Eylül VARDAR/ Ülkemizin kanayan yarası kadın cinayetlerine üç günde 8 kadının daha eşleri ve yakınları tarafından öldürülmesi eklendi. İkisi İzmir’de yaşayan 8 kadının canice katledilmesi İzmir’de Konak Belediyesi’nin öncülüğünde bugün protesto edilecek. Yapılacak eyleme İzmir Kadın Kuruluşları Birliği üyesi STK’ler ile  İzmir Barosu ve meslek örgütleri de destek verecek.

Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde saat 13.00’te başlayacak protesto eylemi ile ilgili 9 Eylül Gazetesi’ne değerlendirme yapan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, “Yaşanan kadın cinayetlerinde 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bir gecede çıkılan İstanbul Sözleşmesi’nin etkili olduğunu” söyledi. Yılmaz şöyle konuştu:

“6284 sayılı Kanun da henüz İstanbul Sözleşmesi'yle tam entegre olamamıştı. Ne yazık ki 2023 seçimleri de hedeflenerek sözleşmeden bir gecede vazgeçildi. Kadın cinayetlerinin özellikle soruşturulma ve kovuşturma aşamasında cezasızlık yöntemiyle sonuçlanması cinayetlerin artmasının en büyük sebebi. Bu sözleşmeden çıkılmasıyla kadın cinayetlerine yönelik önlem alınamıyor. Ne yazık ki 6284 sayılı Kanun’da koruyucu önlemler eksik. Bu nedenle eksik bir yasa olduğunu ifade etmek gerekli. Bu yasanın tamamlanması, entegrasyonun yapılması gerekiyordu. Kadın cinayetlerinin tabii ki önüne geçmeyecekti ama bu yönüyle de en azından asgari yayılması konusunda bir caydırıcı rolü olacaktı.”

Whatsapp Image 2024 07 12 At 16.38.03 (1)

İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz

‘KADINLARIN DURUMU KÖTÜLEŞİYOR’

Kadınların güncel yaşamdaki durumlarının da giderek zorlaştığını kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:

“Günümüzde hem kadını ötekileştiren hem de yaşamdan, çalışma hayatından uzaklaştıran bir anlayış yaşanıyor. Aile kurumu Mayıs ayındaki seçimlerde gündeme taşındı. Kadın hakları ile ilgili konular gündeme taşındı. LGBTİ+ üzerinden siyaset geliştirildi. İnsanlar ötekileştirildi. Ülke siyasetinin aslında topluma, toplumun bütün katmanlarına hizmet eden bir anlayışı kapsaması gerekirken ne yazık ki ötekileştirilen, yalnızlaştırılan, terk edilen birtakım davranış biçimleri oldu. Bu nedenle toplumda yaşanan kadın cinayetlerinin nasıl olsa cezasızlıkla ödüllendirildiği gerekçesiyle bu cinayetler artarak devam ediyor.” 

‘ÖNÜNE GEÇMEK MÜMKÜN’

Karabağlar'ı şiddete karşı kapattık! İGC'den Karabağlar muhtarlarıyla Nar dayanışması Karabağlar'ı şiddete karşı kapattık! İGC'den Karabağlar muhtarlarıyla Nar dayanışması

Son 3 günde 8 kadın cinayeti yaşandığını, bu cinayetlerden iki tanesinin İzmir’de meydana geldiğini söyleyen Başkan Yılmaz, “Bu cinayetlerin önüne geçmek mümkün. Önce toplumu bu konuda bilgilendirmek gerekli. Cezaları caydırıcı biçime getirmek gerekli. Toplumsal bir bilincin oluşmasını sağlamak gerekli. Laikliğin, sosyal hukuk devletinin, hukukun üstünlüğünün olduğu bir devlet olması gerekli. Bu sonuçlar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının sonucu” dedi.

Yarın Konak Belediyesi tarafından Türkan Saylan Kültür Merkezi yönünde saat 13.00’te bir basın açıklaması yapılacağını da dile getiren Yılmaz, “Yıllardır bu konuda aktif olarak çalışan hem İnsan Hakları Merkezi hem Kadın Hakları Merkezi’miz var. 81 Baro olarak biz de bir çalışma yapıyor ve cinayetlere yönelik bir basın açıklamamız olacak. Bunlar caydırıcı değil ama bu açıklamaları görünür kılmak lazım. Bu yanlışı düzeltmenin, bu yanlıştan dönmenin yollarını da İzmir Barosu olarak yıllardır anlatıyoruz. Mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının siyasal anlamda farklı düşünceleri ortaya koyan bir anlayışın tezahürü olmadığını, herkesin birarada olması gereken bir konu olduğunu dile getiren Başkan Yılmaz, “Bu alanlarda çok ciddi çalışmalar yapılması gerekli değil, zorunlu” diye konuştu. Yılmaz, şöyle devam etti:

‘ÇÖZÜM NOKTASI SİYASİ İSTİKRAR’

“Bunun yöntemlerinin ne olacağı barolar tarafından defalarca açıklandı. Barolar Birliği tarafından bakanlığa bununla ilgili müracaatlar yapıldı, istatistikler sunuldu. Yani bununla ilgili yapılması gereken ne varsa özellikle barolar, biz aynı zamanda kamu kurumuyuz. Sadece bir baro olarak ya da bir STK olarak değiliz. Biz anayasal bir kurumuz. Anayasa’nın 135. maddesinde yer alan kurumlardan biri biziz. Yargının asli unsurlarından biriyiz. Biz yurttaşın sesiyiz, kadının çocuğun doğanın sesiyiz. Hep söylüyoruz. Bundan önce de söyledik, bundan sonra da ısrarla söyleyeceğiz. İşte bu konuları gündeme taşımak bizim görevimiz. Evet yapacağız ama çözüm noktası siyasal iktidarındır. Siyasal iktidarın bir an önce harekete geçmesini istiyoruz. Biz de harekete geçmeleri için bir baskı unsuru olarak kendi gücümüzü elbette kullanacağız. Zaten bu kadın cinayetleriyle ilgili açılan tüm davalarda İzmir Barosu müdahil olmuştur. Mağdur olanların yanında bulunmaya özellikle dikkat etmiştir. Çocuk istismarlarında, maden cinayetleri dahil olmak üzere, doğa katliamları dahil olmak üzere bütün davalarda bulunmaya çalışıyoruz ve de bulunuyoruz.”

Muhabir: Eylül Vardar