İNCİ ONGUN- İzmir'in merkezi semtlerinden Basmane, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle yıllardır önemli bir mirasa ev sahipliği yapıyor. Ancak, Etiler ve Faikpaşa mahalleleri gibi tarihi sit alanı statüsüne sahip bölgelerde, Anıtlar Kurulu ve KUDEB'in (Koruma Uygulama ve Denetim Büroları) katı koruma politikaları, koordinasyon eksikliği ve proje maliyetlerinin fazlalığı nedeniyle ciddi bir yıkım süreci yaşanıyor. Kurumlar, tarihi eser niteliği taşımayan yapılarda yenileme ve dönüşüm projelerine izin vermezken, mevcut yapıların iyileştirilmesine de engel oluyor.
Dokunulamayan eski yapılar giderek daha fazla harabe hâline gelirken, mahalle sakinlerinin can güvenliği de tehlikede. Yıllardır tarihi sit alanı statüsünün getirdiği zorluklarla mücadele eden Etiler Mahallesi Muhtarı Talip Çoban ve Faikpaşa Mahallesi Muhtarı Yusuf Bedir, gazetemize yaptıkları açıklamalarda, bölgenin imar ve altyapı sorunları, kaçak iş yerlerinin artışı, eski evlerin depo ve atölye olarak kullanılmasından kaynaklanan yangın riski ve Anıtlar Kurulu’nun engelleyici tutumları gibi birçok önemli soruna dikkat çektiler.
Anıtlar Kurulu, Mahalleyi Terk Etmeye Zorluyor
Mahalledeki en büyük sorunun Anıtlar Kurulu’nun getirdiği kısıtlamalar ve imar eksikliği olduğuna dikkat çeken Etiler Mahalle Muhtarı Talip Çoban, "47 yıldır bu mahallede yaşıyorum ve maalesef mahallemizin durumu her geçen gün daha kötüye gidiyor. Mahallemizin sit alanı statüsünde olması nedeniyle, tarihi eser niteliği taşıyan ya da taşımayan yapılarda bizler herhangi bir iyileştirme çalışması yapamıyoruz. Anıtlar Kurulu, bu tür çalışmalara izin vermediği gibi, kendileri de herhangi bir restorasyon veya yenileme çalışması gerçekleştirmiyor. Eski evler, denetimsizlik nedeniyle depo veya atölye olarak kullanılıyor, bu da yangın ve yıkım riskini artırıyor. Binalar fare yuvasına dönmüş durumda, yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya. Bizim yetkililerden isteğimiz, bu binaların prosedüre uygun bir şekilde yıkılıp yeniden yapılması, ama her başvurumuzda Anıtlar Kurulu’ndan gelen ret kararları ile karşılaşıyoruz" dedi. Faikpaşa Mahallesi Muhtarı Yusuf Bedir ise "Burada hiçbir düzenleme yapılamıyor çünkü Anıtlar Kurulu, tarihi eser olmayan binalara da aynı katı kuralları uyguluyor. Tarihi dokunun korunması gerektiği söyleniyor, ancak bu süreçte halkın yaşamı görmezden geliniyor. Kaçak ve ruhsatsız iş yerleri her geçen gün artarken, korunacak bir tarih de kalmadı" ifadelerini kullandı.
Bu yangını itfaiye söndüremez
Bolu’da yaşanan facia hâlâ hafızalarda tazeyken, İzmir’in tarihi Basmane semtindeki benzer bir yangın riski de giderek büyüyor. Etiler ve Faikpaşa mahallesinde yaşayan sakinlerinin hala kömürle ısındığını vurgulayan Çoban, "İnsanlar tarihi yapılarda sobayla ısınmaya çalışıyor ve bu durum büyük bir yangın riski yaratıyor. Yangın çıkarsa, hem buradaki insanlar hem de mahallemiz tamamen yanar çünkü itfaiye müdahalesi için gerekli altyapı yok. İtfaiye muslukları çalışmıyor, su bağlantıları iptal edilmiş ve sokaklarımız o kadar dar ki itfaiye araçlarının mahalleye girmesi mümkün değil. Bu şartlar altında bir yangın çıksa, facia kaçınılmaz olur" dedi. Yetkililerin acilen harekete geçmesi gerektiğini vurgulayan mahalle sakinleri, hem tarihi yapıları korumak hem de bölgeyi güvenli hale getirmek için kapsamlı bir restorasyon ve iyileştirme çalışmasının başlatılmasını talep ediyor.
