Avrupa alev alev
Avrupa alev alev
İçeriği Görüntüle

İzmir'in akciğerleri olarak kabul edilen yeşil alanlar, bir kez daha imar ve rant baskısı altında. Kentin hızla betonlaşan ilçelerinden Çiğli'de, yeni bir inşaat projesinin önünü açmak amacıyla 22 yetişkin ağacın feda edilmesine yönelik resmi izin, çevre duyarlılığına sahip kesimlerde büyük bir infial yarattı. T.C. Orman Genel Müdürlüğü İzmir Orman Bölge Müdürlüğü'ne bağlı Karşıyaka Orman İşletme Şefliği tarafından hazırlanan ve Siyam Group İnşaat A.Ş.'ye hitaben yazılan belge, bir inşaat alanında "tehlike arz ettikleri" iddiasıyla ağaçların kesilmesinde bir sakınca görülmediğini belirtiyor. Bu karar, İzmir gibi metropollerde yeşil dokunun ne kadar kolay bir şekilde gözden çıkarılabildiğini acı bir şekilde gözler önüne sererken, kararın alındığı resmi belgedeki tutarsızlıklar ise olayın bir başka skandal boyutunu oluşturuyor.

3D84Faa0 B2Fd 4Bf2 8D1C 8Bf03917F176

Skandal belgenin şifreleri

Kamuoyunun gündemine düşen E-47343371-255.01.05-15907832 sayılı resmi yazı, ağaç kesimi kararının tüm detaylarını içeriyor. Belgeye göre, Çiğli ilçesine bağlı Aydınlık Evler Mahallesi'ndeki 6793 sokak üzerinde bulunan 1162 ada 1 parselde yer alan ağaçlar için kesim izni talep edildi. Siyam Group İnşaat'ın talebi üzerine yapıldığı anlaşılan inceleme sonucunda, arazide bulunan 16 adet Kara Servi, 5 adet Fıstıkçamı ve 1 adet Akasya ağacının kesilmesine onay verildi. Belgede yer alan tabloya göre, kesilecek ağaçların bazılarının çapları 30-38 santimetreye kadar ulaşıyor, bu da onların yıllanmış ve kentin ekosistemi için değerli ağaçlar olduğunu kanıtlıyor. Kararın yasal dayanağı olarak ise 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 116. Maddesi gösteriliyor. Bu madde, "orman sayılmayan yerlerdeki" ağaçlarla ilgili düzenlemeleri içeriyor ve mülkiyet sahiplerine belirli koşullar altında kesim yapma hakkı tanıyor. Ancak uzmanlar, bu maddenin genellikle kentsel dönüşüm ve inşaat projeleri için bir "yasal kılıf" olarak kullanıldığını ve şehirlerin yeşil dokusunun bu şekilde sistematik olarak yok edildiğini vurguluyor.

Gerekçe 'can ve mal güvenliği', peki ya alternatifler?

Orman Genel Müdürlüğü'nün karar metninde yer alan en çarpıcı ifadelerden biri, kesim için sunulan gerekçe oldu. Belgede, "Yeni yapılacak olan inşaatın kazı alanına denk geldiğinden dolayı can ve mal güvenliği açısından tehlike arz ettiği için ağacın kesilmesinde/kaldırılmasında kurumumuz açısından bir sakınca bulunmamaktadır" deniliyor. Bu gerekçe, ilk bakışta makul gibi görünse de, çevre aktivistleri ve şehir plancıları tarafından ciddi şekilde sorgulanıyor. Bir projenin tasarım aşamasında mevcut doğal varlıkların korunmasına yönelik bir planlama yapılmamasının kabul edilemez olduğu belirtiliyor. Projenin, ağaçları koruyacak şekilde yeniden tasarlanması gibi alternatiflerin değerlendirilip değerlendirilmediği ise büyük bir muamma. Bu durum, kararın gerçekten kamu güvenliğini mi yoksa inşaat şirketinin maliyet ve zaman planını mı öncelediği sorusunu akıllara getiriyor. Projenin sahibi olan Siyam Group İnşaat'ın, İzmir'in en değerli iş merkezlerinin bulunduğu Bayraklı'da faaliyet göstermesi, bölgedeki inşaat sektörünün ne denli güçlü ve etkili olduğunun bir göstergesi olarak yorumlanıyor.

Belgedeki tarihler komedisi: Gelecekten gelen izin mi?

Kararın kendisi kadar, kararın dayandığı resmi belgedeki tarihler de büyük bir skandalın habercisi. Belgenin sağ üst köşesinde 13.06.2024 tarihi yer alırken, metnin içinde ağaçların tespiti için yapılan incelemenin 13.06.2025 tarihinde yapıldığı ifade ediliyor. Yani, kurumun resmi yazısı, henüz gelmemiş bir tarihte yapılan bir incelemeye dayanıyor. Bu akıl almaz hata, belgenin altındaki elektronik imza doğrulama kısmında yer alan 01/07/2025 tarihiyle daha da karmaşık bir hal alıyor. Bir resmi belgede böylesine bariz ve birbiriyle çelişen gelecek zamanlı tarihlerin bulunması, bürokratik ciddiyetsizliğin ve özensizliğin ulaştığı noktayı gösteriyor. Bu durum, "Acaba bu tür kararlar masa başında, araziye dahi çıkılmadan mı alınıyor?" şüphelerini kuvvetlendiriyor. Hukukçular, tarihlerdeki bu tutarsızlıkların belgenin hukuki geçerliliğini dahi tartışmalı hale getirebileceğini ifade ediyor.

Kaynak: haber merkezi