Alparslan Türkeş, Türkiye siyasetinde önemli bir figür olarak bilinir. Doğum adı Ali Arslan veya Hüseyin Feyzullah olan Türkeş, 25 Kasım 1917 tarihinde Lefkoşa'da doğdu. Asker olarak 27 Mayıs Darbesi'nde aktif bir rol oynamış ve askerlik görevi sonrasında başbakan yardımcısı olarak çalışmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurucusu ve ilk genel başkanı olarak görev yaptı. MHP Genel Başkanlığı görevini 1969-1997 yılları arasında sürdürdü. Süleyman Demirel tarafından kurulan hükûmetlerde Mart 1975-Haziran 1977 ve Temmuz 1977-Ocak 1978 tarihleri arasında başbakan yardımcısı olarak hizmet verdi. 1965, 1969, 1973, 1977 ve 1991 Türkiye genel seçimlerinde milletvekili olarak seçildi ve meclise girdi.
Alparslan Türkeş, 1963 yılında Türkiye Huzur ve Yükselme Derneği'ni kurarak milliyetçi çevreleri bir araya getirmiştir. 1965 yılında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne (CKMP) katılarak siyasi hayata atılmış ve aynı yıl partinin genel başkanı seçilmiştir. 1965 Türkiye genel seçimlerinde CKMP'nin Ankara milletvekili olarak meclise girmiştir. 1966 yılında Cumhurbaşkanlığı adayı olarak çıkmış ancak seçilememiştir. 1975 yılından sonra Milliyetçi Cephe adı verilen koalisyon hükûmetlerinde başbakan yardımcılığı görevinde bulunmuştur.
Türkeş, 12 Eylül Darbesi sonrasında 4,5 yıl boyunca tutuklu kalmıştır. 1987 yılında yapılan anayasa değişikliği referandumunda siyasal yasağı kaldırıldı ve o yıl Milliyetçi Çalışma Partisi'ne (MÇP) katıldı. 1987 yılında MÇP genel başkanı seçildi ve 1991 Türkiye genel seçimlerinde Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile seçim ittifakı yaptı. 1992 yılında 12 Eylül Darbesi ile kapatılan partilerin eski adlarını alması hakkında yapılan değişiklikle MÇP 1993 yılında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olarak adlandırıldı. 1995 Türkiye genel seçimlerinde parlamento dışı kalan Türkeş, 4 Nisan 1997 tarihinde hayatını kaybetti.
Alparslan Türkeş, nerede doğdu? Nerede yaşadı? Anne ve babası kimdir?
Alparslan Türkeş, 25 Kasım 1917 tarihinde Koyunoğlu ailesinden Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve Fatma Zehra Hanım'ın çocuğu olarak Lefkoşa'da Haydarpaşa Mahallesi Kirlizade Sokağı 13 numaralı evde dünyaya geldi. Bu ev, Türkeş'in doğduğu yer olarak kabul edilmekte ve günümüzde Türkiye İşçi Kalkınma Ajansı (TİKA) tarafından restore edilerek 2019 yılında müze hâline getirilmiştir. Ev, günümüzde müze olarak hizmet veren Lüzinyan Evi'nin bitişiğindedir.
Türkeş'in büyükleri Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinin Köşkerli köyünden arsa meselesi yüzünden Sultan Abdülaziz tarafından 1860'larda Kıbrıs'a sürgün ettirilmiştir. Babası Ahmet Hamdi Bey, Tuzla kentinden, annesi Fatma Zehra Hanım ise Larnaka şehrindendi. Hrant Dink ise Türkeş'in Ermeni kökenli olduğunu ve Kıbrıslı Müslüman bir çift tarafından evlat edinilen Sivaslı bir yetim olduğunu iddia etmiştir.
Alparslan Türkeş nerede askerlik yaptı? Ne zaman evlendi? Nerede eğitim gördü ?
