Türkiye ekonomisinin en büyük ve en kronik sorunlarından biri olan kayıt dışı ekonomi ve vergi kayıplarıyla mücadelede yeni bir perde açılıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı, yıllardır devletin kasasından milyarlarca liranın buharlaşmasına neden olan sahte belge (naylon fatura) kullanımı ve düzenlenmesine karşı şimdiye kadarki en kapsamlı ve en sert önlemleri devreye sokmaya hazırlanıyor. Bakan Mehmet Şimşek'in öncülüğünde, Vergi Denetim Kurulu (VDK) Başkanlığı tarafından başlatılan yeni çalışma, sadece bir denetim sıkılaştırması değil, aynı zamanda bu alandaki zihniyeti kökten değiştirmeyi hedefleyen bir devrim niteliği taşıyor. 1 Ekim 2025 tarihinden itibaren başlayacak olan yeni dönemde, Maliye, hem teknolojik altyapısını hem de yasal yorumlama gücünü kullanarak, bu suçu işleyenlerin üzerine kararlılıkla gideceğinin sinyallerini veriyor.

Artık mazeret yok: 'Bilmeden kullandım' devri resmen kapandı

Yeni düzenlemenin en can alıcı ve en radikal değişikliği, sahte belge kullanan mükelleflere yönelik yaklaşımda yaşanacak. Bugüne kadar, birçok mükellef, denetimler sırasında sahte belge kullandığı tespit edildiğinde, "bu belgenin sahte olduğunu bilmiyordum", "iyi niyetle aldım" gibi savunmalarla sorumluluktan kurtulmaya çalışıyordu. Maliye, bu "iyi niyet" savunmasını artık kabul etmeyeceğini net bir şekilde ilan etti. 1 Ekim'den itibaren uygulanacak yeni politikayla, mükelleflerin "sahte belgeyi bilmeden kullandığına" yönelik vergisel değerlendirmelere son verilecek. Bunun yerine, belgenin "bilerek" kullanıldığı varsayımı esas alınacak.

Bu ilkesel değişiklik, pratikte çok ağır sonuçlar doğuracak. Artık sahte belge kullanan mükelleflerin büyük bir bölümü hakkında, doğrudan "vergi kaçakçılığı" suçu kapsamında işlem tesis edilecek. Bu da, sadece ödenmeyen verginin değil, aynı zamanda bu verginin üç katı tutarında "vergi ziyaı cezası" uygulanması anlamına geliyor. Bu hamle, "nasılsa bir şekilde yırtarım" anlayışına son vermeyi ve sahte belge kullanmanın caydırıcılığını en üst seviyeye çıkarmayı amaçlıyor.

Önce teminat, olmazsa ihtiyati haciz: Kamu alacağı garantiye alınıyor

Maliye, sadece cezayı artırmakla kalmıyor, aynı zamanda devletin alacağını garanti altına alacak pratik önlemleri de devreye sokuyor. Yeni dönemde, sahte belge kullandığı tespit edilen mükelleflerden, kamu alacağını güvence altına almak için teminat göstermeleri istenecek. Bu, banka teminat mektubu, hazine bonosu veya nakit blokaj gibi çeşitli şekillerde olabilecek. Özellikle, geçmiş vergi kayıtları nedeniyle sahte belge kullanma yönünden riskli bulunan mükellefler, bu tedbirin ilk hedefi olacak.

Eğer mükellef, istenen teminatı gösteremezse, Maliye'nin bir sonraki adımı çok daha sert olacak: ihtiyati haciz. Bu, mükellefin banka hesaplarına, gayrimenkullerine ve diğer mal varlıklarına, kamu alacağı tahsil edilene kadar el konulması anlamına geliyor. Bu uygulama, hem devletin alacağını garantiye alacak hem de sahte belge kullanımını finansal olarak son derece riskli hale getirecek.

Maliye'nin yeni gözü: Yapay zeka sistemi 'KURGAN' riskli mükellefleri avlayacak

Bu büyük mücadelede, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın en büyük kozu ise teknoloji olacak. VDK'nin Risk Analiz Merkezi'nde geliştirilen ve kullanılan Kuruluş Gözetimli Analiz (KURGAN) adlı yapay zeka destekli sistem, sahtecilikle mücadelede başrolü oynayacak. KURGAN sistemi, milyonlarca mal ya da hizmet alım-satım işlemini anlık olarak analiz ederek, işlemlerin gerçek olup olmadığını bir risk skorlamasına bağlı olarak belirleyecek.

