Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) her ay merakla beklenen Hanehalkı İşgücü Araştırması'nın Ağustos 2025 sonuçları, piyasalarda kafa karışıklığı yaratan bir tablo ortaya koydu. Mevsim etkisinden arındırılmış verilere göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı, bir önceki aya göre 168 bin kişi artarak 3 milyon 44 bin kişiye ulaştı. Bu artışla birlikte, Temmuz ayında %8,1 olan mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı, 0,4 puanlık bir sıçramayla %8,5 seviyesine yükseldi. Bu oran, son aylardaki düşüş trendinin ardından gelen bir yükseliş olması nedeniyle ekonomistler tarafından endişeyle karşılandı.
Kadınlar ve gençlerde işsizlik alarmı
İşsizlik verilerinin detayları incelendiğinde, toplumsal cinsiyet ve yaş grupları arasındaki derin uçurum bir kez daha gözler önüne serildi. Ağustos ayında işsizlik oranı erkeklerde %6,8 gibi tek haneli bir seviyede kalırken, kadınlarda bu oran neredeyse iki katına çıkarak %11,6 olarak tahmin edildi. Bu durum, işgücü piyasasında kadınların erkeklere göre ne denli dezavantajlı bir konumda olduğunu net bir şekilde gösteriyor.
Asıl büyük tehlike ise genç nüfusta kendini gösteriyor. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı, bir önceki aya göre 0,8 puanlık sert bir artışla %16,0'a fırladı. Genç işsizliğindeki cinsiyet ayrımı ise daha da vahim bir tabloyu ortaya koyuyor. Bu yaş grubunda işsizlik oranı genç erkeklerde %12,4 iken, genç kadınlarda bu oran %22,7'ye ulaşarak adeta bir sosyal krize işaret ediyor. Her dört genç kadından birinin işsiz olması, geleceğe yönelik kaygıları artırıyor.
Piyasadaki çelişki: istihdam da arttı
İşsizlik rakamlarındaki bu olumsuz tabloya rağmen, aynı dönemde istihdam piyasasında bir hareketlilik yaşanması, verilerdeki çelişkiyi ortaya koydu. Ağustos ayında istihdam edilenlerin sayısı, bir önceki aya göre 208 bin kişi artarak 32 milyon 829 bin kişiye ulaştı. Toplam istihdam oranı ise 0,3 puanlık bir artışla %49,4'e yükseldi.
Peki hem işsiz sayısı hem de istihdam edilenlerin sayısı aynı anda nasıl artabilir? Bu sorunun cevabı, işgücüne katılım oranlarındaki değişimde yatıyor. Ağustos ayında, iş arayan veya çalışan nüfusu ifade eden işgücü, bir önceki aya göre 376 bin kişi artarak 35 milyon 873 bin kişiye ulaştı. İşgücüne katılma oranı ise 0,6 puanlık kayda değer bir artışla %54,0 olarak gerçekleşti. Bu durum, daha önce iş gücünde olmayan veya iş aramaktan umudunu kesmiş bir kesimin yeniden iş aramaya başladığını, ancak yaratılan yeni istihdamın, iş aramaya başlayan bu yeni kitleyi karşılamakta yetersiz kaldığını gösteriyor.
Geniş tanımlı işsizlik gerçeği: atıl işgücü yüzde 30'a dayandı
TÜİK'in açıkladığı resmi işsizlik rakamlarının ötesinde, ekonominin gerçek durumunu daha net yansıtan "atıl işgücü" verileri ise tehlikenin çok daha büyük olduğunu ortaya koyuyor. Zamana bağlı eksik istihdam (mevcut işinde daha fazla süre çalışmak istediği halde bulamayanlar), potansiyel işgücü (iş aramayan ancak çalışmaya hazır olanlar) ve resmi işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı, Ağustos ayında bir önceki aya göre 0,1 puan artarak %29,7 oldu.
Bu oran, Türkiye'de çalışma çağındaki her üç kişiden birinin ya işsiz olduğunu ya da potansiyeline uygun bir şekilde çalışamadığını gösteren son derece kritik bir veri. Özellikle işsizler ve potansiyel işgücünün birleşik oranının %20,2 olması, "umudunu kaybedenler" olarak adlandırılan büyük bir kitlenin varlığına işaret ediyor. Bu tablo, önümüzdeki dönemde ekonomi yönetiminin sadece manşet işsizlik rakamlarına değil, istihdamın niteliğini ve atıl işgücünü azaltmaya yönelik daha kapsamlı politikalara odaklanması gerektiğini bir kez daha gösterdi.