İstanbul’da geçtiğimiz günlerde yaşanan deprem, şehirde ve çevre illerde büyük endişe yaratırken, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden (KRDAE) önemli bir açıklama geldi. Rasathane, depremin ardından yaşanan artçı sarsıntıların sayısının 445’e ulaştığını ve sismik hareketliliğin halen sürdüğünü duyurdu.

Depremin ardından Marmara’da hareketlilik arttı

Marmara Denizi’nde, özellikle Silivri açıklarında meydana gelen ve kent genelinde hissedilen depremin ardından, sismik hareketlilik bölgede hız kesmeden devam ediyor. Kandilli Rasathanesi, deprem sonrası yaşanan artçıların büyük bölümünün Orta Marmara ile Kumburgaz segmenti arasında, yaklaşık 15-20 kilometrelik bir alanda yoğunlaştığını belirtti. Uzmanlar, bu bölgedeki hareketliliğin dikkatle izlenmesi gerektiğine vurgu yapıyor.

Sarsıntıların şiddeti ve yapıların durumu

KRDAE’nin açıklamasında, depremin merkez üssünde aletsel şiddetin MMI VIII seviyesine, yerleşim alanlarında ise V seviyesine kadar ulaştığı bildirildi. Ayrıca, deprem ivme kayıtlarının incelenmesiyle, yapıların maruz kaldığı spektral ivmenin, tasarımda esas alınan spektrumun oldukça altında kaldığı tespit edildi. Bu durum, binaların genel olarak beklenenin altında bir sarsıntıya maruz kaldığını gösteriyor.

Artçı depremler ve tsunami tehlikesi

Depremin hemen ardından, Bölgesel Deprem Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi (BDTİM) tarafından bölgedeki sismik aktivitenin 7/24 izlendiği açıklandı. Özellikle 23 Nisan’da yaşanan ana şoku izleyen iki büyük artçı depremin ardından, tsunami riski de gündeme geldi. Kandilli Rasathanesi, depremin ardından altıncı dakikada AFAD ve sisteme üye ülkelerin ilgili merkezlerine tsunami uyarı mesajı gönderildiğini duyurdu. Ancak yapılan gözlemlerle, tsunami tehlikesinin kısa sürede geçtiği teyit edilerek, aynı gün saat 16.53’te uyarının kaldırıldığı bildirildi.

Uzmanlardan vatandaşlara önemli uyarılar

Kandilli Rasathanesi yetkilileri, artçı sarsıntıların önümüzdeki günlerde de bir süre daha devam edeceğinin altını çizdi. Vatandaşların, özellikle riskli olduğu tespit edilen binalara kesinlikle girmemeleri ve yalnızca yetkili kurumların açıklamalarını takip etmeleri gerektiği vurgulandı. Uzmanlar, bu tür dönemlerde yanlış bilgilere itibar edilmemesi ve resmi kaynakların duyurularına kulak verilmesi gerektiğini belirtiyor.

Marmara’da sismik hareketlilik neden önemli?

Marmara Denizi ve çevresi, Türkiye’nin en aktif fay hatlarından biri üzerinde yer alıyor. Özellikle Orta Marmara ve Kumburgaz segmentleri, geçmişte yaşanan büyük depremlerin ardından bilim insanlarının sürekli gözlem altında tuttuğu bölgeler arasında bulunuyor. Son yaşanan deprem ve artçı sarsıntılar, bu segmentlerdeki enerji birikiminin ve hareketliliğin devam ettiğini gösteriyor.

Deprem sonrası alınan önlemler ve izleme çalışmaları

KRDAE ve BDTİM ekipleri, bölgede meydana gelen her türlü sismik hareketi anlık olarak takip ediyor. Özellikle deprem sonrası tsunami riski gibi ikincil afetlerin önceden tespit edilmesi ve hızlıca kamuoyuna duyurulması, olası can ve mal kayıplarının önüne geçilmesi açısından büyük önem taşıyor. Kandilli Rasathanesi, gelişmiş izleme teknolojileri ve uzman kadrosuyla, İstanbul ve Marmara Bölgesi’ndeki deprem riskinin azaltılması için çalışmalarını sürdürüyor.

Toplumun bilinçlendirilmesi ve afet hazırlığı

Uzmanlar, deprem bilincinin toplumun tüm kesimlerine yayılması gerektiğini belirtiyor. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşayan vatandaşların, olası bir deprem anında nasıl davranmaları gerektiği konusunda düzenli olarak bilgilendirilmesi, afetlere karşı hazırlıklı olunmasında kritik bir rol oynuyor. Kandilli Rasathanesi, düzenli olarak yayımladığı bilgilendirme notları ve eğitim programlarıyla, halkın bilinç düzeyinin artırılmasına katkı sağlıyor.

İstanbul’da depreme karşı alınacak önlemler

Yetkililer, İstanbul’da deprem riski taşıyan binaların tespit edilmesi ve güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Özellikle eski ve dayanıksız yapıların acil olarak yenilenmesi, olası bir büyük depremde can kayıplarının önlenmesi açısından hayati öneme sahip. Ayrıca, vatandaşların acil durum çantalarını hazır bulundurması, aileleriyle birlikte bir afet planı oluşturması ve toplu yaşam alanlarında tahliye yollarını önceden öğrenmesi tavsiye ediliyor.

Sismik hareketlilikte son durum

Kandilli Rasathanesi’nin son verilerine göre, Marmara Denizi’nde artçı sarsıntıların sayısı 445’e ulaşmış durumda. Uzmanlar, bu tür artçıların normal olduğunu, ancak yine de her an yeni bir sarsıntıya hazırlıklı olunması gerektiğini belirtiyor. Özellikle Orta Marmara ve Kumburgaz segmentlerinde yaşanan hareketlilik, bölgedeki deprem riskinin devam ettiğinin en önemli göstergesi olarak öne çıkıyor.

Bakan Şimşek: 41 Milyar Dolarlık Finansmanı Sağlayacağız Bakan Şimşek: 41 Milyar Dolarlık Finansmanı Sağlayacağız

Yetkililerden güvenliğe dair çağrılar

KRDAE ve AFAD başta olmak üzere, ilgili tüm kurumlar vatandaşlara güvenlikleri için resmi açıklamaları takip etmeleri ve riskli binalardan uzak durmaları konusunda tekrar tekrar çağrıda bulunuyor. İstanbul’da ve Marmara Bölgesi’nde yaşayan herkesin, deprem anında ve sonrasında atılması gereken adımlar konusunda bilinçli olması gerektiği vurgulanıyor.

Deprem sonrası psikolojik destek ve dayanışma

Depremler, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik etkileriyle de toplumu derinden sarsıyor. Uzmanlar, özellikle çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere, deprem sonrası yaşanan kaygı ve korkularla başa çıkmak için psikolojik destek alınmasının önemine dikkat çekiyor. Belediyeler ve sivil toplum kuruluşları, bu süreçte vatandaşlara destek olmak amacıyla çeşitli danışmanlık ve yardım hatları oluşturmuş durumda.

Gelecekteki riskler ve bilimsel çalışmalar

Marmara Bölgesi’nde yaşanan son gelişmeler, bilim insanlarının deprem riskine karşı yürüttüğü araştırmaların ne kadar hayati olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Kandilli Rasathanesi ve diğer kurumlar, bölgedeki fay hatlarının hareketliliğini yakından izleyerek, olası riskleri önceden tespit etmeye ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam ediyor. Marmara’da yaşanan her sarsıntı, bölgenin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