmacı politikası, bizi götüreceği nokta sosyo-ekonomik ve güvenlik riskidir. Bugün Almanya’dan İran’a birçok ülke sığınmacıları sınır dışı ediyor. Aldıkları destek ve ayrıcalıklar ile Toplumdaki haklı endişeleri ve iş hayatında da kayıt dışını artıran uygulamaları Sayın Bakanın dikkatlerinize arz ettim. Ancak, burada şöyle bir durum var. Yasal olarak çalışma için gelmiş göçmen statüsündeki yabancıların elbette ki, iş hayatı içinde eksik alanları doldurmasını istiyoruz. Ancak, hem devletten yardım alıp hem de kaçak çalışmak isteyen yabancılara müsaade edilmemesini de istiyoruz. 
Bir diğer başlığımız eğitim sistemi idi. Sistemdeki sorunların çözümü yerine, daha büyük sorunlara sebep olunması hayatın her alanında vasatlığı toplumun geneline yerleştiriyor. Bugün ne meslek liselerimizle, ne de üniversitelerimizle nitelikli işgücü ihtiyacını sağlayamıyoruz. Üretimin sürdürülebilirliği adına başlangıç noktamız, meslek liseleri olmalı ve teşvikler artırılmalıdır.
Ve son başlığım. Hukukun üstünlüğü ilkesidir. Aksini düşünmek mümkün değilken, pratikteki uygulamalar ne yazık ki, adalete olan inancı sarsıyor. Bu da, içerde ve dışarda ülkeye olan güveni azaltıyor. Sonuçta ne oluyor? Genç ve nitelikli beyin göçü, Gelmeyen yabancı yatırımlar Umutsuz ve ayrışan yoksul bir toplum…” 

Belediye şirketlerinin vergi borcu idare payından kesilecek! Belediye şirketlerinin vergi borcu idare payından kesilecek!

‘SON OLMASINI DİLEMEKTEN BAŞKA ELİMİZDEN BİR ŞEY GELMİYOR’

Son dönemde yaşanan şiddet olayları hakkında da konuşan Yorgancılar, “Son yaşanan Narin olayı ise, şiddetin çok başka bir boyutu. Hala açıklanamayan, çözülemeyen organize bir kötülük. Bir köyde, bu derece profesyonel derecede planlı bir cinayetin gerçekleşiyor olması, insanlık adına çok üzücü. Devletin tüm birimleri devrede. En son Tübitak dahi davaya dahil oldu. Ancak, çözülemiyor. Sosyologlar, konuya “Ataerkil yapının hakim olduğu söz konusu topluluklarda, kız çocuklarına değer verilmediğini, yapının zarar görmemesi adına sessiz kalındığı” değerlendirmesini yapsa da, bir çocuğun öldürülmesine sessiz kalınmasını anlamak mümkün değil. İnsanlarımızın vicdanının bu derece kurumuş olması, uzay çağında, sanayi 4.0’ı, katma değerli üretimi konuştuğumuz bu yüzyılda hala kız çocuklarının değer görmemesi kat etmek istediğimiz yolda umudumuzu zayıflatıyor. Aşmamız gereken meselelere kalıcı çözümler getirmediğimiz sürece, bu yolda her seferinde takılarak düşmemize sebep olacak gibi. Narinleri nasıl koruyacağız? derken Tekirdağ’da 2 yaşındaki Sıla bebeğe yapılanlar ise ayrıca çok vahim. Son olmasını dilemekten de, başka bir şey gelmiyor elimizden” dedi.
 

Editör: Mert Alpdündar