Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ağustos ayına ilişkin üretici ve market fiyatlarını mercek altına alan kapsamlı raporunu kamuoyuyla paylaştı. Rapor, tüketicinin alım gücünü zorlayan ve mutfaktaki yangını körükleyen acı gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Ağustos ayı boyunca market raflarında takip edilen 37 temel gıda ürününden tam 30'unun fiyat etiketinde artış yaşandı. Sadece 6 üründe sınırlı bir düşüş gözlemlenirken, bir ürünün fiyatı ise değişmedi. Bu tablo, yaz aylarının ortasında dahi gıda enflasyonundaki baskının devam ettiğini ve vatandaşın sofrasına koyduğu hemen her ürün için bir önceki aya göre daha fazla ödemek zorunda kaldığını gösterdi. Rapora göre, Ağustos ayının tartışmasız zam şampiyonu, hem üretici hem de market fiyatlarında zirveye oturan yeşil fasulye oldu. Market raflarında yeşil fasulyenin fiyatı bir ayda yüzde 56 oranında fırlayarak, tüketicinin cebini en çok yakan ürün olarak kayıtlara geçti. Bu durum, mevsimsellik etkilerine ve arz-talep dengesindeki değişimlere rağmen, temel gıda ürünlerindeki fiyat istikrarsızlığının ne denli kronik bir sorun haline geldiğini bir kez daha kanıtladı.
Tarladan markete 4 katlık fiyat uçurumu
Şemsi Bayraktar'ın açıkladığı raporun en can alıcı noktalarından birini, üreticinin eline geçen fiyat ile tüketicinin markette ödediği fiyat arasındaki devasa uçurum oluşturdu. Üretici ve market arasındaki fiyat farkı, bazı ürünlerde adeta bir "soygun" düzenini işaret edercesine 4 katı aştı. Ağustos ayında bu makasın en fazla açıldığı ürün, yüzde 335,3'lük farkla havuç oldu. Tarlada üreticinin 11 liraya sattığı havuç, market rafına gelene kadar fiyatı katlanarak tüketicinin karşısına 47 lira 88 kuruşluk bir etiketle çıktı. Bu, basit bir hesapla, 1 kilogram havuç için üreticinin cebine giren paranın tam 4,4 katının tüketiciden alındığını gösteriyor. Fiyat farkı zulmünde havucu, yüzde 299,9 ile kabak, yüzde 293,7 ile limon ve yüzde 270,5 ile patlıcan takip etti. Üreticinin 8 lira 38 kuruşa elden çıkardığı kabak markette 33 lira 49 kuruşa, dalında 38 lira 75 kuruş olan limon 152 lira 57 kuruşa, 10 lira 88 kuruşluk patlıcan ise 40 lira 30 kuruşa satıldı. Bu rakamlar, tarladan sofraya uzanan tedarik zincirindeki aracıların, nakliyecilerin ve marketlerin kâr marjlarının, ürünün asıl sahibi olan çiftçinin kazancını katbekat aştığını ve enflasyonun faturasının hem üreticiye hem de tüketiciye kesildiğini acı bir şekilde ortaya koydu.
Market rafında fiyatlar alev aldı
Ağustos ayında market alışverişi yapan vatandaşlar, birçok temel üründe fahiş fiyat artışlarıyla karşılaştı. Ayın zam şampiyonu olan yeşil fasulyedeki yüzde 56'lık artışı, yüzde 55,4 ile kabak, yüzde 39,7 ile salatalık ve yüzde 35,8 ile patlıcan gibi diğer yaz sebzeleri izledi. Bu artışların temel nedeni olarak, yaz sezonunun sonuna gelinmesi ve tarladaki ürün arzının azalması gösterildi. Ancak dikkat çeken bir diğer artış kalemi ise yüzde 19,2 ile yumurta oldu. Bu durum, fiyat artışlarının sadece mevsimsel ürünlerle sınırlı kalmadığını, temel protein kaynaklarında da yukarı yönlü bir baskı olduğunu gösterdi. Raflarda fiyatı düşen ürün sayısı ise oldukça sınırlı kaldı. Fiyatı en fazla gerileyen ürün, yüzde 9'luk düşüşle kuru soğan oldu. Soğanı, yüzde 6,6 ile domates ve yüzde 2,7 ile patates izledi. Ancak bu düşüşlerin, geçtiğimiz dönemlerde bu ürünlerde yaşanan rekor fiyat artışlarının yanında oldukça cılız kalması ve tüketicinin bütçesine anlamlı bir rahatlama getirmediği gözlendi.
Üreticinin yüzü yine gülmedi: Limon ve patates hüsranı
Tüketici markette yüksek fiyatlarla boğuşurken, madalyonun diğer yüzünde ise maliyetler altında ezilen ve ürününü değerine satamayan üreticinin dramı vardı. Ağustos ayında üretici fiyatları incelendiğinde, 29 üründen 19'unda fiyat artışı yaşanırken, 6 üründe ise fiyat düşüşü görüldü. Üreticide fiyatı en sert düşen ürün, yüzde 44,6'lık oranla limon oldu. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, bu düşüşün nedenini Çukurova Bölgesi'nde erkenci çeşit olan Mayer limon üretiminin fazla olmasına ve piyasada oluşan arz fazlasına bağladı. Geçen yıl da yeterli geliri elde edemeyen limon üreticisi, bu yıl da hüsrana uğradı. Benzer bir durum patates için de geçerliydi. Bu yıl rekoltenin yüksek olması ve yazlık patatesin depolama imkanının kısıtlı olması nedeniyle, üretici fiyatları 4,5 lira seviyelerine kadar geriledi. Ancak aynı patatesin markette ortalama 14,6 liraya satılması, aradaki makasın ne denli büyük olduğunu bir kez daha gösterdi. Bayraktar, artan girdi ve işçilik maliyetleri karşısında bu fiyatların üreticiyi iflasın eşiğine getirdiğini vurguladı. Kuru soğanda da üretim fazlalığı nedeniyle fiyatlar maliyetin altına indi.
Maliyet yangını sürüyor: Gübre ve mazot durmuyor
Gıda fiyatlarındaki artışın ve üreticinin içinde bulunduğu çıkmazın temelinde ise durdurulamayan girdi maliyetleri yatıyor. Tarımsal üretimin iki ana kalemi olan gübre ve mazottaki artışlar, çiftçinin belini bükmeye devam ediyor. TZOB raporuna göre, tarımsal girdilerde yıllık bazda en fahiş artış, yüzde 85,3 ile üre gübresinde yaşandı. Sadece bir yılda neredeyse ikiye katlanan gübre fiyatı, üreticinin en büyük maliyet kalemi oldu. Yıllık bazda DAP gübresi yüzde 56,9, 20.20.0 gübresi yüzde 51,7 ve amonyum sülfat gübresi ise yüzde 33,8 oranında arttı. Çiftçinin traktörüne koyduğu mazotun fiyatı ise son bir yılda yüzde 21,8 yükseldi. Sadece tarımda değil, hayvancılıkta da durum farksızdı. Besi yemi fiyatı son bir yılda yüzde 34,5, süt yemi fiyatı ise yüzde 31,8 oranında arttı. Bu rakamlar, tarladaki üretimin daha başlamadan nasıl büyük bir maliyet yüküyle karşı karşıya kaldığını ve bu yükün, zincirin sonunda kaçınılmaz olarak tüketicinin sofrasına ek bir zam olarak yansıdığını net bir şekilde ortaya koyuyor.