Alparslan Türkeş, 1933 yılında ailesiyle birlikte Lefkoşa'dan ayrılarak Limasol'dan kalkan İtalya bandıralı gemi "Viyana" ile İstanbul'a geldi. O yıl Lefkoşa doğumlu İzmit milletvekili Hüseyin Sırrı Bellioğlu'nun tavsiyesiyle Kuleli Askerî Lisesine kaydoldu ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu. 1936 yılında Kuleli Askerî Lisesi'nden mezun oldu ve 1938 yılında Kara Harp Okulu'nu tamamladı. 1939 yılında piyade asteğmeni olarak atış okuluna girdi ve buradan teğmen rütbesiyle mezun oldu. Aynı yıl Kars'a tayin edildi ve Karslı bir arkadaşıyla görev yerini Isparta'ya geçirdi. Burada Refik Yurtsever'in ablasının kızı Muzaffer Hanım ile 5 Eylül 1939 tarihinde nişanlandı ve 14 Ocak 1940 tarihinde evlendi. Isparta'da bir yıl kaldıktan sonra Gelibolu'daki 58. Piyade Alayı 5. Bölük Komutanlığı'na tayin edildi ve Balıkesir, Bandırma, Edincik, Erdek ve Marmara Adasında görev yaptı.
Alparslan Türkeş, Irkçılık-Turancılık ayrımında nasıl bir tutum sergiledi? Atsız ve Türkeş arasında neler yaşandı?
1944 yılında Nihal Atsız hakkında başlatılan Irkçılık-Turancılık Davası sürecinde, Atsız'ın evinde yapılan aramada Türkeş'in Atsız'a yazdığı mektuplar bulunmuştu. Bu nedenle Türkeş, Erdek'te üsteğmen olarak görev yaptığı sırada gözaltına alındı ve tutuklandı. İlk duruşmada, Türkeş "Türk milliyetçisiyim, fakat iddia edildiği gibi ırkçı değilim," diyerek beraatini istedi.
Dava sonunda Türkeş 9 ay 10 gün hapis cezası aldı fakat serbest bırakıldı. Askeri Temyiz Mahkemesi tarafından bozuldu ve yargılama yeniden başladı. Sonuçta mahkeme "ırkçılığın anayasa suçu teşkil etmediğine" hükmetti ve davadaki sanıklar hakkında beraat kararı verdi.
Alparslan Türkeş, ABD'de ne yaptı? Hangi üniversitede eğitim gördü?
Beraatinden sonra, Türkeş orduya geri döndü ve 1948 yılında ABD'ye eğitime gönderilecek subaylar için açılan sınavda katıldı ve sınavı kazanan 16 kişiden biri oldu. Kansas eyaletindeki Amerikan Harp Akademisi'nde ve Georgia eyaletindeki Amerikan Piyade Okulu'nda iki yıl boyunca "gerilla harbi" eğitimi aldı. Bu dönemden bahsederken Türkeş, Amerikalıların II. Dünya Savaşı'nın galibi olarak çok gururlu olduğunu ve onların onları Sovyetler'e karşı güçlendirmek için Marshall Planı çerçevesinde eğittiğini söylemiştir.
Alparslan Türkeş, Türkiye'ye nasıl döndü ve ABD'de nasıl görev aldı? Ne zaman NATO'da faaliyet gösterdi?
Türkeş, ABD'de aldığı eğitimden sonra Türkiye'ye geri döndü ve Çankırı Gerilla Okulu'na yüzbaşı olarak atandı. Burada iki buçuk yıl boyunca gerilla eğitmeni olarak görev yaptı. Harp Akademisi sınavını kazanarak İstanbul'a gitti ve orada binbaşı rütbesiyle mezun oldu.
1955 yılında dış görevler sınavına girerek, ABD'de Pentagon'da görev başladı. ABD başkenti Washington, DC'de bulunan NATO Daimi Komitesi'nde Türk genelkurmayı temsil eden heyetinde görev yaptı ve 1958 yılına kadar ABD'de kaldı.
Sonrasında 1959 yılında Almanya'da Atom ve Nükleer Okulu'na gönderildi ve burada eğitim alarak albay rütbesine yükseldi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda NATO şube müdürü olarak atandı.
27 Mayıs Darbesinde neler yaşandı? Alparslan Türkeş, darbe planlamasını üstlendi mi?
Türkeş, 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşen askerî darbe öncesinde, 1958 yılında Elazığ'da albay olarak görev yaptı ve Ankara'ya atandı. Orada, Albay Talat Aydemir'in önerisiyle Millî Birlik Komitesi'ne (MBK) alındı ve 38 kişilik MBK içinde darbe planlarının hazırlanmasına ve uygulanmasına katıldı.
