Belarus'un Minsk kentinde yaşanan trajedi, sosyal medya bağımlılığının nasıl yıkıcı sonuçlara yol açabileceğini gözler önüne serdi. Ünlü besteci ve şarkıcı Sinan Akçıl'ın sosyal medya hesabından paylaştığı olay, gündemi sarsmaya yetti. Akçıl'ın evinde dört yıldır çalışan Olga isimli kadının akrabası, beş aylık bebeği Varya'yı banyo yaptırmak için küvete yerleştirdikten sonra Instagram uygulamasına dalarak çocuğunu tamamen unuttu.
Telefonunun ekranında kaybolarak zaman algısını yitiren anne, yaklaşık iki saat boyunca bebeğini banyoda tek başına bıraktı. Talihsiz bebek, annesi fark ettiğinde çoktan hayatını kaybetmişti. Hayatın acımasızlığını gözler önüne seren bu olay, dijital çağın gölgesinde yaşanan modern trajedilerin en çarpıcı örneklerinden biri olarak kayıtlara geçti.
Felaket haberi ailenin iki kuşağını yıktı
Yaşanan trajedi sadece küçük Varya'nın hayatını almakla kalmadı, ailenin diğer fertlerini de derinden etkiledi. Sinan Akçıl'ın aktardığına göre, korkunç haberi duyan anneanne de yaşadığı şok nedeniyle kalp krizi geçirdi. Böylece dijital bağımlılık aynı anda iki kuşağı birden vuran ağır bir darbe haline geldi.
Anne için adli sürecin başladığı belirtilirken, Akçıl'ın çalışanı Olga'nın acı sözleri yaşanan durumun trajik boyutunu gözler önüne serdi: "Gelinim hapishaneye gitmeyecek belki ama Allah onu vicdanında ömür boyu hapis tutacak."
Sanatçının isyanı: "Bu bir hastalıktır"
Yaşanan olayı 4 Nisan'da takipçileriyle paylaşan Sinan Akçıl, konuya ilişkin dikkat çekici bir tepki gösterdi. Ünlü müzisyen, "Instagram veya sosyal medya bağımlılığı artık çok ciddi bir hastalıktır. Aklını başına alsın herkes lütfen..." ifadelerini kullanarak, toplumu bu konuda daha bilinçli olmaya davet etti.
Akçıl'ın paylaşımı kısa sürede binlerce etkileşim alırken, takipçileri de benzer trajik olayların yaşanmaması için farkındalık çağrısında bulundu. Birçok sosyal medya kullanıcısı, dijital platformların günlük hayatta kapladığı yerin tehlikeli boyutlara ulaştığını vurguladı.
Parmak uçlarındaki tehlike: küresel bir sorun
Dünya genelinde yapılan araştırmalar, ortalama bir kişinin günde 3 saatten fazla zamanını sosyal medya platformlarında geçirdiğini gösteriyor. Özellikle Z kuşağı ve genç ebeveynler arasında ekran bağımlılığı ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Uzmanlar, telefonu eline alan birçok kişinin zaman algısını yitirdiğini ve çevresindeki gerçekliğe karşı duyarsızlaştığını belirtiyor.
Belarus'ta yaşanan bu olay, dijital platformların günlük hayatımızda kapladığı alanın ne denli tehlikeli olabileceğini gösterirken, ebeveynlerin özellikle çocuklarıyla ilgilendikleri zamanlarda telefonlarından uzak durmaları gerektiğini hatırlatıyor. Dijital detoks kavramının son yıllarda popülerleşmesinin altında yatan nedenler de tam olarak bu tür tehlikeleri önleme amacı taşıyor.
Ailelere yaşamsal tavsiyeler
Psikologlar ve aile terapistleri, özellikle küçük çocuk sahibi ailelere, telefonlarını belirli saatlerde ulaşamayacakları bir yerde tutmalarını tavsiye ediyor. "Telefonsuz zaman" uygulaması, ebeveynlerin çocuklarıyla daha kaliteli vakit geçirmesine ve potansiyel tehlikelerin önüne geçilmesine yardımcı oluyor.
Türkiye'de de benzer önlemlerle ilgili farkındalık kampanyaları yürütülürken, okullarda velilere yönelik sosyal medya kullanımı eğitimleri veriliyor. Uzmanlar, teknolojinin hayatımızı kolaylaştıran bir araç olduğunu, ancak kontrolsüz kullanımın ciddi sonuçlara yol açabileceğini vurguluyorlar.
Belarus'taki trajik olay, hepimiz için bir uyarı niteliğinde. Parmak uçlarımızda taşıdığımız dünya, gerçek hayattaki sorumluluklarımızı unutturacak kadar bizi içine çektiğinde, sonuçları geri dönüşü olmayan acılara dönüşebiliyor. Sosyal medyanın cazibesine kapılırken hayatın gerçekliğini gözden kaçırmamak, belki de çağımızın en büyük mücadelesi haline gelmiş durumda.