Sistem, bir şirketin cirosuyla uyumsuz mal alımları, sürekli olarak aynı firmalardan yüksek meblağlı fatura kesilmesi, fiziki bir deposu veya çalışanı olmadan büyük ticaret hacimleri yaratılması gibi anormallikleri anında tespit edecek. KURGAN'ın "yüksek riskli" olarak işaretlediği mükellefler, doğrudan denetim ekiplerinin radarına girecek. Vergi müfettişleri, bu mükelleflerin kapısını çalarak, somut kanıtlar isteyecek. Mükelleflerden, faturalara konu olan malları depolarında göstermeleri, eğer bu malları satmışlarsa kime sattıklarına dair belgeleri ibraz etmeleri veya üretimde kullanmışlarsa bu durumu muhasebe kayıtları ve üretim raporlarıyla kanıtlamaları talep edilecek. Bu yeni denetim anlayışı, kapanmış veya tabela şirketler yerine, aktif olarak faaliyette bulunan firmalara odaklanarak, vergi kaybının kaynağında kurutulmasını hedefliyor.

Sadece kullanan değil, düzenleyen de hedefte: 'Para aklama' soruşturmaları geliyor

Yeni dönemde, mücadelenin odağı sadece sahte belge kullananlarla sınırlı kalmayacak. Maliye, bu suçun kaynağı olan, yani sahte belge düzenleyen ve bunu bir sektör haline getiren organize suç şebekelerinin de üzerine kararlılıkla gidecek. Bugüne kadar, bu kişilere yönelik inceleme ve raporlama süreçlerinin aylar, hatta yıllar sürmesi, bu şebekelerin yeni mükellefler bularak faaliyetlerine devam etmesine olanak tanıyordu.

Artık, yapay zeka ve makine öğrenmesi algoritmaları sayesinde, sahte belge düzenlediği tespit edilen mükelleflere yönelik inceleme süreçleri çok kısa sürede tamamlanacak. Bu, bu kişilerin ve şirketlerin hızla tespit edilip, haklarında ağır cezai işlemlerin yapılmasını sağlayacak. Sürecin hızlanması, bir zincir halinde birbirine sahte belge sağlayan kişi ve şirket ağlarının çökertilmesine ve bu yolla elde edilen haksız finansal avantajın önlenmesine olanak tanıyacak. Daha da önemlisi, bu suçun artık sadece bir vergi suçu olarak değil, aynı zamanda bir "para aklama" suçu boyutuyla da ele alınacağı belirtiliyor. Bu, faillerin çok daha ağır hapis cezaları ve mal varlıklarına el konulması gibi yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceği anlamına geliyor.

Tarlada maliyet yangını sönmüyor: Çiftçinin girdi fiyatları bir yılda yüzde 34 arttı, gıda enflasyonu kapıda
Tarlada maliyet yangını sönmüyor: Çiftçinin girdi fiyatları bir yılda yüzde 34 arttı, gıda enflasyonu kapıda
İçeriği Görüntüle

1 ekim milat olacak: Bakan Şimşek'ten 'kayıtlarınızı düzeltin' çağrısı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konunun önemine dikkat çekerek, yeni dönemin başlangıç tarihini ve felsefesini net bir şekilde açıkladı. Bakan Şimşek, "Sahte belgeyle mücadeleye yönelik tedbirleri artırırken risk analizine dayalı yeni uygulamaları devreye alıyoruz. Mükelleflerimizin sürece uyum sağlayabilmesi adına bu tedbirleri 1 Ekim itibarıyla uygulayacağız. Bu tarihten sonra gerçekleştirilecek fiillerde sistem devrede olacak" ifadelerini kullandı.

Bakanlığın bu tarihi "milat" olarak belirlemesi, aynı zamanda iyi niyetli mükelleflere bir "son şans" tanıdığı anlamına da geliyor. Başkanlık, geçmiş dönemlerde sahte belge kullandığından şüphelenilen durumları, bir yazıyla mükellefe bildirerek, onlara pişmanlık hükümlerinden yararlanma ve kayıtlarını düzeltme imkanı tanıyacak. Bu "pişmanlık çağrısı", dürüst mükellefleri korumayı ve sistemin adaletini sağlamayı hedeflerken, 1 Ekim'den sonra bu suçu işlemeye devam edenler için ise hiçbir mazeretin kabul edilmeyeceğinin altını çiziyor. Bu yeni ve kararlı duruş, Türkiye'nin vergi adaletini sağlama ve kamu gelirlerini koruma yolunda attığı en önemli adımlardan biri olarak tarihe geçmeye aday.

Kaynak: HABER MERKEZİ