Türkeş, 27 Mayıs Darbesi'nin gerçekte kendisi tarafından yürütüldüğünü iddia etmektedir. Kendi açıklamalarına göre, "27 Mayıs ihtilali, gerçekte benim liderliğimde gerçekleşti. General olmasam da, fiilen liderliği ben yürüttüm" dedi.
Türkeş, 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleştirilen askerî darbe öncesinde, 1958 yılında Elazığ'da görev yaptığı birliğinden Ankara'ya atandı ve Millî Birlik Komitesi'ne (MBK) alındı. Kendi beyanına göre, darbenin fiili lideri olarak kendisini gösterdi ve darbe bildirisini radyodan okudu. Darbe sonrasında, askeri yönetimde Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlendi ve Hikmet Aslanoğlu ve Fuat Uluç ile birlikte çalıştı.
Türkeş, 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleştirilen askerî darbenin planlaması ve yürütülmesinde Millî Birlik Komitesi'nin (MBK) bir üyesi olarak yer aldı. Ancak, MBK içinde görüş ayrılıklarının meydana geldiği bir dönemde, Orgeneral Cemal Gürsel, MBK'nin çalışmalarının ülkenin yüksek çıkarlarını tehlikeye düşürecek bir duruma geldiğini açıkladı ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile MBK üyelerinin talepleri üzerine MBK'yi feshetti. Yeni oluşan MBK'de ise Alparslan Türkeş'in de içinde bulunduğu ve "Ondörtler" olarak adlandırılan 14 subayın yer almadığı bir yapı oluştu. Bu görüş ayrılığı sonucunda, Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun inisiyatifiyle gerçekleşen bir operasyon sonucunda, söz konusu kişiler emekli edilerek yurt dışına sürgüne gönderildiler. Alparslan Türkeş de bu operasyon sonucunda Yeni Delhi büyükelçilik müşaviri olarak Hindistan'a gönderildi.Karar Türkeş'e 13 Kasım 1960 sabahı kapısına gelen askerler tarafından verildi ve Türkeş, aynı askerler tarafından Mürted Hava Üssü'ne götürülerek 19 Kasım 1960 gününe kadar bu üste tutuldu.
Bu dönemde, İrfan Ülkü'nün ifadesine göre, Cemal Madanoğlu Türkeş'in idam edilmesini istemişti. Ancak, CIA İstasyon Şefi Ruzi Nazar, ABD Büyükelçisi aracılığıyla Cemal Gürsel ile görüşerek, "Eğer böyle bir şey yapılırsa ya da yapılmasına göz yumar isek, Amerikan Hükûmeti bunu hiç hoş karşılamayacak ve iki ülke arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyecektir." diyerek meseleyi çözmüştü. Cemal Gürsel de birkaç dakika sonra yan odadan geri döndü ve "Mesele hallolmuştur" dedi. Bu şekilde, Türkeş idam edilmekten kurtulmuştu.
Türkeş, sürgünde olduğu Hindistan'da Millî Birlik Komitesi Başkanı Cemal Gürsel'e bir mektup gönderdi. Mektupta, Türkeş, Yüksek Adalet Divanı'nda yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmelerinin doğru olmayacağını vurguladı ve Millî Yol dergisinde yayınlandı.
25 ay kadar sonra, 23 Şubat 1963'te Gümülcine'den yurda döndüğünde burada kalabalık bir "milliyetçi topluluk" tarafından karşılandı.
Alparslan Türkeş'in Siyasi kariyeri nasıldı? Alparslan Türkeş darbe döneminde nasıl bir rol oynadı?
Türkeş, 1963 Mayıs ayında Milliyetçi çevreleri bir araya getirmek amacıyla Huzur ve Yükseliş Derneği'ni kurmayı planlamıştır. Ancak Talat Aydemir'in ikinci darbe girişimi nedeniyle bu dernek kurulamadı. Türkeş, darbe hazırlığı yapan Talat Aydemir ve Fethi Gürcan ikilisiyle temas kurdu ancak anlaşamadı ve darbeyi hükûmete ihbar etti. Sonuç olarak, Türkeş de darbe girişimi nedeniyle tutuklandı ve 3,5 ay cezaevinde kaldı. Ancak hükûmete darbeyi duyurduğu için tahliye edildi.
