Hakyemez,  yaptığı değerlendirmede, enerji sektöründe temiz enerji dönüşümüne yönelik yatırımların devam edeceğinin öngörüldüğünü aktararak, geçen yıl devreye giren santrallerin %85,6’sını rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin oluşturduğunu belirtti.

Bu verinin Türkiye'de temiz enerjinin mevcut durumu ve geleceği için oldukça sevindirici olduğunu ifade eden Hakyemez, "Ülkemizin Ulusal Enerji Planı kapsamındaki hedeflerini de göz önünde bulundurduğumuzda, temiz enerji yatırımlarının devam edeceğini söyleyebiliriz." şeklinde konuştu.

Geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla, rüzgar enerjisi santrallerinin kapasitesinin 11,7 gigavata (GW) ulaştığının altını çizen Hakyemez, şöyle devam etti:

"2024'te yatırımları devam eden Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) projelerinin, hibrit santrallerin ve elektrik depolama başvurularından gelen ek yatırımların bir kısmının 2024'te devreye girmesi bekleniyor. Aynı şekilde, güneş enerjisi santrallerinin de maliyet avantajı sebebiyle devreye girmeye devam edeceği tahmin ediliyor. Yenilenebilir enerji santrallerinin toplam kapasitedeki payı arttıkça elektrik üretiminde dışa bağımlılığın azalma eğiliminde olduğunu görüyoruz. Türkiye’deki yenilenebilir enerji potansiyelinin önümüzdeki süreçte de temiz enerji dönüşümünde kaldıraç olma özelliğini devam ettirmesini bekliyoruz. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik sistemine entegrasyonu konusunda, elektrik depolama sistemlerinin de faydalı olacağını düşünüyoruz. Bu sistemlerin bir kısmının 2024'te devreye girebileceğini düşünüyoruz."

Karbonsuzlaşma çalışmalarının maliyetleri nispeten yüksek olan yenilenemez enerji yatırımlarının azalmasını sağlayabileceğine de değinen Hakyemez, "Hem enerji arz güvenliği kaygısı hem de maliyet avantajı nedeniyle yenilenebilir enerji finansmanının ve dolayısıyla temiz enerji dönüşümünün bu çerçevede pozitif bir şekilde ayrışabileceği tahmin ediliyor. Sistemde bu yatırımları destekleyen Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) ve YEKA gibi mekanizmaların, öngörülebilirliği artırması nedeniyle yenilenebilir enerji finansmanını destekleyeceğini söyleyebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Hakyemez, enerji sektöründeki kredilendirmelere de değinerek, "Yenilenebilir enerji alanında ağırlıklı kredi kullanımının yabancı para cinsi olması dolayısıyla yurt dışı ve yurt içi finansal koşulların 2024'te destekleyici olması durumunda yatırım iştahında artış yaşanabilir. TL cinsi yenilenebilir enerji kaynakları için kredi kullanımının ağırlıklı olarak iç tüketime yönelik güneş enerjisi santrallerinde olması çeşitli teşvik mekanizmaları ile destekleniyor. Uzun dönemde hem yurt içi hem de yurt dışı ekonomi politikalarında yapılan düzenlemeler sonrasında faizlerde yaşanacak düşüşe paralel yatırım iştahının artması beklenebilir.” ifadelerini kullandı.

Türkiye Yeşil Fonu’nun 400 milyon doların üzerinde özkaynak tutarına ulaşması hedefleniyor

Son yıllardaki kapasite artış rakamlarına bakıldığında rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin ön plana çıktığını sözlerine ekleyen Hakyemez, şunları kaydetti:

"Son beş yıldaki toplam kapasite artışının ortalama %63’ü rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinden oluştu ve son yılda bu oran %85’in de üzerine çıktı. TSKB olarak, yenilenebilir enerji konusu uzun yıllardır gündemimizde yer alıyor. Orta ve uzun vadeli kaynaklarımızla 2002 yılından beri ülkemizde yenilenebilir enerji alanında gerçekleştirilen projeleri destekliyoruz. Kaynak ayırdığımız enerji projeleri, hidroelektrik santrallerinden güneş, rüzgar, biyokütle ve jeotermal enerji santrallerine kadar çeşitlilik gösteriyor. TSKB olarak kaynak aktardığımız enerji projeleri, Türkiye’nin toplam kurulu yenilenebilir enerji gücünün %15’ini temsil ediyor."

Hakyemez, ayrıca 2022 sonunda yayınlanan Türkiye Ulusal Enerji Planı’nda da önemli hedefler çizildiğini aktararak, 2035 itibarıyla yenilenebilir enerji kapasitesinin 60 gigavata yükselmesinin iç ve dış yatırımlarla mümkün olduğunu ifade etti.

Bu yatırımların yanı sıra elektrik alt yapısının restorasyonunun önemine işaret eden Hakyemez, "Yenilenebilir enerji kaynaklarının artışı elektrik alt yapısında da bazı değişiklikler gerektiriyor. Bununla birlikte, 2023 yılında yaşadığımız deprem felaketi ve aşırı hava olayları kaynaklı sel felaketleri elektrik alt yapısının önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu kapsamdaki hedeflerin göz ardı edilmemesi gerekiyor. 2053 yılı net sıfır hedefi doğrultusunda belirlenen yatırım hedeflerinin finansmanı için makroekonomik şartların da destekleyici olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu çerçevede tüm paydaşlara çok iş düşüyor." değerlendirmesinde bulundu.

Son dönemde dış borçlanma maliyetlerinde önemli düşüşler yaşandığını dile getiren Hakyemez, "Bunun dışında uluslararası finans kuruluşlarının bankamız başta olmak üzere finans kuruluşlarına yenilenebilir enerji temalı kredi sözleşmeleri yaptığı görülüyor. 2024'te bu finansman kaynağının devam edeceği ve bunun etkisiyle rüzgar ve güneş enerjisi santralleri başta olmak üzere yenilenebilir enerji alanında yatırım iştahının artması bekleniyor." diye konuştu.

TSKB olarak, Hazine ve Maliye Bakanlığı garantisi ve Dünya Bankası kredisi ile finanse edilen ilk girişim sermayesi yatırım fonu olan Türkiye Yeşil Fonu’nu kurmak için 155 milyon dolarlık 24 yıl vadeli kredi sözleşmesini 2023 sonunda imzaladıklarını hatırlatan Hakyemez, şöyle konuştu:

"Türkiye Yeşil Fonu kapsamında, firmalara sermaye yatırımı sağlanırken özel sektör sermayesi de harekete geçirilecek. Türkiye Yeşil Fonu’nun 155 milyon dolar tutarındaki Dünya Bankası kredisinin yanı sıra 100 milyon dolarlık kısmı fon seviyesinde, 150 milyon dolarlık kısmı da firma seviyesinde olmak üzere toplamda 400 milyon doların üzerinde özkaynak tutarına ulaşması hedefleniyor."

Bu fonun odak noktasının özkaynak finansmanı ve özel sermayenin harekete geçirilmesiyle firmaların yeşil dönüşüm süreçlerini desteklemek olduğunu belirten Hakyemez, "Türkiye Yeşil Fonu sayesinde, firmaların yeşil dönüşüm süreçlerine katkıda bulunarak ülkemizin 2053 Net Sıfır hedefini desteklemek de planlanıyor." ifadesini kullandı.

Kaynak: AA