Prof. Dr. Hakan Kara, Türkiye'nin yüksek enflasyon oranlarıyla mücadelesinde yalnızca para politikalarının yeterli olmayacağını belirtti. Kara, Merkez Bankası'nın enflasyonu düşürmek için çaba sarf ettiğini, ancak son yıllarda uygulanan kamu politikalarının beklentileri olumsuz etkilediğini söyledi. Kara, maliye politikalarının da para politikasıyla uyumlu şekilde yürütülmesi gerektiğine dikkat çekti.
Enflasyonu düşürmek için beklenti yönetimi kritik
Kara, enflasyonu tek haneye indirmek için beklenti yönetiminin en önemli unsurlardan biri olduğunu vurguladı. TÜİK’in enflasyon verilerine yönelik oluşan güven kaybının, enflasyon hedeflerini zora soktuğunu belirtti. Kara, TÜİK’in şeffaflaşma yönünde adımlar atmasının ve Merkez Bankası Başkanı'na görev güvencesi sağlanmasının beklentileri olumlu etkileyebileceğini söyledi. Bu tedbirler olmadan yalnızca faiz artırarak enflasyonla mücadelenin yüksek toplumsal maliyetler yaratabileceğini ifade etti.
Sanayi üretimindeki yavaşlama faiz indirimi beklentisi yaratmamalı
Türkiye’de sanayi üretiminde yaşanan düşüşü değerlendiren Kara, bunun tek sebebinin yüksek faiz oranları olmadığını belirtti. Küresel ekonomik durgunluk, düşük dış talep ve firmaların stoklarını azaltma isteği gibi faktörlerin üretim üzerinde etkili olduğunu ifade eden Kara, Merkez Bankası’nın sanayi üretimindeki yavaşlama sebebiyle faiz indirimi yapmasını beklemediğini, önceliğin enflasyonla mücadele olduğunu söyledi.
Reel faiz enflasyonun 4-5 puan üzerinde olmalı
Kara, mevcut enflasyon ortamında reel faizin hesaplanmasının zor olduğunu, ancak enflasyonun üzerinde bir politika faizi belirlenmesi gerektiğini savundu. Kara, hane halkı ve yabancı yatırımcının dövize yönelmesini engellemek için enflasyonun 4-5 puan üzerinde bir reel faizin uygun olduğunu belirtti. Bu seviyede bir faiz uygulanmasının, para politikasının etkinliğini artıracağına dikkat çekti.
Trump’ın başkan seçilmesi ham madde fiyatlarını etkileyebilir
Kara, ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesinin küresel ekonomi üzerindeki etkilerine değindi. Türkiye ekonomisini dış riskler, ham madde fiyatları ve ihracat pazarlarının büyüme hızı gibi faktörlerin etkilediğini belirtti. Kara, Trump’ın Çin üzerindeki baskıları artırmasının, ham madde fiyatlarını düşürebileceğini ve bu durumun Türkiye’nin dış dengesi açısından olumlu bir etki yaratabileceğini ifade etti.
Döviz kuru seviyesinden çok öngörülebilirlik önemli
Kara, Türkiye’de kur seviyesinden çok döviz kurlarındaki öngörülebilirlik eksikliğinin yatırımcıları zorladığını belirtti. 2018-2022 yılları arasında TL’nin değersiz kaldığı bir dönemden sonra ani değerlenme yaşandığını hatırlatan Kara, şirketlerin hangi döviz ortamında plan yapacaklarını kestirmekte zorlandıklarını vurguladı. "Kurların belirli bir seviyede değil, öngörülebilir bir yapıda olması, ekonomide verimlilik artışı açısından daha faydalı," dedi.