ÖMER CEYLAN- İzmir Büyükşehir Belediyesi Sağlıklı Yaş Alma Merkezi’nde, 65 yaş üstü bireyler çini sanatıyla hayatlarına yeni bir soluk katıyor. Ezgi Sarı’nın öncülüğünde büyüyen bu sanat ailesi, hem geleneksel Türk el sanatlarını yaşatıyor hem de yaşama sevinçlerini fırçalarına yansıtıyor.
Çocukluğunda toprağı en kıymetli oyuncağı olarak gören Ezgi Sarı, bugün İzmir’de onlarca emekliyle birlikte çini sanatına hayat veriyor. Atölyede her yeni katılımcı, önce çizgiyle tanışıyor; silgi kullanılmadan, hataların da öğrenme sürecine dahil olduğu bir disiplinle ilerleniyor. Yaklaşık iki ay süren bu aşamanın ardından, klasik çininin dört ana rengiyle desenler objelere aktarılıyor. Fırınlanma sürecinde pembe kobalt, turkuaz, kırmızı ve çimen yeşili gibi renkler ateşle buluşup bambaşka bir görünüme kavuşuyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Sağlıklı Yaş Alma Merkezi'nde açılan çini kursları, kentte sanatla iç içe bir yaşamın kapılarını aralıyor. 65 yaş üstü katılımcıların buluştuğu bu atölyede, çini sanatının incelikleriyle hem üretkenlik hem de dayanışma duygusu her geçen gün güçleniyor. Atölyenin mimarı ve eğitmeni Ezgi Sarı, kursiyerlerle birlikte çini sanatını sadece bir süsleme tekniği değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olarak yaşatıyor.
İÇİMDE 18 YAŞINDA KIZIN NEŞESİ VAR
Ezgi Sarı, “Modern çini benim hayatıma 65 yaş üstüyle girdi. Ben biraz klasikçiyim. Ama öğrencilerimin isteklerine göre modern çalışmaları da benimsedim. Onlar bana yaşamın sırrını öğretiyor, ben de onlara çininin sırrını öğretiyorum” diyerek, sanatın iki yönlü öğretici gücüne dikkat çekiyor. Kursiyerlerin yaş aralığı ise 65’ten 82’ye kadar uzanıyor. “Yani bunları yapan 65 yaş üstü derken 77, 80, 82 yaşında insanlar. Gözlerinde sarı noktası var, salı günü iğnesinin olduğu perşembe günü derse geliyor. Hoca hanım ben iyiyim, hoca hanım ben çok iyiyim deyip gerçekten birbirlerinden de hem sosyalleşiyorlar hem de birbirlerine çok dokunuyorlar” sözleriyle, üretim kadar sosyal etkileşimin de altı çiziliyor.
Son dört yıldır İzmir Büyükşehir Belediyesi Sağlıklı Yaş Alma Merkezi’nde 65 yaş üstüne çini eğitimi veren Sarı, bu sanat dalının sadece teknik bir uğraş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu vurguluyor. Kursiyerlerinin çoğu, çiniyle tanıştıktan sonra hayat enerjilerinin arttığını, moral bulduklarını ve kendilerini yeniden keşfettiklerini dile getiriyor. “Ben yetmiş beş yaşında değilim, içimde on sekiz yaşında bir genç kızın neşesi var,” diyen kursiyerler, sanatın iyileştirici gücünü her derste hissediyor.
ORADA BEN YOK BİZ VARIZ
Kursiyerlerden İffet Öztuş, çiniyle tanışmasını şöyle aktarıyor: “Ben şu anda yetmiş beş yaşında değilim. İnan on sekiz yaşındaki bir genç kızın gücü, kuvveti, neşesi var benim içimde. Ama yemin ediyorum bu kursla kazandım ben bu duyguları. Altın çağımızı yaşıyoruz demişti ve ben sergimizde bir afiş flama hazırladım. Flama da şöyle yazıyor: ‘Altın çağlarında gelenekten geleceğe fırçaları ile renk olan, hayat veren tüm emekli çinicilerimiz sergisine hoş geldiniz’.” Atölyede sadece kadınlar değil, erkekler de var. “Dört tane de erkek kursiyerimiz var. Artık biz giderek büyüyen bir emekli çiniciler ailesi olduk. O üç erkek diyorum ki onlar bizim oğlan kardeşlerimiz oldu” diyen Öztuş, atölyenin kapsayıcılığına dikkat çekiyor.
Erkek kursiyerler, eksik kalan işleri tamamlamakta, sergi hazırlıklarında ya da fırından eserleri almakta hemen yardıma koşuyor. “Orada ben yok, biz varız,” diyen Öztuş, bu dayanışmanın kendisine büyük güç verdiğini belirtiyor. Herkesin birbiriyle yardımlaştığı, boyaların ve fırçaların paylaşıldığı bu ortamda, birlikte üretmenin keyfi her an hissediliyor.
İffet Öztuş ve arkadaşlarının en büyük arzusu, 65 yaş üstü bireylerin çiniyle neler başarabileceğini dünyaya göstermek. “Kütahya ve İznik’in çini geleneği bilinir ama biz de İzmir’den sesimizi duyurmak istiyoruz,” diyen Öztuş, yaşlıların sanat yoluyla hayata renk katabileceğini ispatlamak istiyor. Onların hedefi, sadece eser üretmek değil, aynı zamanda topluma ve genç nesillere ilham vermek