Türkiye her sarsıntıda, "depreme hazır mıyız, değil miyiz" tartışmaları yapıyor. İstanbul’da meydana gelen son depremin ardından tüm gözler bir kez daha deprem kuşağında yer alan şehirlerdeki hazırlıklara çevrildi. İzmir’de ise vatandaşlar endişe içinde. Özellikle binaların dayanıklılığı konusunda kaygılar büyüyor. “Korkuyoruz, unutuyoruz. Artık konuşmak değil, somut adımlar atmak zamanı,” diyen uzmanlar, başta merkezi yönetim olmak üzere tüm yetkililere çağrıda bulunuyor.

Istanbul Deprem3

Depremlerin bu kadar büyük yıkım ve can kaybına yol açmasının temelinde ise kaçak yapılaşma, denetimsiz ve standart dışı inşaatlar ile yıllardır uygulanmayan yönetmelikler yatıyor. İzmir depreminin üzerinden 5 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, kentteki birçok sorun hâlâ çözülebilmiş değil.

Özellikle Karşıyaka, Çiğli, Bayraklı, Bornova, Konak, Balçova, Narlıdere ve Güzelbahçe gibi ilçeler için uzmanlar sık sık uyarılarda bulunuyor. Bu bölgeler, zemin yapısı ve yapı stoku nedeniyle deprem açısından en riskli alanlar arasında gösteriliyor.

Haydar Özkan-3

Milli Eğitim Müdürlüklerinde yeni dönem Milli Eğitim Müdürlüklerinde yeni dönem

Binlerce insanı kaybettik, akıllanmadık…

İzmir depreminin üzerinden 5 yıl geçti. Bugün geldiğimiz noktayı ve depremzedelerin durumunu değerlendiren İZDEDA (İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği) Başkanı Haydar Özkan şöyle konuştu:

“Dün akşam şunu düşündüm: Biz 1999 yılında deprem vergisini çıkarmışız. 2020 yılında yaşadığımız İzmir depreminden sonra hep aynı şeyi söyledik: "Deprem vergileri yerinde kullanılsın." Eğer bu vergiler yerinde kullanılsaydı, biz bunları yaşamazdık. Deprem vergilerinin yine yerinde kullanılmadığını öğrenmek, o kadar üzücü ve kahredici ki…

Bu mesele hemen unutuluyor. İstanbul’da deprem oldu. Bu konu bir hafta konuşulur, sonra insanlar evlerine girince unutulur gider. Yine deprem vergilerinin nereye gittiğini bilmeyeceğiz. Yine biz bu konuları konuştuğumuzda kötü kişi olacağız, susturulmaya çalışılacağız. Ama kimse bu konuda hiçbir şey yapmayacak.

Şimdi İstanbul’da 6.2 büyüklüğünde bir deprem oldu, Allah korusun bu on üç saniyelik sarsıntı yirmi saniye sürse ne olurdu? Ya da 6.2 değil de 7.2 olsaydı? O zaman şu anda ağlıyor olurduk. Yazık... GSM şebekeleri çöküyor. Bizden bir ton vergi alıyorlar, ama küçücük bir depremde hiçbir sistem çalışmıyor. Halbuki biz dört yıldır depremle yaşıyoruz. Beş yılda bir Elazığ, İzmir, ardından Güneydoğu, Kahramanmaraş depremleri... Binlerce insanımızı kaybettik ama hâlâ akıllanamadık.”

İzmirli depremzedelerin hala mağdur olduğunu anlatan Özkan “Depremle ilgili konuda sadece ağır hasarlılarla ilgili olan bölüm çözüldü. Onların konutları yapıldı ve teslim edildi. Diğer bölgelerdeki orta ve az hasarlılara yönelik sorunlar maalesef hala çözülmedi. Dünya Bankası kredisi gelene kadar hiçbir şey yapamadık. Şimdi, 54. ayda Dünya Bankası kredisiyle yeni yeni konutlar yapmaya başlıyoruz. Bu arada rezerv alanında iki bin civarında konut var. Boş boş ovada bekliyor. Eskiyip dökülmeye yüz tutmuş. Onun yerine, aşağıdaki orta hasarlılara satın alma önceliği verilsin, bu insanlar evlerine kavuşsun. Bunlar neden düşünülmüyor, anlayamıyorum. Depremzedelerin şu anda ancak onda biri çözüm bulabildi. Onda dokuzu hâlâ çözümsüz durumda. Hâlâ yaralı.” Diyerek tepki gösterdi.

Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu 2

İzmir’de yapıların %35’i kaçak

İzmir Ekonomi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu İzmir’in deprem riskine karşı ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu vurguladı. Kozanoğlu’nun kentle ilgili dikkat çeken tespitleri şöyle:

  • Yaklaşık 1 milyon bina bulunan İzmir’de, bu yapıların büyük kısmı 11 merkez ilçede yer alıyor.
  • İzmir, yaşlı bina stoku bakımından yoğun bir kent. Binaların büyük bölümü 35-40 yaş üzerinde.
  • Her iki binadan biri, 1998 yılı öncesi deprem yönetmeliğine göre inşa edilmiş durumda.
  • İlk etapta 150-200 bin binanın acilen kontrol edilmesi gerektiğini ifade eden Kozanoğlu, bu binaların ciddi risk taşıdığını söyledi.
  • İzmir’de yapıların yaklaşık %35’inin kaçak olduğu belirtiliyor. Bu oran, İzmir gibi bir kent için oldukça yüksek.
  • Kentte yapılan tadilatlar ciddi risk yaratıyor. Özellikle mühendis desteği olmadan yapılan değişiklikler (çatıya su deposu yerleştirme, duvar yıkma, dükkana çevirme gibi) yapı güvenliğini tehdit ediyor.

Kozanoğlu açıklamasında uyarılarda bulunarak “İzmir’in birinci gündemi deprem olmalı. İzmir’de, riskli yapıların tespiti için ilk etapta acilen kontrol edilmesi gereken 150-200 bin civarında bina var. Harekete geçmediğimiz, beklediğimiz her gün biraz daha geç kalıyoruz. Depremden korkuyoruz ama en çabuk da depremi unutuyoruz. ‘Benim duvarımı matkap bile zor deliyor, bu binaya bir şey olmaz’ diye düşünenleri görüyoruz. Bunların hepsi yanlış. Binanın güvenliği dışarıdan bakılarak ya da duvara vurarak anlaşılmaz. Unutmayalım can güvenliğimiz her şeyden önemli.” dedi.

Kaynak: özge uyanık