Hastalar sandalyeyle taşınıyor
Mahalledeki sağlık hizmetlerinin yetersizliğine dikkat çeken Çoban, “Mahallemizde bir hasta olduğunda ambulans, dar sokaklara giremediği için hastalar sandalyeyle yüzlerce metre taşınıyor. Bu, gerçekten büyük bir sorun" dedi. Çoban, bu konuda sağlık müdürleriyle görüşmeler yaptıklarını belirterek, “Mahallemizin dar sokaklarına uygun küçük ambulanslar önerdik, ancak hala bir adım atılmadı. Mahallemizde acilen bir sağlık ocağına ve daha iyi sağlık hizmetlerine ihtiyacımız var" dedi.
Her çukurda yeni bir tehlike
Etiler ve Faikpaşa Mahallesi’nin altyapı sorunları da büyük bir gündem maddesi. Çoban, 'Yollarımız delik deşik, vatandaş su dolu çukurlarda hastanelik oldu. Her gün tehlike altındayız, çünkü altyapı çalışmaları plansız yapılıyor. Bir kurum kazıp kapatıyor, diğeri tekrar kazıyor. Sokaklar inşaat alanına döndü' Ayrıca, kanalizasyon borularının sürekli patladığını ve evlere taştığını, sokakların darlığı nedeniyle ekiplerin müdahale edemediğini ifade etti.
Sosyal Tesislere İhtiyacımız Var
Etiler Mahalle Muhtarı Talip Çoban, mahalledeki sosyal alan eksikliklerine dikkat çekerek, “Mahallemizde ne bir sağlık ocağı, ne çocuk parkı ne de bir pazar yeri var. Tek bir düğün salonumuz vardı, o da arkeolojik çalışmalar nedeniyle yıkıldı ve yerine hiçbir şey yapılmadı. Şu an arkeolojik alan otlarla kaplanmış ve kaderine terkedilmiş durumda. Mahalle sakinleri, düğün ve diğer etkinliklerini yapmak için başka ilçelere gitmek zorunda kalıyorlar" dedi. Çoban, mahalledeki geniş bir alanın Büyükşehir Belediyesi tarafından otopark olarak kullanıldığını belirterek, “Biz yetkililere bu alanın mahallemizin ihtiyaçlarına göre yeniden değerlendirilmesini önerdik. Alt katının otopark olarak kalması, üst katlarında ise mahallemizin ihtiyacı olan pazar yeri, düğün salonu, sağlık ocağı gibi tesislerin yapılması gerektiğini söyledik. Ancak bu konuda da herhangi bir adım atılmadı" dedi. Ayrıca, mahallede çocukların oyun oynayabileceği güvenli bir alan olmadığını ifade eden Çoban, “Var olan park ise kullanılmaz durumda, oyuncaklar kırık dökük. Yetkililerden sürekli ricada bulunmaktan yorulduk. Mahallemizdeki sosyal ihtiyaçların karşılanması için bir an önce harekete geçilmesi gerekiyor" diyerek çağrıda bulundu.
Restorasyon Maliyetleri Engel Oluyor
Etiler ve Faikpaşa mahallelerindeki bir diğer sorun ise restorasyon maliyetlerinin yüksekliği. Muhtar Yusuf Bedir, "Tarihi binalar için hazırlanan projeler çok pahalı. İnsanlar bu maliyetleri karşılayamıyor ve evler kullanılmaz hale geliyor. Koruma kurulları projelerin hazırlanmasını şart koşuyor ama bunu finanse edecek bir destek sunulmuyor. Böyle olunca insanlar binaları terk etmek zorunda kalıyor ve bu durum mahalledeki çöküşü hızlandırıyor" dedi.
Uyum Süreci Zor, Ama Başarıldı
Faikpaşa Mahallesi Muhtarı Yusuf Bedirli, mahalledeki Suriyeli göçmenlerin entegrasyon sürecine değinerek, "Başlangıçta temizlik alışkanlıkları ve mahalle düzenine uyum sağlamak zordu, ancak zamanla birbirimize alıştık ve birlikte yaşamayı öğrendik" dedi. Bedirli, göçmenlerin mahalleye entegrasyonunun ardından, özellikle tekstil, ayakkabı ve inşaat sektörlerinde etkilerinin gözle görülür hale geldiğini belirterek, "Göçmenler mahallemizden ayrılırsa bu sektörlerde büyük bir çöküş yaşanabilir" ifadelerini kullandı.