Alparslan Türkeş, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne nasıl girdi? Alparslan Türkeş'in Parti içindeki tutumu nasıldı?
Alparslan Türkeş, sürgündeyken Millî Birlik Komitesi'nin eski üyeleriyle sık sık bir araya gelerek dönüşten sonraki stratejisini belirlemeye çalışmıştı. Bu dönemde, Dündar Taşer, Ahmet Er, Muzaffer Özdağ, Rıfat Baykal, Mustafa Kaplan gibi eski MBK üyeleri ile birlikte 31 Mart 1965 tarihinde Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne (CKMP) katıldı. Ancak aynı zamanda 14'ler arasında Orhan Kabibay, Orhan Erkanlı, İrfan Solmazer, Numan Esin ve Fazıl Akkoyunlu gibi kişiler de CHP'ye katıldı.
Türkeş, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne (CKMP) katıldıktan sonra ilk olarak genel müfettişlik görevini üstlendi. Bir buçuk ay sonra olağanüstü kongre talebinde bulunarak, talebi partinin Genel İdare Kurulu tarafından 6 oy karşı 11 oy ile kabul edildi. Bu süreçte eski Millî Birlik Komitesi (MBK) üyelerinden Numan Esin, Mustafa Kaplan, Şefik Soyuyüce ve Fazıl Akkoyunlu da CKMP'ye katılarak Türkeş'in partideki etkisini arttırdılar.
Türkeş, CKMP'yi dönüştürmeye yönelik çalışmalarına odaklandı ve korporatist, kalkınmacı ve modernist bir Kemalist restorasyon tanımını benimsemeye başladı. 1967 yılında gerçekleştirilen CKMP 8. Kongresi'nde, Türkeş tarafından 1965 yılında yayınlanan "Dokuz Işık" risalesinde belirtilen görüşler partinin resmi doktrini olarak kabul edildi. Ayrıca, Türkeş'in hayranları onu "Başbuğ" olarak ilan etti
Türkeş, 1966 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Cemal Gürsel'in görevden ayrılmasından sonra askerlikten yeni emekli olmuş bir cumhurbaşkanı daha seçmenin demokratik olmayan bir geleneği başlatacağını düşünerek aday oldu. Ancak 461 oy alan Cevdet Sunay ile karşılaştırıldığında, Türkeş sadece 11 oy alarak seçimi kaybetti.
Alparslan Türkeş, Milliyetçi Hareket Partisi ilk milletvekillerini ne zaman çıkarttı? Nihal Atsız'ın Alparslan Türkeş'e tutumu nasıldı?
6-8 Şubat 1969 tarihlerinde Adana'da gerçekleşen olağanüstü kongrede, CKMP adı Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirildi ve amblemi de üç hilâl şeklinde değiştirildi. Bu kongre, Türk-İslam sentezinin ülkücü doktrinin ana unsuru hâline geldi. Bu değişiklik Nihal Atsız tarafından Türkeş'i "Türkçülükten ayrılıp şeriatçılığa ve dinciliğe kaymakla" suçlandı.
Türkeş, 12 Ekim 1969 ve 14 Ekim 1973 tarihlerinde gerçekleşen genel seçimlerde Adana'dan milletvekili seçildi. Bu seçimlerde MHP sırasıyla 1 ve 3 milletvekili çıkarabildi.
1975-1980 arası dönemde Alparslan Türkeş'in siyasi yaşantısı nasıldı?
1975 yılından sonra Milliyetçi Cephe adı verilen koalisyon hükûmetlerinde, Türkeş başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. Bu dönemde sağ ve sol arasındaki çatışma arttı. Yetkililerin elinde Milliyetçi Hareket Partisi'nin şiddetin esas kaynağı olduğuna dair kanıtlar vardı ve Cumhuriyet Savcısı kapsamlı bir soruşturma yapmak istiyordu. Ancak hükûmet bu soruşturmaya izin veremezdi, çünkü bu rolün açığa çıkarılması koalisyonun dağılmasına neden olacaktı ve Demirel bunu istemiyordu. 5 Haziran 1977 tarihinde gerçekleşen genel seçimlerde, Türkeş'in partisi yüzde 6,42 oy oranıyla Adana'dan bir milletvekili seçildi.
Alparslan Türkeş, 12 Eylül Darbesi ve sonrasında neler yaşadı?
