Uzay, insanlık için her zaman gizemli ve büyüleyici bir sınır olmuştur ancak son yıllarda yaşanan gelişmeler bu sınırı giderek daha ulaşılabilir kılıyor. Özellikle Türkiye'nin uzay misyonuyla birlikte, "astronot nasıl olunur?" sorusu kahve sohbetlerinden kariyer planlarına kadar her yere sızmış durumda. Bir astronot olmak, sadece bir roketin ucuna oturup atmosferi terk etmekten ibaret değil; yıllar süren zihinsel ve fiziksel bir hazırlık sürecini gerektiriyor.

Astronot eğitimi ve zorlu hazırlık süreci

Bir astronot adayının uzaya çıkmaya hazır hale gelmesi, sanılanın aksine oldukça uzun bir zaman dilimini kapsar. Temel eğitim süreci genellikle 2 yıl sürer. Ancak bu sadece başlangıçtır; bir göreve atandıktan sonra, o görevin niteliğine göre ek olarak 6 ay ile 2 yıl arasında değişen, göreve özel eğitimler alınır. Yani bir astronotun fırlatma rampasında yerini alması, toplamda 4-5 yılı bulan yoğun bir çalışma temposunun sonucudur.

Halk arasında sıkça sorulan "Lise mezunu astronot olabilir mi?" sorusunun cevabı ise ne yazık ki hayırdır. NASA ve diğer uzay ajansları, adaylardan en az lisans derecesine sahip olmalarını bekler. Genellikle mühendislik, biyolojik bilimler, fizik bilimleri veya matematik alanlarında yüksek lisans veya doktora derecesi tercih sebebidir. Dolayısıyla sadece lise diplomasıyla bu elit kadroya girmek günümüz standartlarında mümkün görünmemektedir.

Uzayda yaşam ve ilginç detaylar

Yerçekimsiz ortamda yaşam, dünyadaki alışkanlıklarımızı tamamen değiştirmeyi zorunlu kılar. En çok merak edilen konulardan biri olan "tuvalet ihtiyacı", özel vakumlu sistemler sayesinde çözülür. Uzay tuvaletleri, atıkları hava akımıyla çekerek depolar; sıvı atıklar genellikle arıtılarak tekrar suya dönüştürülürken, katı atıklar dünyaya dönüşte imha edilmek üzere saklanır.

Zaman kavramı da uzayda oldukça farklı işler. Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS), dünya etrafındaki turunu 90 dakikada tamamlar. Bu da astronotların 1 günde 16 kez gün doğumu ve gün batımı görmesi anlamına gelir. Ancak biyolojik ritimlerinin bozulmaması için istasyonda "evrensel saat dilimi" (UTC) kullanılır ve 24 saatlik dünya günü düzenine sadık kalınır.

Türkiye'nin uzaydaki gurur tablosu

Türkiye'nin uzay serüveni, Alper Gezeravcı ile tarihi bir ivme kazandı. Işıklar Askeri Lisesi mezunu olan ve ardından Hava Harp Okulu'nda Elektronik Mühendisliği eğitimi alan Gezeravcı, ABD Hava Kuvvetleri Teknoloji Enstitüsü'nde yüksek lisans yaparak akademik altyapısını güçlendirmiştir. Ailesi, annesi Sıddıka Hanım ve babası Ali Bey, bu zorlu süreçte onun en büyük destekçisi olmuştur. Gezeravcı, uzayda kaldığı süre boyunca 13 farklı bilimsel deney gerçekleştirerek Türk bilim dünyasına paha biçilemez veriler kazandırmıştır.

Türkiye'nin uzay kadrosu sadece Gezeravcı ile sınırlı değil. İkinci astronotumuz Tuva Cihangir Atasever'in ardından, iş dünyasından gelen Gökhan Erdem, 2025 yılında gerçekleştirdiği uçuşla "Türkiye'nin üçüncü astronotu" olarak tarihe geçmiştir. Erdem'in bu yolculuğu, uzayın sadece devlet görevlilerine değil, sivil girişimcilere de açıldığının en somut kanıtıdır.

Nasa bünyesindeki Türk beyin gücü

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi, yani kısa adıyla NASA, dünyanın en yetenekli beyinlerini bünyesinde toplar ve bu kadroda Türk bilim insanları da önemli yer tutar. Geçmişte NASA'da çalışan ilk Türk mühendis olan İsmail Akbay'dan, yakın dönemde Mars projelerinde görev alan Prof. Dr. Behçet Açıkmeşe'ye kadar pek çok isim göğsümüzü kabartmıştır.

