Bugünlerde Türkiye’de her şeyimiz tamammış gibi İsveç’in NATO üyeliğini tartışıyoruz. Birkaç gün öncesine kadar Kuran yakan, PKK destekçisi diye linç ettiğimiz İsveç bir anda cici çocuk oldu. Litvanya’da yapılan zirve öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AB üyeleğimiz desteklenirse İsveç için NATO kapısını açarız” sözleri bir kez daha “Tarihi zafer”, “Avrupa’ya diz çöktürdük” gibi manşetlerle taçlandı...
Ancak akabinde hem Almanya hem de AB tarafından “Alakasız bir açıklama” tepkisi gecikmedi. Zaten Erdoğan'ın pazarlığı aslında Avrupa'yla değil Amerika ileydi. Bizim saatimizle geç saatlerde Erdoğan’ın İsveç’e yeşil ışık yaktığı dakikalarda Washington'dan ardı ardına açıklamalar yapıldı. Başkan Biden Erdoğan’a methiyeler düzerken, ABD Dışişleri Bakanlığı F-16’ların satışı için Türkiye’ye açıktan destek verdiklerini söyledi. Bize sunulan bu gündem gerçek hayatta ne işimize yarar? diye düşünürken, bana göre hayatın en acı haberlerinden biri Karaman’dan geldi...
Bir inşaat şantiyesinde meydana gelen kazada beton pompası işçilerin üzerine düştü ve 16 yaşındaki bir çocuk hayatını kaybetti, aynı kazada 2 işçi de yaralandı. Çocuk hakları, işçi hakları, insana verdiği değerle dünyada bir numara olan İsveç’e diz çöktürdüğümüz aynı dakikalarda geldi bu haber. Tonlarca ağırlığın altında kalarak hayatını kaybeden Bayram Ali Akdilek’in yurtdışından misafirliğe geldiği ve kazada yaralanan dayısına yardım için orada olduğu söylendi. Tabii ki olayın üzerine gidilmedi. O çocuk o şantiyede çalışıyor muydu? Yoksa gerçekten dayısını ziyarete gittiyse bu nasıl bir iş güvenliği ihmaliydi? Bu sorular sorulmadı. Çünkü biz o sırada dünyanın en iyi iş güvenliği kurallarına sahip ülkelerinden İsveç’e diz çöktürmekle meşguldük. Kazada yaralanan işçilerden birinin ise olay yerinde kulağı koptu. Kaza yerinde inceleme yapan tüm ekipler seferber olsa da kopan kulak bulunamadı. O akşam dünyada en büyük refah payına sahip halklardan biri olan İsveçliler Nato’ya girmek için yapılan zirveyi bile takip etmiyorladı ama bizim bir kulağımız oradaydı bir kulağımız ise enkaz altında… 16 yaşındaki Bayram ise o geceyi morgda geçirdi…Yine o dakikalarda ertesi günki gazetelerin manşetleri atılıyordu: “Bekle bizi Avrupa”...