Yazan: Memduh ZAPTİKAR
Doğanın varoluşundan bu yana, denize doğru akıp gidiyordu AB’ı hayat!
Susuzluktan kırılırken halk, Ilıca Deresi’nin sularına gem vurmak!
Kimsenin aklına gelmemişti…
İnsanlığın hizmetine sunulacak bir projenin hayata geçirilmesi ise, her babayiğidin harcı değildi.
Yürekli ve cesur olmak gerekiyordu…
***
Yugoslavya’nın Piriştina Kasabası’nda doğdu.
O, “Cesur yürekli adam”… Yıl 1929’du...
Almanların Yugoslavya’yı işgalinden hemen önce; ailece, Türkiye’ye iltica ettiler. İzmir’e yerleştiler…
Babası Tevfik Bey, Türkiye’nin ilk doktorlarındandı.
Balçova, 1963 yılında ilçe olunca, belediye başkanlığına aday oldu ve seçildi.
Sonraki seçimlerde de bileğini büken olmadı…
14 yıl aralıksız belediye başkanlığı yaptı.
O adam, Ercüment Uysal’dı…
***
Görevinin ilk yılında, dev bir sorunla karşılaştı.
İlçede had safhada su sıkıntısı vardı...
Çeşitli girişimlerde bulunmuş, ancak sonuç alamamıştı… Üzgündü…
Çaresizliğinin itirafı gibiydi sözleri:
“Susuzluk başa bela” diyordu.
Bu soruna kökten çözüm bulmalıydı ama nasıl?
Ilıca Deresi’nin suyu akıp gidiyordu, boşu boşuna…
Kontrol altına alınırsa, kışın depolanan su, yaz aylarının susuzluğuna çare olmaz mıydı?
***
Beyninde çakan şimşek, ufkunu aydınlattı!
1965 yılında ekibiyle Ilıca Deresi havzasını gezdi.
Çatak Mevkii’nde bir gölet yapılırsa, Balçova,”100 yıl susuzluk çekmez” dedi.
Bu fikri Jeolog Cengiz Saran da destekledi.
***
DSİ ile birlikte, zor süreç başlamıştı artık.
Arazinin topoğrafik haritalarını çıkarmak için Çatak Mevkii’nde çalışmak gerekiyordu.
Her gün 2-3 saat yokuş tırmanmak kolay değildi.
En iyisi arazide kalmaktı. Öyle de yaptılar…
Yarık Pınar’da kurdukları yörük çadırında kalarak 40 günde haritaları tamamladılar.
***
1965 yılında Adalet Partisi iktidar, Süleyman Demirel de Başbakan olmuştu…
Ama projede bir ilerleme olmuyordu.
DSİ, çalışmaları ciddiye almıyor muydu yoksa?
Ercüment Başkan durumdan şüphelendi.
Endişelerini Başbakan Süleyman Demirel’e iletti.
Dostane ilişkiler devreye girince; DSİ’den beklenen makineler nihayet geldi…
Ama bir sorun vardı:
Ağır iş makineleri, Ilıca Deresi’ni nasıl geçecekti?
Başkan’ın aklına askerin tatbikat köprüsü geldi…
Narlıdere İstihkam Er Eğitim Komutanlığı, ne güne duruyordu?
***
Uysal Başkan DSİ mühendislerini yanına aldı, Tuğgeneral Hüsamettin Ersoy’un makamına çıktı.
Ersoy Paşa konuklara yer gösterirken, Ercüment Başkan, beklenmedik bir şey yaptı; masanın önündeki halıya bağdaş kurup oturdu...
Paşa şaşırmıştı başkanın bu tavrına, konuklar da şaşkındı…
Ersoy Paşa bir şey diyecek gibi oldu, yutkundu…
Ercüment Başkan fırsat vermedi konuşmasına.
Pat diye, askerin tatbikat köprüsünü isteyiverdi.
“Ya beni buradan kaldırır atarsın, ya da istediğimi yaparsın” deyince, Komutan çaresiz, ”Olur” dedi.
Tatbikatta askerin 3 saatte kurduğu köprü Ilıca Deresi üzerine 3 günde kurulabildi.
Ve ağır iş makineleri araziye taşındı…
***
Çatak bölgesinde düşünülen baraj tipi, araziye uygun değildi. Alt aksa inildi.
Burası da şartlara uygun düşmedi.
Yapılacak barajın tipi değiştirildi.
Beton kemer yerine, kaya dolguya dönüldü.
***
Her sorunu adım adım çözülürken, 49 milyon liralık iş, ihale aşamasında tıkandı.
Çünkü hükümet, programa almamıştı.
Belediye adına yapılması da mevzuata aykırıydı.
Bir sulama birliği adına yapılması önerildi.
***
İş, nihayet protokol aşamasına gelmişti.
DSİ’nin protokol şartı 3 ayda 4,5 milyon lira,
Başkan Ercüment Uysal’ın şartı ise: Sulama birliği ödemeyi yapamazsa, Barajın Balçova Belediyesi adına tescil edilmesi…
Karşılıklı şartlar kabul edildi.
Ancak küçük bir pürüz çıktı.
310 bin lira bütçesi olan bir belediye, 3 ay sonra 4,5 milyon lirayı nasıl ödeyecekti.
***
Belediyenin mera niteliğinde bir arazisi vardı.
Meclis kararı ile arazinin mera vasfı kaldırıldı.
İskana açıldı, parselasyon yapıldı ve 3 ayda 2 milyon metrekare arazi satıldı.
Toplanan bu parayla hem DSİ’ye olan borç ödendi, hem de arazi, gecekondu istilasından kurtuldu.
***
Kaya dolgu şeklindeki barajın yüksekliği 63 metre, alanı ise 240 bin metrekare oldu…
Ilıca Deresi’nin baraja taşıyacağı su miktarı ise, yılda 21 milyon metreküp olarak planlandı…
Daha sonraki yıllarda barajın emniyeti DSİ’ye, suyun kullanım hakkı da İZSU’ ya bırakıldı.
***
Barajın her aşamasında dağ-bayır çalışmış, Ercüment Başkan’ın sağ kolu olmuştu!
DSİ’nin genç jeoloji mühendislerindendi.
Cengiz Saran’dı adı…
Denizli’nin Güney Kasabası yakınlarında, bir baraj kontrolünden dönerken, trafik canavarına yakalandı ve yaşama veda etti…
Balçova Belediye Meclisi bu elim olay karşısında, bir kadirşinaslık örneği gösterdi ve baraja, Cengiz Saran adını verdi.
Cengiz Saran adı, DSİ’ye de tescil ettirildi…
***
Ilıca Deresi’nin beslediği bu baraj, yaklaşık 50 yıldır, Balçova’yı susuz bırakmadı.
Nüfus artışına rağmen, bir 50 yıl daha yeterse, Ercüment Başkan’ın “100 yıl” tezi tutacak, işte o zaman ruhu, tam huzura erecektir…