Astrofizikçi Prof. Dr. Feryal Özel ve derin uzay iletişimi alanında uzun yıllar NASA'da görev yapan Dr. Umut Yıldız, bilim dünyasında saygıyla anılan isimlerdir. Ayrıca astrobiyolog Betül Kaçar gibi genç araştırmacılar, evrendeki yaşamın izlerini sürmek için NASA laboratuvarlarında kritik çalışmalar yürütmektedir. Şu an NASA'da kaç Türk'ün çalıştığına dair net bir sayı vermek zor olsa da, onlarca Türk mühendis ve bilim insanının kritik projelerde rol aldığı bilinmektedir.

Maaşlar ve havacılık sektörünün ekonomisi

Yasa Meclis’ten geçti: Emekli olmak artık daha zor
Yasa Meclis’ten geçti: Emekli olmak artık daha zor
İçeriği Görüntüle

Uzay ve havacılık sektörü, yüksek risk içerdiği kadar yüksek gelir de vaat eder. NASA'da çalışan bir astronotun maaşı, devlet memuru statüsüne (GS-13 ile GS-15 arası) göre belirlenir ve yıllık 81.000 dolar ile 146.000 dolar arasında değişir. Deneyim ve kıdeme göre bu rakam 170.000 dolar seviyelerine kadar çıkabilir. NASA'nın en tepesindeki isim olan CEO (Yönetici) Bill Nelson'ın maaşı ise yıllık 200.000 doların üzerindedir.

Gökyüzünün diğer kahramanları olan pilotların maaşları da 2025 yılı itibarıyla Türkiye'de ciddi bir artış göstermiştir. Deneyimli bir kaptan pilotun aylık maaşı, havayolu şirketine göre değişmekle birlikte 190.000 TL ile 300.000 TL (veya döviz bazlı ödemelerde daha yüksek) arasında seyretmektedir. Yardımcı pilotlar (First Officer) için bu rakam 140.000 TL bandından başlamaktadır. Uzay mühendisliği gibi niş alanlarda çalışanlar ise, özellikle ABD ve Avrupa'da yıllık 100.000 doların üzerinde gelir elde edebilmektedir. En yüksek mühendis maaşları genellikle ABD, İsviçre ve Lüksemburg gibi ülkelerde görülmektedir.

Uzay yolculuğunun riskleri ve kayıplar

Uzay keşfi, ne yazık ki büyük fedakarlıklar gerektiren tehlikeli bir uğraştır. Tarih boyunca uzay görevleri sırasında veya eğitimlerde yaklaşık 18-20 astronot hayatını kaybetmiştir. Challenger ve Columbia faciaları, bu acı tecrübelerin en bilinenleridir. Sovyet kozmonotlarının yaşadığı Soyuz 1 ve Soyuz 11 kazaları da tarihe not düşülmüştür.

İnternet efsanelerinde sıkça dolaşan "uzayda kaybolan kadın astronot" hikayesi ise büyük ölçüde soğuk savaş dönemi komplolarına dayanır. İtalyan Judica-Cordiglia kardeşlerin kaydettiği iddia edilen ses kayıtları, atmosfere girerken yanan bir Rus kadın kozmonota ait olduğu söylentisini doğurmuştur, ancak bu iddia hiçbir zaman resmi olarak doğrulanmamıştır ve bir şehir efsanesi olarak kalmıştır.

Nasa hakkında kısa notlar

Amerika Birleşik Devletleri hükümetine bağlı bir kurum olan NASA'nın açılımı "National Aeronautics and Space Administration", yani Türkçesiyle Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'dir. Yaklaşık 18.000 çalışanı bulunan kurum, sadece uzaya roket fırlatmakla kalmaz; iklim değişikliğinden havacılık teknolojilerine kadar geniş bir yelpazede araştırmalar yürütür. NASA'da çalışmak için mutlaka "uzay mühendisliği" okumak şart değildir; bilgisayar mühendisliğinden biyolojiye, jeolojiden fiziğe kadar pek çok farklı disiplinden mezun olanlar bu dev yapının bir parçası olabilir.

Kaynak: haber merkezi