Marmara'nın güneyi, Ege'nin kuzeyi, dün geceden beri beşik gibi sallanıyor. Balıkesir'in Sındırgı ilçesi merkezli olarak dün gece meydana gelen ve sadece Balıkesir'de değil, Bursa, İzmir, Manisa ve Çanakkale gibi çevre illerde de şiddetli bir şekilde hissedilen 6.1 büyüklüğündeki deprem, bölge halkına büyük bir korku ve panik yaşattı. Uykularından fırlayan, geceyi sokaklarda ve arabalarında geçiren binlerce vatandaş, henüz o büyük sarsıntının şokunu atlatamamışken, bölge, aralıksız devam eden artçı sarsıntılarla sallanmaya devam ediyor. Bu sarsıntıların en şiddetlilerinden biri de, bugün öğleden sonra, saat tam 14.16'da kaydedildi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), merkezi yine Sındırgı olan bu yeni depremin büyüklüğünü 4.1 olarak duyururken, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ise, sarsıntının büyüklüğünü 4.2 olarak revize etti. Yerin yaklaşık 7 kilometre derinliğinde meydana gelen bu son sarsıntı, büyük depremin ardından yaşanan yüzlerce artçıdan sadece biri olmasına rağmen, bölgedeki endişeyi ve korkuyu yeniden zirveye taşıdı.
Uzmanlardan kritik uyarı: 'hasarlı binalara girmeyin, artçılar sürebilir'
6.1'lik ana şokun ardından, bölgedeki fay hattının enerjisini boşaltmaya devam ettiğini belirten deprem uzmanları, artçı sarsıntıların bir süre daha, belki de haftalarca devam edebileceği konusunda hemfikir. Özellikle 4.0 ve üzeri büyüklükteki artçıların, ana depremde hasar görmüş binalar için ciddi bir yıkım riski taşıdığına dikkat çeken uzmanlar, vatandaşlara hayati uyarılarda bulunuyor.
Jeoloji ve jeofizik mühendisleri, Sındırgı ve çevresindeki halkın, kesinlikle hasarlı veya çatlak olan binalara girmemesi gerektiğini, binalarının durumunu kontrol ettirmek için AFAD veya belediyelerin teknik ekiplerine başvurmaları gerektiğini vurguluyor. Uzmanlar, "Unutmayın, deprem öldürmez, bina öldürür. 6.1'lik depremde ayakta kalmış bir bina, 4 veya 5 büyüklüğündeki bir artçıyla yıkılabilir. Bu nedenle, 'bir şey olmaz' diyerek hasarlı evlere girmek, can güvenliğini hiçe saymak anlamına gelir" diyerek, durumun ciddiyetinin altını çiziyor. Bölgede, özellikle kerpiç ve yığma tekniğiyle yapılmış eski köy evlerinin, bu artçılar karşısında en savunmasız yapılar olduğu belirtiliyor.
Kriz masası devrede: hasar tespit çalışmaları sürüyor
Büyük depremin hemen ardından, Balıkesir Valiliği koordinasyonunda bir kriz masası oluşturuldu. AFAD, Türk Kızılay, UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi) ve jandarma ekipleri, başta depremin merkez üssü olan Sındırgı olmak üzere, çevre ilçe ve köylerde kapsamlı bir hasar tespit çalışması başlattı. İlk belirlemelere göre, can kaybının yaşanmaması en büyük teselli olurken, bazı eski binalarda ve cami minarelerinde çatlaklar ve kısmi yıkılmalar olduğu bildirildi. Ekipler, köy köy gezerek, hem hasarın boyutunu belirliyor hem de evlerine girmekten korkan veya evleri hasar gören vatandaşlara çadır, battaniye ve sıcak yemek gibi acil yardım malzemeleri ulaştırıyor. Psikososyal destek ekipleri de, özellikle çocukların ve yaşlıların, depremin yarattığı travmayı atlatmalarına yardımcı olmak için sahada çalışmalarını sürdürüyor.
Bölge hangi fay hattı üzerinde? büyük deprem riski var mı?
Balıkesir'de yaşanan bu deprem fırtınası, gözleri bir kez daha bölgenin depremselliğine ve aktif fay hatlarına çevirdi. Sındırgı ve çevresi, Türkiye'nin en aktif ve en tehlikeli fay zonlarından biri olan Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın güney koluna yakın bir bölgede yer alıyor. Ayrıca, bölgede, Simav Fayı, Bigadiç Fayı gibi yerel ancak önemli enerji biriktirme potansiyeline sahip birçok aktif fay bulunuyor.
Uzmanlar, 6.1 büyüklüğündeki bu depremin, bölgedeki fay sisteminin bir parçası olduğunu ve bu tür orta büyüklükteki depremlerin, bölgenin sismik karakteri için "sürpriz" olmadığını belirtiyor. Ancak asıl endişe, bu depremin, yakınlardaki daha büyük ve daha uzun süredir suskun olan fay segmentlerini tetikleyip tetiklemeyeceği. Bu tür "stres transferi" senaryoları, her ne kadar düşük bir ihtimal olsa da, bilim insanları tarafından yakından takip ediliyor. Bu son deprem, bir kez daha, Balıkesir'in ve Marmara Bölgesi'nin genelinin, birinci derece deprem kuşağında yer aldığı ve kentsel dönüşümün, bina stoklarının güçlendirilmesinin ve depreme hazırlıklı bir toplum olmanın, bir tercih değil, hayati bir zorunluluk olduğu gerçeğini acı bir şekilde hatırlattı. Bölge halkı, bir yandan devam eden artçıların endişesiyle yaşarken, diğer yandan da, bu gerçeğin ışığında, daha güvenli bir geleceği nasıl inşa edeceklerinin muhasebesini yapıyor.