Küresel finans piyasalarının en güvenilir yatırım araçlarından biri olan altın, dün tarihi bir rekor kırarak ons fiyatı ilk kez 3 bin dolar seviyesinin üzerine çıktı. Uluslararası piyasalarda 3.001,20 dolara kadar yükselen altın, TSİ 14.02 itibarıyla 2.993 dolar seviyelerinden işlem gördü. Bu tarihi yükselişle birlikte, yatırımcıların güvenli limanlara olan talebi bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu.
Değerli metalin fiyatındaki bu dikkat çekici artış, finansal piyasaların içinde bulunduğu belirsizlik ortamının bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Özellikle küresel belirsizliklerin artması, jeopolitik gerilimlerin tırmanması ve ABD Başkanı Donald Trump'ın gümrük vergisi politikalarının yarattığı endişeler, altının cazibesini arttıran ana faktörler olarak öne çıkıyor.
2024 yılının ilk gününde 2.620 dolardan işlem görmeye başlayan altın, yılın başından bu yana yaklaşık 380 dolar değer kazanmış durumda. Bu dönemde altın fiyatları toplamda 13 kez rekor tazeledi. Geçen yıl yüzde 27 yükselen altın fiyatları, bu yıl da şu ana kadar yüzde 17'lik bir artış kaydetti. Bu performans, altının son iki yıldaki toplam değer artışının yüzde 44'e ulaştığını gösteriyor.
Son günlerde altın fiyatlarındaki yükselişin ivme kazanmasında, ABD'de Başkan Trump'ın ocak ayında göreve başlamasının ardından uygulamaya koyduğu ekonomi politikaları belirleyici rol oynadı. Trump'ın başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana geçen sürede altın, yaklaşık yüzde 12 değer kazandı. Bu artış, Trump etkisi olarak nitelendirilen ekonomik ve jeopolitik değişimlerin önemli bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
Trump'ın gümrük vergisi politikaları ve piyasalara etkisi
ABD Başkanı Donald Trump'ın daha önce de uyguladığı ve yeniden başkan seçilmesinin ardından daha da sertleştireceğini açıkladığı gümrük vergisi politikaları, küresel ticaret dengesini tehdit eden önemli bir faktör olarak görülüyor. Trump, özellikle Çin, Meksika ve Avrupa Birliği ülkelerine yönelik agresif gümrük tarifesi uygulamalarını hayata geçireceğini duyurmuştu.
Amerika'nın en önemli ticari ortaklarına yönelik başlatılan bu hamle, küresel ticaret savaşlarını yeniden alevlendirme potansiyeli taşıyor. Trump yönetimi, Çin'den ithal edilen ürünlere yüzde 60'lara varan oranlarda ek gümrük vergisi getireceğini, Meksika ve Kanada'dan yapılan ithalata da yüzde 25 vergi uygulayacağını açıkladı. Bu durum, küresel ekonomide yeni bir belirsizlik dalgası yaratırken, yatırımcıları güvenli limanlara yönlendiriyor.
Ekonomi uzmanları, karşılıklı gümrük tarifelerinin gelecek aylarda yeni bir piyasa kargaşası dalgasını tetikleyebileceği uyarısında bulunuyor. Morgan Stanley'den John Anderson, "Trump'ın gümrük vergisi politikaları küresel ticaret hacmini daraltabilir ve enflasyonist baskıları artırabilir. Bu durum, merkez bankalarının para politikası kararlarını zorlaştırırken, altın gibi geleneksel güvenli limanların değerini artıracak" değerlendirmesinde bulundu.
Özellikle ticaret savaşlarının yeniden hızlanması ihtimali, küresel ekonomik büyümeyi tehdit eden bir risk faktörü olarak görülüyor. Bu risklerin artması, yatırımcıların portföylerinde altın gibi değerli metallere olan talebini artırıyor. Goldman Sachs analistleri, Trump'ın gümrük tarifesi politikasının, ABD ekonomisinde yıllık yüzde 0,5 ila 1 arasında bir büyüme kaybına yol açabileceğini öngörüyor.