Tarihi eserler harabe oluyor
İzmir’in tarihi “altın üçgen” bölgesinde yer alan Altınpark, yıllardır kaderine terk edilmiş durumda. 2006 yılında Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntıların keşfiyle büyük bir tarihi değer kazanan bu kazı alanı, şimdi otlarla kaplanmış halde. Faik Paşa Mahallesi Muhtarı Yusuf Bedir, “Otlar büyüyor, biz kesiyoruz ama sahip çıkan yok. Turist kafileleri buradan geçiyor ve bu üzücü manzarayı görüyorlar. İzmir’e yakışmıyor” diyerek duruma dikkat çekti.
Birlikte hareket edilmeli
Tarihi dokunun korunması yalnızca Anıtlar Kurulu ve yerel yönetimlerin değil, tüm toplumun ortak görevi. Mahallelerdeki sorunların çözülmesi adına, Anıtlar Kurulu’nun tarihi eser olmayan binalara daha esnek bir yaklaşım sergilemesi, mahallelerin yenilenmesi ve sakinlerinin daha yaşanabilir koşullara kavuşması açısından önemli. Bu noktada, KÜDEB’in kaçak yapılarla mücadele etmesi, restorasyon projelerini titizlikle denetlemesi ve yasal düzenlemeleri etkin bir şekilde uygulaması sürecin başarısı için hayati öneme sahip.
Mahalle sakini Ayşe Çoban:
“42 yıldır bu bölgede yaşıyorum. İki yetim çocuğumu büyütmeye çalışıyorum, eşim yok. İzmir’in merkezi Basmane’de yaşıyoruz ama iki adım ilerisi Alsancak. Gidin, bir de oradaki yaşamlara bakın. Neden Basmane bu kadar sahipsiz bırakıldı? Restore edilecek denilen binalar çürümeye terk edildi. Altlarına çit kurmuşlar, ‘Çok sağlam değil, etrafından geçmeyin’ diyorlar. O zaman bu binaları yıkın! Binaların içine evsizler ve madde bağımlıları girip yangın çıkarıyor. Sürekli şikayet ediyoruz, hepsi kayıtlı ama hiçbir şey yapılmıyor. Artık can güvenliğimiz kalmadı. Bu şartlar altında burada nasıl çocuk büyütebilirim?”
Mahalle sakini Yıldıray Ayhan
Bir zamanlar Türk sanat müziğinin efsanevi sesi Gönül Yazar’a ait olan ve bakımsızlık nedeniyle harabeye dönen evin hemen yanında, Yıldıray Bey engelli bir yakınıyla zor şartlar altında yaşam mücadelesi veriyor. Çatısı çökmüş, muşamba ve tahtalarla ayakta tutulmaya çalışılan bu evde, aile komşuların yardımlarıyla hayatta kalmaya çalışıyor. Ancak, Anıtlar Kurulu tarafından kendilerine “Evi ya onarın ya da iki hafta içinde boşaltın” uyarısı yapılmış. Gidecek bir yerleri olmayan aile, çaresizlik içinde yardım eli bekliyor.
Kafeste Saklı Tarih
Basmane'nin dar sokaklarında yürürken, her köşe başında geçmişin izlerine rastlamak mümkün. Kim bilir bu tarihi yapılarda ne hikayeler saklı. Ancak bugün, bu tarihi bölge demir kafeslerle çevrili. "Korumaya alındığı" söylenen bu yapılar, aslında sadece gözlerden uzak tutuluyor. Gerçek koruma, onları bir kafeste hapsederek değil; yaşatarak, onararak ve restore ederek mümkün olabilir.
Anıtlar Kurulu, Sit Alanı ve KÜDEB nedir?
Anıtlar Kurulu, tarihi ve doğal varlıkların korunması, tescillenmesi ve onarılması konusunda kararlar alan resmi bir kurumdur. KUDEB (Koruma Uygulama ve Denetim Büroları) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu çerçevesinde, yerel yönetimler bünyesinde kurulan, tarihi yapıların korunması, restorasyon projelerinin denetimi ve uygulaması ile kaçak yapılarla mücadele gibi görevleri yerine getiren birimdir. Sit Alanı ise, tarihsel, kültürel, arkeolojik veya doğal özellikleri nedeniyle koruma altına alınmış bölgelerdir.