Geçen Cuma Çiğli Belediyesinin çalışkan başkanı Utku Gümrükçü çok güzel ve aynı zamanda önemli bir etkinliğe imza attı.Edebiyat Otobüsü, yazarlarında katılımı ile Çiğli Tören Alanında okurların ayağına kitap götürdü. Çocuklara, çocuk kitapları dağıttı.
Şimdi sormak lazım?.Ne kadar okuyoruz? Yılda kişi başına kitap okuma sayısı kaç? Dünya ölçeğinde nerelerdeyiz? Okullarda gençlerimize ne kadar kitap okuma alışkanlığı veriliyor, kitap okumanın faydaları anlatılıyor mu ? Yerel yönetimlere düşen görevler neler? Kütüphaneler yeterli mi? Bu sorular çoğaltılabilir.
Kitap okuma oranında dünyada 86’cı sıradayız.Her gün televizyon izlemeye 6, internete 3 saat zaman ayırıyoruz. Buna karşın kitap okumaya ayırdığımız süre bir kaç dakikayı sadece.
Japonya'da 1 kişi yılda ortalama 25 kitap okurken, bizde ise 6 kişi 1 kitap okuyor.Türkiye'de kişi başına 8.4 kitap düşüyor.Kitap okumak Türk insanının ihtiyaç listesinde 235'inci sırada.İnsanlara neden okumadığı sorulduğunda,vakitsizlik deniyor.
Kitap ruhun ilacıdır.Zor günlerde yol göstericidir.Hepimizin bildiği gibi ülke olarak zor günlerden geçiyoruz.Salgın hastalık, deprem ve ekonomik zorluklar.Bu zorlukları aşmak için beynimizin ve ruhumuzun güçlü olması gerekiyor.Bu ikisini güçlendiren en önemli şeyde okumaktır.
Gördüğüm kadarıyla yerel yönetimlerin içinde Çiğli Belediyesi, edebiyata, kitaba ve okuyama dair önemli işlerin altına imza atıyor.Fakir Baykurt Roman Ödülü, İzmir’de edebiyat alanında yapılmış en değerli ve örnek bir çalışmaydı.Belediye, salgın günlerinde çocuklara kitap dağıtıyor. Sesli kitap okumaları yapıyor.Çocuklara hayvan sevgisini anlatan kitap bile yayınlamış.Seslendirdiği kitapları çocuklara ve huzurevlerindeki insanlarımıza dağıtıyor.
Çiğli Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nail Çetin birlikte okuyup, birlikte yorumlamak ve düşünce dünyamızı birlikte büyütmek için “Aristonikos Okuma Topluluğu”nu oluşturduklarını belirtti,Ne güzel.
Kültürden anlayan, kitap okuyan, edebiyatı bilen kişilerin kültür işinin başında olması böylesi sonuçlar ortaya çıkarıyor.Sosyal belediyeciliğin en önemli farkı bu olmalı. Kentte yarattığı kültür iklimi kendisini göstermeli.Yoksa diğer klasik belediye hizmetlerini her yerel yönetim yapıyor.
Yarınlarımızın güzel olabilmesi için okuyan insanlarımızın çoğalması lazım.Kitapların içindeki harflerin dansı ve yarattığı anlamlar beyinlerimize sürekli jimnastik yaptırmalı.
Çiğli Belediyesi’nin bu anlamdaki çalışmaları, dilerim diğer yerel yönetimlere örnek olur.
Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.