Jeopolitik risklerin altın fiyatlarına yansıması
Altın fiyatlarındaki yükselişin bir diğer önemli nedeni, küresel çapta artan jeopolitik gerginlikler. Rusya-Ukrayna savaşının üçüncü yılına girerken ateşkes çabalarında somut ilerleme kaydedilememesi, İsrail-Hamas çatışmasının bölgesel bir savaşa dönüşme riski ve Tayvan çevresinde Çin-ABD arasında yükselen tansiyon, yatırımcıların risk iştahını azaltan faktörler arasında öne çıkıyor.
Ukrayna'daki savaşta son dönemde Rusya'nın saldırılarını yoğunlaştırması ve Batılı ülkelerin Ukrayna'ya askeri desteğini artırması, çatışmanın yakın zamanda sona ermeyeceğini gösteriyor. Bu durum, Avrupa'nın enerji güvenliği başta olmak üzere bölgesel ekonomik istikrarı tehdit ediyor. Rusya-Ukrayna savaşının uzaması, Avrupa ekonomilerinde resesyon riskini artırırken, küresel gıda ve enerji fiyatlarını da yukarı yönlü baskılıyor.
Orta Doğu'da İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın İran, Lübnan ve Yemen gibi ülkeleri de içine alacak şekilde genişlemesi, küresel petrol arzını tehdit eden bir risk faktörü olarak değerlendiriliyor. Petrol fiyatlarındaki olası bir sıçrama, küresel enflasyonu yeniden tetikleyebilir ve merkez bankalarının para politikası kararlarını zorlaştırabilir.
JP Morgan'ın jeopolitik risk analisti Sarah Parker, "Jeopolitik belirsizlik arttıkça, yatırımcılar portföylerinde altın gibi geleneksel değer saklama araçlarına daha fazla yer veriyor. Özellikle Rusya-Ukrayna ve İsrail-Hamas çatışmalarının derinleşmesi, altın fiyatlarını yukarı yönlü destekleyen en önemli faktörlerden biri" dedi.
Merkez bankalarının altın alımları ve rezerv stratejileri
Altın fiyatlarındaki yükselişi destekleyen bir diğer önemli faktör, dünya genelindeki merkez bankalarının artan altın alımları. Özellikle Çin, Rusya, Hindistan ve Türkiye gibi ülkelerin merkez bankaları, son yıllarda döviz rezervlerinin çeşitlendirilmesi amacıyla altın alımlarını hızlandırdı.
Dünya Altın Konseyi'nin verilerine göre, merkez bankaları 2023 yılında toplam 1.037 ton altın satın alarak tarihi bir rekora imza attı. Bu eğilim 2024 yılında da devam ediyor. İlk çeyrekte merkez bankaları 290 ton altın alımı gerçekleştirdi. Özellikle Çin Merkez Bankası, 17 aydır kesintisiz olarak altın rezervlerini artırıyor ve bu süreçte yaklaşık 300 ton altın aldı.
Çin, Rusya ve Hindistan gibi ülkelerin altın rezervlerini artırma stratejisi, ABD doları üzerindeki bağımlılığı azaltma çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Bu ülkeler, ABD'nin finansal yaptırımlarına karşı bir sigorta olarak altın rezervlerini güçlendirmeye çalışıyor. Russia Today'in haberine göre, Rusya ve Çin arasındaki ticari işlemlerde dolar kullanımı son beş yılda yüzde 90'dan yüzde 30'a geriledi.
UBS'in emtia stratejisti Mark Thompson, "Merkez bankalarının altın alımlarındaki artış, finansal sistemde dedolarizasyon eğiliminin güçlendiğini gösteriyor. Altın rezervleri, jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde merkez bankaları için stratejik bir varlık haline geldi. Bu alımların önümüzdeki dönemde de devam etmesi, altın fiyatlarını destekleyecektir" dedi.
