Türk mobilya sektörü, son dönemde adeta bir "kusursuz fırtına" ile karşı karşıya. Üretimin temel direkleri olan enerji, arsa ve iş gücü maliyetlerindeki durdurulamayan artış, sanayicinin belini büküyor. Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Başkanı Davut Karaçak, sektörün içinde bulunduğu darboğazı net bir dille ifade ederek, sanayicilerin artan maliyetleri fiyatlara yansıtmakta zorlandığını, bunun da kârlılıkları eriterek yatırım iştahını bitirdiğini vurguladı.

Asgari ücretli için sıfır araba hayal
Asgari ücretli için sıfır araba hayal
İçeriği Görüntüle

Karaçak'a göre sorun, sadece genel ekonomik konjonktürden kaynaklanmıyor. Sektörün can damarı olan MDF ve yonga levha gibi temel hammaddelerde Türkiye'nin uluslararası piyasalara göre daha pahalı bir konumda olması, rekabet gücüne ağır bir darbe vuruyor. Üretici, bir yandan iç pazarda fahiş hammadde fiyatlarıyla mücadele ederken, diğer yandan küresel rakipleriyle aynı kulvarda yarışmaya çalışıyor. Bu ateşten gömleğin üzerine bir de finansmana erişim krizi eklenmiş durumda. Yüksek kredi faizleri bir yana, bankaların kredi musluklarını neredeyse tamamen kapatması, üreticinin elini kolunu bağlıyor. Azalan iç ve dış talebin de etkisiyle birçok firma, üretim çarklarını yavaşlatma tehlikesiyle yüzleşiyor.

KOBİ'ler can çekişiyor: Alacaklar hızla takibe düşüyor

Ekonomik sarsıntının en ağır faturasını, her zaman olduğu gibi, sektörün omurgasını oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler) ödüyor. Piyasada yaşanan nakit akışı krizi, özellikle KOBİ'leri iflasın eşiğine sürüklüyor. MOSDER Başkanı Karaçak'ın paylaştığı veriler, tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. Son bir yıl içinde takibe düşen ticari alacak oranlarındaki artış korkutucu seviyelerde. Mikro işletmelerde takibe düşen alacak oranı yüzde 78 artarken, bu oran küçük işletmelerde yüzde 92'ye, orta boy işletmelerde ise yüzde 98'e ulaşmış durumda.

Bu rakamlar, binlerce atölyenin ve fabrikanın alacağını zamanında tahsil edemediği ve kendi borçlarını ödeyemez hale geldiği anlamına geliyor. Bankacılık sektörü için henüz bir sistemik risk oluşturmasa da reel sektörde domino etkisi yaratabilecek bu durum, tedarik zincirlerinde ciddi kopmalara yol açma potansiyeli taşıyor. Malını satan ama parasını alamayan KOBİ'ler, hammadde alamaz, işçisinin maaşını ödeyemez ve üretimini sürdüremez bir noktaya doğru hızla ilerliyor. Bu durum, sektördeki binlerce işletmenin adeta bir "can suyu" beklediğini gösteriyor.

Rakamlarla dev sektörün sessiz çığlığı

Mobilya sektörünün yaşadığı kriz, sadece birkaç firmayı ilgilendiren dar bir alanın sorunu değil. Aksine, Türkiye ekonomisi için stratejik öneme sahip dev bir endüstrinin sessiz çığlığı. MOSDER Başkanı Davut Karaçak, sektörün büyüklüğünü ve önemini rakamlarla ortaya koyuyor. Türkiye genelinde 45 binden fazla mobilya üreticisi firma faaliyet gösteriyor ve bu firmalar doğrudan 244 binden fazla kişiye istihdam sağlıyor. Dolaylı etkileriyle birlikte milyonlarca insanın geçim kapısı olan bu dev sektör, ülkenin toplam sanayi üretimi içindeki yüzde 9,9'luk payıyla da vazgeçilmez bir konumda.

2024 yılı itibarıyla sektörün ulaştığı üretim hacmi 280 milyar TL'yi (yaklaşık 12 milyar dolar) aşmış durumda. Bu denli büyük bir üretim gücüne ve istihdam potansiyeline sahip bir sektörün tökezlemesi, ülke ekonomisi genelinde hissedilecek ciddi dalgalanmalara neden olabilir. Üretimdeki yavaşlama, istihdam kayıpları ve vergi gelirlerindeki azalma gibi sonuçlar, mobilya sektörünün sadece kendi kaderiyle değil, ülkenin genel ekonomik sağlığıyla da ne kadar iç içe olduğunu kanıtlıyor.

İhracat pazarlarında kan kaybı, e-ticaret yetmiyor

Sektörün umut bağladığı alanlardan biri olan ihracat cephesinden de iyi haberler gelmiyor. Her ne kadar iç pazardaki dijitalleşme ve e-ticaret hacmi artsa da bu durum, uluslararası pazarlardaki kan kaybını telafi etmeye yetmiyor. Sektörün e-ticaret içindeki payı yaklaşık 750 milyon dolar seviyesinde ve dolar bazında yıllık yüzde 30 gibi etkileyici bir büyüme kaydediyor. Ancak madalyonun diğer yüzünde, toplam ihracatta yaşanan yüzde 7'ye varan düşüşler var.

Özellikle Çin, Almanya ve ABD gibi Türkiye mobilya sektörünün en önemli hedef pazarlarında yaşanan daralma, genel büyüme performansını ciddi şekilde gölgeliyor. Küresel resesyon endişeleri, artan navlun maliyetleri ve uluslararası rekabetin kızışması, Türk mobilyacısının yurt dışındaki işini zorlaştırıyor. Bu durum, sektörün sadece iç piyasadaki sorunlarla değil, aynı zamanda küresel ölçekteki zorluklarla da başa çıkmak zorunda olduğunu gösteriyor. Davut Karaçak, sektörün sürdürülebilirliğini koruyabilmesi için artık yapısal adımların kaçınılmaz hale geldiğini belirterek acil destek çağrısını yineliyor. Sanayicinin talepleri arasında, sektöre özel kredi ve teşvik mekanizmalarının oluşturulması, yerli hammadde üretiminin artırılarak dışa bağımlılığın azaltılması ve vergi yükünü hafifletecek reformlar ilk sıralarda yer alıyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