12 Eylül 1980'de Türkiye'de ordu yönetime el koydu ve siyasi liderler gözaltına alındı. Alparslan Türkeş darbeyi gerçekleştirenler arasında olmadığı için gözaltına alınamadı. Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, darbenin ertesi günü yayımladığı bildiride, Alparslan Türkeş'in de teslim olması gerektiğini, aksi takdirde suçlu durumda olacağını ilan etti. Türkeş bir süre gizlendi ve daha sonra evine döndü ve inzibat erleri tarafından gözaltına alındı. İzmir'deki Uzunada Deniz Üssü'ne ve daha sonra Ankara'ya götürüldü ve sorgulandı.
Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi tarafından 29 Nisan 1981 tarihinde açılan "MHP ve ülkücü kuruluşlar ana davası" kapsamında, Türkeş idam cezası istemiyle yargılandı ve 11 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Türkeş toplam 4 yıl 7 ay 25 gün tutuklu kaldıktan sonra, 9 Nisan 1985 tarihinde tahliye edildi.
Alparslan Türkeş, Milliyetçi Çalışma Partisi döneminde nasıl bir tutum sergiledi?
Alparslan Türkeş, 1987 yılında siyaset yasağının kalkmasıyla birlikte ülkücüler tarafından kurulan Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) adlı partiye üye oldu ve iki hafta sonra yapılan olağanüstü kongrede genel başkan seçildi. Türkeş, partinin liderliğinde 1987 yılında yapılan genel seçimlere girdi ancak parti yüzde 2,91 oy oranı ile milletvekili çıkaramadı. 1989 yılında yapılan yerel seçimlerde ise partinin oy oranı yüzde 4,14 seviyesinde kaldı.
1991 genel seçimlerinde Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP), Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile yapılan seçim ittifakı içinde tek başına girmedi ve bu ittifakla 19 milletvekili çıkardı. Türkeş de bu seçimlerde Yozgat milletvekili olarak yeniden parlamentoya girdi. Bu dönemde Türkeş, MÇP'yi merkeze çekmeye ve Anavatan Partisi'ni etkisizleştirmeye çalıştı. Bu amaçla, Doğru Yol Partisi ve Sosyaldemokrat Halkçı Parti arasında kurulan koalisyon hükûmetine güvenoyu vereceğini açıkladı. Bu karar partide bölünmelere yol açtı ve Muhsin Yazıcıoğlu, Ökkeş Şemdinler, Esat Bütün ve Saffet Topaktaş gibi isimler MÇP'den ayrılarak Büyük Birlik Partisi'ni kurdular.
MHP'dönemi Alparslan Türkeş nasıl bir yönetim sergiledi?
12 Eylül darbesi sonrası kapatılan Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP), Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılan değişiklikle 24 Ocak 1993 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olarak yeniden adlandırıldı. 1995 genel seçimlerinde MHP ve Alparslan Türkeş parlamento dışı kaldı. Türkeş, Soğuk Savaş'ın 1991'de bitmesiyle birlikte 1980 öncesinde komünizm karşıtlığı ve Türk milliyetçiliği çerçevesinde oluşturduğu siyasi söylemini, 1991 sonrasında Türk cumhuriyetleri ve Kürt sorunu çerçevesinde yeniden şekillendirdi.
Alparslan Türkeş'in Fettullah Gülen ile ilişkisi nasıldı?
Alparslan Türkeş ile Fethullah Gülen arasında bir destek ilişkisi olduğu iddia edilmektedir. Örneğin, Türkeş, Gülen Cemaati'nin açtığı ilk üniversite olan Fatih Üniversitesi'nin açılış törenine katılmıştır. Aynı şekilde, Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan Bulut'un iddiasına göre Fethullah Gülen de Türkeş'in cenazesine katılmıştır. Türkeş, Susurluk Kazası sonrasında Fethullah Gülen'in yaptıklarını övmüş, Gülen'in katkılarının önemli olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca devletin Gülen hakkındaki tutumunu eleştirdi ve Gülen'in "ölüm listesine" alınmasını kınamıştır.
Alparslan Türkeş ne zaman hayatını kaybetti? Alparslan Türkeş'in Mezarı nerede?
Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara'da hayatını kaybetti. Mezarı, Ankara Beştepe'de yer almaktadır.