Küresel ekonomik belirsizlik ve altının güvenli liman rolü
Altın, tarih boyunca ekonomik ve siyasi belirsizlik dönemlerinde güvenli bir liman olarak kabul edildi. Günümüzde de bu rolünü sürdüren değerli maden, özellikle küresel ekonomik risklerin arttığı dönemlerde yatırımcıların ilk tercihlerinden biri olmaya devam ediyor.
Son dönemde altın fiyatlarındaki yükselişin, normalde ters rüzgarlar olarak nitelendirilebilecek yüksek faiz oranları ve güçlü dolara rağmen gerçekleşmesi dikkat çekiyor. ABD'de faiz oranlarının yüzde 5,25-5,50 bandında bulunması ve doların diğer para birimleri karşısında güçlü seyretmesi, geleneksel olarak altın fiyatlarını baskılayan faktörler. Ancak jeopolitik riskler ve ekonomik belirsizlikler, bu faktörlerin etkisini bastırarak altın fiyatlarının rekor seviyelere ulaşmasını sağladı.
HSBC'nin kıdemli emtia analisti James Steel, "Altın fiyatlarının mevcut seviyeleri, yatırımcıların küresel ekonominin geleceğine ilişkin ciddi endişeler taşıdığını gösteriyor. ABD'de yüksek faiz oranlarına rağmen altının bu kadar değer kazanması, piyasaların Trump döneminde uygulanacak ekonomi politikalarına ilişkin belirsizliği fiyatladığına işaret ediyor" dedi.
Dünya ekonomisinde büyüme endişelerinin artması da altının güvenli liman olarak cazibesini artıran faktörlerden biri. IMF'nin son projeksiyonlarına göre, küresel ekonomi 2024 yılında yüzde 3,2 oranında büyüyecek. Ancak Trump'ın gümrük vergisi politikalarının hayata geçirilmesi durumunda, bu büyüme tahmininin aşağı yönlü revize edilmesi bekleniyor.
Yatırımcılar için altının anlamı ve stratejik yaklaşımlar
Küresel piyasalarda yaşanan bu gelişmeler, bireysel ve kurumsal yatırımcılar için altının stratejik önemini yeniden ortaya koyuyor. Fonlardan, bireysel yatırımcılara kadar geniş bir yelpazedeki piyasa katılımcıları, portföylerinde altına ayırdıkları payı artırıyor.
Dünya genelinde altın destekli borsa yatırım fonlarının (ETF) varlıkları, 2024 yılının ilk yarısında önemli artış gösterdi. Özellikle SPDR Gold Shares (GLD) ve iShares Gold Trust (IAU) gibi büyük altın ETF'leri, önemli miktarda net fon girişi kaydetti. Bu durum, kurumsal yatırımcıların altına olan ilgisinin arttığını gösteriyor.
Finans uzmanları, mevcut piyasa koşullarında portföy çeşitlendirmesi açısından altının önemine dikkat çekiyor. BlackRock'tan Alex Davis, "Yatırımcıların portföylerinde yüzde 5-10 arasında altın bulundurması, jeopolitik ve ekonomik risklere karşı bir sigorta sağlayabilir. Özellikle hisse senedi ve tahvil piyasalarındaki olası dalgalanmalara karşı altın, dengeleyici bir rol oynuyor" ifadelerini kullandı.
Bireysel yatırımcılar için fiziki altın, altın fonları, altına dayalı ETF'ler ve altın madenciliği şirketlerinin hisseleri gibi çeşitli yatırım araçları bulunuyor. Uzmanlar, yatırımcıların risk profillerine ve yatırım vadelerine göre bu araçlar arasında bir seçim yapması gerektiğini vurguluyor.
Yapı Kredi Yatırım'ın stratejisti Murat Berk, "Türkiye'deki yatırımcılar için altın, tarihsel olarak en güvenilir yatırım araçlarından biri oldu. Son dönemde yaşanan küresel gelişmeler, altının bu rolünü pekiştiriyor. Ancak yatırımcıların altın fiyatlarındaki volatiliteyi de göz önünde bulundurması gerekiyor" dedi.
