Anadolu'nun binlerce yıllık kadim bitkisi, Ege'nin "altın damlayan ağacı" sakız, yıllar süren bir unutulmuşluğun ardından yeniden anavatanında kök salıyor. Dünyada sadece Yunanistan'ın Sakız Adası ile Türkiye'de İzmir'in Çeşme yarımadasında yetişebilen, tıp, gıda ve kozmetik sanayisinin gözdesi olan damla sakızı, bir dönem yok olma tehlikesiyle yüzleşmişti. 2010 yılında Çeşme'deki sakız ağacı sayısı 1000'e kadar gerilemiş, bu değerli hazine adeta kaderine terk edilmişti.
Ancak son 15 yılda Tarım ve Orman Bakanlığı, yerel yönetimler ve bilinçli üreticilerin başlattığı seferberlik, bu gidişatı tersine çevirdi. Adeta bir kurtuluş mücadelesiyle yürütülen çalışmalar sonucunda, bölgedeki ağaç sayısı 100 katlık rekor bir artışla 100 bine ulaştı. Bu başarı, sadece ekonomik bir değeri değil, aynı zamanda kültürel bir mirası ve ekolojik bir zenginliği de yeniden kazanmak anlamına geliyor.
Küllerinden doğan bir miras
Sakız ağacının yeniden canlandırılması projesi, tohumdan yetişmemesi gibi zorlu bir özelliğe sahip olması nedeniyle büyük bir emek ve planlama gerektiriyordu. Tarım ve Orman Bakanlığı'na bağlı fidanlıklarda özel yöntemlerle üretilen fidanlar, projenin bel kemiğini oluşturdu. Bu değerli fidanlar, bir yandan orman yangınlarında zarar gören alanları yeniden yeşertmek için kullanılırken, diğer yandan da atıl arazilerini değerlendirmek isteyen üreticilere dağıtıldı. Bu iki kollu strateji, kısa sürede büyük bir başarıya ulaştı.
15 yıl önce parmakla sayılacak kadar azalan ağaç varlığı, bugün Çeşme yarımadasının yamaçlarını yeniden süslemeye başladı. Bu sayede, hem bölgenin ekolojik dengesine katkı sağlandı hem de kuraklığa karşı son derece dirençli olan bu bitkiyle su kaynaklarının korunmasına yönelik önemli bir adım atılmış oldu.
Hasadı sabır, değeri altın
Sakız ağacı yetiştirmek kadar, ondan "altın damlaları" olarak bilinen reçineyi elde etmek de büyük bir sabır ve ustalık gerektiriyor. Hasat süreci, Haziran ayında ağaçların altına kireç serilmesiyle başlıyor. Bu beyaz örtü, ağaç gövdesinden akacak değerli öz suyun toprakla karışmasını engellemek için hazırlanıyor. Ardından üreticiler, özel bıçaklarla ağacın gövdesine dikkatli bir şekilde çizikler atıyor. Bu çiziklerden sızan reçine, damla damla kirecin üzerine akarak kristalize oluyor.
Eylül ayına kadar devam eden bu süreçte, katılaşan sakız taneleri kireçten özenle ayıklanıyor. Üreticiler, tam verime ulaşmış üç ağaçtan yılda ancak 1 kilogram civarında damla sakızı alabildiklerini belirtiyor. Bu meşakkatli süreç, damla sakızının neden bu kadar değerli olduğunu da açıklıyor.
Hedef önce kendine yetmek sonra ihracat
İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Şahin, yürütülen çalışmalarla sakız ağacının yeniden Anadolu'nun önemli bir tarımsal değeri haline geldiğini belirtti. Şahin, "Ülke olarak damla sakızı ihtiyacımızın çok altındayız. İlk hedefimiz kendi ihtiyacımızı karşılamak, daha sonra ise bu değerli ürünü ihraç etmek. Çeşme damla sakızının coğrafi işareti alındı, şimdi Avrupa Birliği'nden de coğrafi işaret almak için çalışmalarımız devam ediyor" dedi.
Ham madde olarak kilogram fiyatının 20 bin lirayı bulduğunu vurgulayan Şahin, sakız üretiminin üreticiye ciddi bir gelir sağladığını ve bu nedenle vatandaşların atıl arazilerini sakız ağacı dikerek değerlendirmeye başladığını söyledi. Şu anda yıllık 200-250 kilogram civarında olan üretimin, yeni dikilen ağaçların verime başlamasıyla kısa sürede 5 ton ve üzerine çıkarılması hedefleniyor.
Üretici ilk hasadın heyecanını yaşıyor
Çeşme'nin Ovacık Mahallesi'nde üretime başlayan yeni nesil üreticilerden Musa Yalçın, bu projenin en somut örneklerinden biri. İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü'nden aldığı eğitimle yola çıkan Yalçın, 6 yıl önce 3 dönümlük atıl arazisine 70 adet sakız ağacı dikti. Yıllar süren sabırlı bir bekleyişin ardından bu yıl ilk hasadını yapmanın heyecanını yaşayan Yalçın, yaklaşık 13 kilogram ürün beklediğini söyledi.
Yalçın, "Sakız ağacıyla hem atıl bir araziyi ağaçlandırarak verimli hale getiriyorsunuz hem de bu ağaç su istemediği için kuraklıkla mücadeleye katkı sağlıyorsunuz. Bu, toprağa ve geleceğe yapılmış en güzel yatırımlardan biri" diyerek projenin çok yönlü faydalarına dikkat çekti. Yalçın gibi onlarca üreticinin hikayesi, Çeşme'nin unutulmaya yüz tutmuş "altın damlayan ağaçlarının" geleceğe daha umutla bakmasını sağlıyor.