Sözcü Gazetesi, içine konulmuş eklerle büyük bir aydınlatma görevi yapıyor. Önceleri, Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı öncesinde yaşadığı olayları, onun notlarını vererek anlattı.

Şu sıralarda ise Ermeni olaylarının tarihçesini, Ermeni konuları uzmanı olan araştırmacı Mehmet Perinçek’in kaleminden anlatmayı sürdürüyor. 
Yazıda, Birinci Dünya Savaşından hemen önce Ermeni Taşnak Örgütünün- hem Rusya hem de Batılı emperyalistlerden aldığı destekle- Van merkez olmak üzere Erzurum, Bitlis, Muş ve Beyazıt gibi kentlerde örgütlenişine ait bilgiler var.  


Osmanlı’nın “ağır hasta” kabul edildiği bu dönemde ülke, İttihatçı Enver-Talat-Cemal Paşalar tarafından bilinçsiz bir şekilde Birinci Dünya Savaşına sokulurken… 
Silahlı Ermeniler, neredeyse bir ordu kurarak ve “gönüllü” Ermeni taburları oluşturarak Doğu Anadolu’da terör estiriyorlar. 
Bir Rus albayın 10 mart tarihli raporunda, Osmanlı hükümetinin Ermeni Taşnaksütyun Partisiyle anlaşmaya çalıştığı şöyle anlatılıyor; 
“Siz bizim tarafımıza geçin. Rusya hükümeti veremez ama biz Ermenistan’a tam özerklik vereceğiz!” 
Neyse ki, Rusya’dan büyük beklentileri olan Taşnaksütyun bu öneriyi reddetmiş.  

BABAANNEM ve ATLI ERMENİ SİVİLLER

Ben Sözcü’nün bu ekini okurken aklıma Trabzon’un Zambur köyünde yaşayan babaannemden duyduğum Ermeni olayları geldi. Göç Yarası adlı kitabımda da anlattığım bu unutulmaz olayı özetleyeyim; 

O tarihlerde bizim köyün yarısı Rum ve -köyün yükseklerinde yaşayan- Ermenilerden oluşuyormuş. Rumlarla bizimkiler iç içe yaşarken Ermeniler kendi kolonileri içinde bizimkilerden uzak dururlarmış.   Birinci Dünya Savaşı başlayınca köydeki genç erkeklerin önemli bir bölümü askere alınmış.   1916’da Rus işgali başladığında köyümüzde atlı sivil Ermeniler devriye gezmeye başlamış.   “Atlı olarak dolaşıyor, suya giden kadınları yakalayıp kötü şeyler yapıyorlardı,” demişti babaannem. Kendini korumayı nasıl sağladığını ise şöyle anlatmıştı.  “Ne zaman suya gitsek, -hayvan pisliği yerine- yanımızda insan pisliği taşıyorduk. Bir Ermeni atlısı görünce hemen güğümü yere bırakıyor ve yüzümüze ve ellerimize bu pislikten sürüyorduk. O zaman bizden iğreniyor ve küfrederek yanımızdan ayrılıyorlardı.” 
                

“RUSLAR GELDİ DE KURTULDUK” 

Babaannemin anlattığı bir şey de Rusların Trabzon’u işgalinden kısa bir süre sonra Ermenilerin çekilmesiydi. “Köye gelen Rus komutan bize, bundan sonra korkmayın, kimse sizi rahatsız edemez, demişti. O günden sonra rahat ettik!”  Göç Yarası adlı tarihsel romanda, Ermeni ve Ruslarla ilgili ilginç öyküler var!