Konu İsa Hoca olunca, kalp sağlığı ile ilgili bir şeyler yazacağımı sanıyorsunuz, değil mi? Ama konumuz kalbin sağlığı değil, kalbin ‘derinliği’…
İzmir’in ve hatta Türkiye’nin en büyük kalp-damar cerrahlarından biridir İsa Durmaz…
Sadece ameliyat bıçağıyla değil insanlığıyla da ‘kalplere girmiş’ bir doktor o…
İsa Hoca’yı tanıyanlar bilir, alçak sesle konuşur, yüzünde karşısındakine güven ve rahatlık veren bir ifade vardır.
E.Ü. Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi kliniğini bugünkü başarılı çizgisine getiren kişidir ve bugüne kadar çok sayıda kalp cerrahı yetiştirmiştir.
Hani bazı insanlar vardır, gördüğünüzde içinizde bir sıcaklık duyarsınız. Hele de bir sohbet şansı bulduğunuzda yakınlığını ve içtenliğini daha da derinden hissedersiniz. İşte İsa Durmaz böyle bir dost insandır.
Onun, bir zamanlar kullandığı Alsancak’taki muayenehanesinden, ameliyatlarını yaptığı Özel Hastaneye giderken yaşadıklarıyla bir kitap yazılır.
Bazı anılarını şöyle anlatmıştı bana;
“Hastanenin arkasındaki yolda yaşayan gariban bir adam vardı. Pek kimseyle konuşmaz, kendi dünyasına kapanmış gibiydi. Bir keresinde yanından geçerken ‘nasılsın?’ diye sormuştum. Bir şey söylememiş ama sıcak bir bakış atmıştı bana…
Daha sonraki günlerden birinde yanından geçerken yüzüne baktığımda bana; ‘Bana beş lira verir misin?’ diye sormuştu.
Benimle konuştuğuna sevinmiştim. ‘Ne yapacaksın beş lirayı?’ diye sorduğumda; ‘Şarap alacağım, beş lira eksik geliyor’ demişti bana…
Öyle gururluydu ki, kendisine dilenci denmesinden korkuyordu herhalde. Sadece eksiğini tamamlamak istiyordu, o kadar!
Bir başka gün onu, Hocazade Camisi’nde bir cenazenin yanında abartılı bir şekilde ağlarken gördüm. Yaklaşıp sordum:
‘Tanıdığın biri miydi?’
Durdu, bir an cevap verip vermeme konusunda kararsız kaldı, ama eski dostluğumuzdan(!) olacak;
‘Arkasından ağlayan kimseyi görmedim, onun için ağlıyorum’ dedi.
Şu felsefeye bakar mısın?”
Çok sayıda gözlemi var İsa Hoca’nın, deli mi yoksa bilge mi diye sorduğumuz insanlarla ilgili…
“Şu arka köşedeki ayakkabı boyacısı hiç dikkatini çekti mi bilmem,” diye anlatmıştı. Çok az iş yapar, ama eminim çevresindeki kedileri doyurmak için harcadığı para kazandığını götürüyordur.
Bir defa, ayakkabılarımı boyatmak bahanesiyle iskemlesine oturdum ve o sırada ne kazandığını sordum.
Sorumun nedenini anlamış gibi; ‘Kedilere yetecek kadar!’ diye cevap verdi bana!”
Prof. Dr. İsa Durmaz’da, yaşama ve insana dair öykü çok.
Ameliyat bıçağı ve stetoskop insanı iyi doktor yapabilir elbette…
Ama bunlara bir de insan sevgisi eklenince!...