Uzmanların altın fiyatları için tahminleri ve beklentiler
Altın fiyatlarındaki rekor kırıcı yükselişin ardından, uzmanlar gelecek dönem için beklentilerini paylaşıyor. Çoğu analist, mevcut jeopolitik riskler ve ekonomik belirsizlikler devam ettiği sürece altın fiyatlarının yükseliş eğilimini sürdüreceğini öngörüyor.
Goldman Sachs, yakın zamanda yayımladığı raporda altın için 12 aylık fiyat hedefini 3.200 dolara yükseltti. Banka analistleri, Fed'in faiz indirimleri, jeopolitik riskler ve merkez bankalarının alımları nedeniyle altının 2025 yılında da değer kazanmaya devam edeceğini tahmin ediyor.
Citibank ise daha temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Bankanın analistleri, altın fiyatlarının kısa vadede 3.050-3.100 dolar bandında dalgalanabileceğini, ancak Fed'in faiz indirimleri konusunda atacağı adımların belirleyici olacağını vurguluyor. Banka, 2024 sonunda altın için 3.150 dolar hedef fiyat belirledi.
Bank of America'nın emtia stratejistleri, altın fiyatlarının 2025 yılında 3.500 dolara kadar yükselebileceğini öngörüyor. Bu beklenti, ABD'deki ekonomik yavaşlama, Fed'in agresif faiz indirimleri ve artan jeopolitik risklere dayanıyor.
Türkiye'deki analistler de altın fiyatlarının yükseliş eğilimini sürdüreceği görüşünde birleşiyor. Gedik Yatırım'ın stratejisti Erol Gürcan, "Jeopolitik riskler ve merkez bankalarının alımları devam ettiği sürece, altın fiyatlarındaki yukarı yönlü hareket desteklenecektir. Gram altının yıl sonunda 3.000 TL'yi aşması beklenebilir" dedi.
Altın fiyatlarındaki artışın diğer emtialara ve piyasalara etkisi
Altın fiyatlarındaki rekor artış, diğer değerli metaller ve emtia piyasaları üzerinde de etkili oluyor. Özellikle gümüş, platin ve paladyum gibi diğer değerli metaller, altındaki yükselişten olumlu etkileniyor.
Gümüş fiyatları, son bir ayda yaklaşık yüzde 15 değer kazanarak 30 dolar/ons seviyesinin üzerine çıktı. Endüstriyel kullanımı ve değerli metal olma özelliğini bir arada taşıyan gümüş, bazı analistlere göre altına kıyasla daha fazla yükseliş potansiyeli barındırıyor.
Altın fiyatlarındaki yükseliş, altın madenciliği şirketlerinin hisse senetleri için de olumlu bir katalizör görevi görüyor. Barrick Gold, Newmont Corporation ve AngloGold Ashanti gibi büyük altın madenciliği şirketlerinin hisseleri, son bir ayda ortalama yüzde 20'nin üzerinde değer kazandı.
Öte yandan, altın fiyatlarındaki artış, merkez bankalarının para politikası kararları üzerinde de etkili olabilir. Özellikle enflasyonist baskıların arttığı dönemlerde yükselen altın fiyatları, merkez bankalarının enflasyonla mücadele konusundaki kararlılığını test edebilir.
Deutsche Bank'ın baş ekonomisti Michael Spencer, "Altın fiyatlarındaki hızlı yükseliş, yatırımcıların enflasyon beklentilerini yükseltebilir ve merkez bankalarının para politikası kararlarını etkileyebilir. Özellikle Fed'in faiz indirimleri konusunda daha temkinli davranmasına neden olabilir" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de ise altın fiyatlarındaki yükseliş, gram altın fiyatlarını da yukarı taşıyor. Ons altın fiyatındaki artış ve döviz kurlarındaki hareketlilik, gram altının 2.700 TL'nin üzerine çıkmasını sağladı. Bu durum, Türkiye'deki yatırımcıların tasarruf tercihlerini etkilemeye devam ediyor.