Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bahçelievler'de bir otelde gerçekleştirilen Asrın İşadamları Derneği (ASRİAD) İftar Programı'nda İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları dolayısıyla Ramazan'ı buruk yaşadıklarını söyledi. Uluslararası kurum ve kurulların sorun çözme kapasitesinin olmadığının bu vesileyle bir kez daha görüldüğünü belirten Yılmaz, söz konusu kurum ve kurulların gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını ve Ramazan tebriklerini salondakilere ileten Yılmaz, iş dünyası ile her fırsatta istişare etmeyi önemsediklerini dile getirdi.

Küresel ortama bakıldığında çok iyi durumda olunmadığını vurgulayan Yılmaz; COVID-19'un yıkıcı etkilerinin halen devam ettiğini, dünyanın büyümesi ve ticaretinin tarihsel ortalamanın altında olduğunu kaydetti. Türkiye'nin temel ihraç pazarı olan Avrupa ülkelerinin durgunluk içerisinde olduğunu aktaran Yılmaz, bütün bunlara rağmen Türkiye'nin yoluna güçlü şekilde devam edebilmesi için gayret ettiklerini ifade etti.

Ekonomide siyasi ve politika belirsizliklerinin önemli kavramlar olduğuna dikkati çeken Yılmaz, Türkiye'de geçen yıl mayıs ayında genel seçimlerin yapıldığını ve bu seçimle beş yıl için siyasi belirsizliklerin ortadan kalktığını belirtti.

"Tüketimin aşırısı ekonomik bünyemize zarar veriyor ve ithalatımızı körüklüyor"

31 Mart'ta yapılacak yerel seçimler kapsamında "genel seçim yapılıyormuş gibi" bir hava oluşturulmaya çalışıldığını, bunun doğru bir yaklaşım olmadığını anlatan Yılmaz, "Genel seçimler oldu bitti, ikinci defa yapacak halimiz de yok. Halkımız, aziz milletimiz, seçmenimiz; başkanımıza, Meclisimize gerekli yetkileri verdi. Dolayısıyla ülke düzeyinde, makro düzeyde politikaların yerel seçimle değişmesini beklemek eşyanın tabiatına aykırı. Yerel seçime gidiyoruz. Yerel seçim makro politikaları değil, yerel düzeydeki politikaları etkileyen bir seçim. Bu, çok açık bir gerçek" diye konuştu.

Türkiye ekonomisindeki gelişmelere değinen Yılmaz, "Reel tarafta oldukça iyi bir performansımız var. Büyümemiz son 20 yılda 5.4 civarı. Son yılda dünya 3.6 hızla büyürken Türkiye, yıllık ortalama 5.4 ile büyümüş. Dolayısıyla dünyada 1.8 puan daha yüksek bir büyüme performansımız olmuş" değerlendirmesini yaptı.

İthalatı tahrik edici tüketimi ılımlı hale getirmeye çalıştıklarına işaret eden Yılmaz, "Tüketim demek, sosyal refah demek bir taraftan ama bir taraftan her şeyin aşırısı gibi tüketimin aşırısı da ekonomik bünyemize zarar veriyor ve ithalatımızı körüklüyor. Dolayısıyla daha ılımlı bir tüketim, büyümenin kompozisyonunda ise ihracatın, yatırımın daha fazla pay sahibi olduğu bir büyüme stratejimiz var. İşin özü bu" ifadesini kullandı.

İç talep ile dış talep arasındaki dengelenmeyi arzuladıklarını dile getiren Yılmaz, ihracatın artmaya cari açığın ise gerilemeye devam ettiğini söyledi. Son dönemlerde döviz üzerinden yapılan spekülasyonların anlamsız olduğundan ve ilerleyen dönemde bunun çok daha net görülebileceğinden bahseden Yılmaz, Türkiye'de siyasi ve ekonomi temellerinin sağlam olduğunu ifade etti.

Sürdürülebilir büyüme ve sosyal dengeler için enflasyonu indirmek durumunda olduklarını kaydeden Yılmaz, "Enflasyonu düşürmediğiniz bir ortamda çeşitli kesimlerin refah koşullarını iyileştirmek için ne yaparsanız yapın bunlar bir süre sonra eriyor ve etkisini kaybediyor. Dolayısıyla enflasyonu düşürdüğünüz zaman kalıcı sosyal refah artışını da sağlamış oluyorsunuz. Bu açıdan da enflasyonu düşürmeyi öncelikli konumuz olarak görüyoruz. Bu konuda da bir taraftan para politikalarıyla, bir taraftan maliye politikalarıyla, diğer taraftan yapısal reformlarla, üç ayaktan oluşan bir programı hayata geçiriyoruz. Detaylarına şimdi inmek istemiyorum ama kararlı bir şekilde bunu uygulamaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Kaynak: AA