Dünya ekonomisi, özellikle ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin uyguladığı korumacı politikalar ve agresif tarife tehditleri nedeniyle, son yılların en belirsiz ve en çalkantılı dönemlerinden birini yaşıyor. Trump'ın, Japonya ve Güney Kore gibi Asyalı devlere gönderdiği "tarife mektupları" ile 1 Ağustos'tan itibaren tüm ürünlere yüzde 25'lik ek gümrük vergisi getirme tehdidi, küresel tedarik zincirlerini ve otomotiv pazarını derinden sarsma potansiyeli taşıyor. Dünyanın önde gelen üreticileri, bu yeni ticaret savaşları karşısında nasıl bir strateji izleyeceklerini kara kara düşünürken, Türkiye otomotiv endüstrisi, bu fırtınalı denizde rotasından şaşmadan yoluna devam ettiğini ve hatta hızını artırdığını kanıtladı.
Pandemi sonrası dönemde başlayan istikrarlı yükselişini 2025'in ilk yarısında da sürdüren Türk otomotiv sektörü, tüm bu küresel belirsizliklere ve jeopolitik risklere rağmen, adeta bir "meydan okuma" niteliğinde bir performans sergiledi. Bu başarı, sektörün sadece üretim kalitesini değil, aynı zamanda pazar çeşitliliğini, esnekliğini ve uluslararası pazarlardaki rekabet gücünü de ne kadar artırdığını gösteren somut bir kanıt oldu.
Rakamlarla tarihi rekor: 20 milyar dolarlık dev ihracat
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) verileri, başarının boyutunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Türk otomotiv sektörü, bu yılın Ocak-Haziran döneminde, tam 19 milyar 986 milyon 716 bin dolar ile tüm zamanların en yüksek ilk 6 aylık ihracat rakamına ulaştı. Bu, geçen yılın aynı dönemine göre ihracatın değer bazında yüzde 13'lük önemli bir artış yakaladığı anlamına geliyor.
Bu devasa rakam, sadece sektörün kendi rekoru olmakla kalmıyor, aynı zamanda ülke ekonomisine de can suyu oluyor. 2025'in ilk yarısında, Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 15,2'si, tek başına otomotiv sektörü tarafından gerçekleştirildi. Bu oran, otomotiv endüstrisinin, tekstilden tarıma, makineden kimyaya kadar diğer tüm sektörleri geride bırakarak, Türkiye'nin ihracat lokomotifi olma unvanını perçinlediğini gösteriyor. Türkiye'nin toplam ihracatının aynı dönemde yüzde 4,1 arttığı göz önüne alındığında, otomotiv sektörünün sergilediği yüzde 13'lük büyüme performansının, ülke ortalamasının üç katından daha fazla olması, bu başarının ne kadar değerli olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Avrupa pazarı Türk otomotivine doyamadı: Zirvede yine Almanya var
Türk otomotiv sektörünün bu tarihi başarısının arkasındaki en büyük güç, her zaman olduğu gibi, en büyük ve en istikrarlı pazarımız olan Avrupa Birliği ülkeleri oldu. Özellikle Avrupa'nın sanayi devi Almanya, Türk otomotiv ürünlerinin en büyük alıcısı olmaya devam etti. Yılın ilk altı aylık döneminde, otomotiv sektöründe en fazla ihracat, 3,2 milyar dolar gibi rekor bir rakamla Almanya'ya yapıldı.
Avrupa'nın diğer devleri de Türk otomotivine olan taleplerini artırarak listeyi takip etti:
-
Fransa: 2,3 milyar dolarlık ihracatla ikinci sırada yer aldı.
-
Birleşik Krallık: 2,1 milyar dolarlık alımla üçüncü sırada kendine yer buldu.
-
İspanya: 1,7 milyar dolarla dördüncü en büyük pazar oldu.
-
İtalya: 1,6 milyar dolarla ilk beşi tamamladı.
Bu beş büyük pazar, tek başlarına toplam otomotiv ihracatının yarısından fazlasını oluşturarak, sektörün Avrupa'ya olan bağımlılığını ve bu pazardaki gücünü bir kez daha gösterdi.
İhracat artışında da liderliği, 765 milyon dolarlık ek satışla yine Almanya göğüsledi. Ancak asıl sürprizi, ihracat artış hızında İspanya ve Doğu Avrupa ülkeleri yaptı. İspanya'ya yapılan ihracat 481,4 milyon dolar artarken, onu 425,8 milyon dolarla Slovenya, 226,5 milyon dolarla Romanya ve 215,9 milyon dolarla Belçika izledi. Bu, Türk otomotiv sektörünün sadece geleneksel pazarlarda değil, aynı zamanda yeni ve gelişen Avrupa pazarlarında da pazar payını hızla artırdığını gösteren önemli bir veri olarak öne çıkıyor.
Üretimin kalbi Marmara'da atıyor: İhracat şampiyonu Kocaeli
Bu devasa ihracat başarısının arkasında, Türkiye'nin sanayi ve üretim üsleri olan şehirlerin alın teri ve emeği yatıyor. İl bazında ihracat rakamları incelendiğinde, otomotiv üretiminin kalbinin, özellikle Marmara Bölgesi'nde attığı net bir şekilde görülüyor.
2025'in ilk yarısında, sektörde en fazla ihracat, 6,3 milyar dolar gibi ezici bir üstünlükle, dev fabrikalara ev sahipliği yapan Kocaeli'den gerçekleştirildi. Otomotivin başkenti olarak bilinen Bursa, 4,3 milyar dolarlık ihracatla ikinci sırada yer alırken, onu 4,2 milyar dolarla megakent İstanbul takip etti. Bir diğer önemli üretim merkezi olan Sakarya 2,2 milyar dolarlık ihracata imza atarken, başkent Ankara da 769,2 milyon dolarlık ihracatla listeye beşinci sıradan girdi. Bu beş şehir, tek başlarına toplam otomotiv ihracatının yüzde 88'inden fazlasını gerçekleştirerek, Türkiye'nin üretim ve ihracat haritasındaki ağırlıklarını ortaya koydu.
Pandemiden bu yana durmayan yükseliş
2025'in ilk yarısında kırılan bu tarihi rekor, aslında tesadüfi bir başarı değil. Bu, küresel salgının en ağır hissedildiği 2020 yılından bu yana devam eden istikrarlı ve kararlı bir yükseliş trendinin bir sonucu. Rakamlar, sektörün son beş yılda kat ettiği mesafeyi çarpıcı bir şekilde özetliyor.
Sektörün ilk 6 aylık ihracatı:
-
2020'de, pandeminin en sert darbeyi vurduğu dönemde 10,8 milyar dolara kadar gerilemişti.
-
2021'de, toparlanmayla birlikte 14,4 milyar dolara yükseldi.
-
2022'de, 15,3 milyar doları aştı.
-
2023'te, 17,3 milyar dolara ulaştı.
-
2024'te, 17,7 milyar dolarla rekorunu tazeledi.
-
Ve 2025'te, 19,98 milyar dolara ulaşarak, tüm zamanların zirvesine çıktı.