Kural tanımayanlara İzmir Büyükşehir'den müdahale! Kural tanımayanlara İzmir Büyükşehir'den müdahale!

Suat GEZİCİ/Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 yılına ilişkin doğum istatistiklerini açıkladı. TÜİK verilerine göre, Türkiye'de 2023 yılında 15 yaşından küçük 130 çocuk, 15-17 yaş grubunda ise 6 bin 505 çocuk "anne" oldu. 15 yaşından küçük çocukların 4’ü ikinci defa doğum yaptı. 15-17 yaş grubunda ise çocuk annelerden 535’i ikinci, 31’i üçüncü kez doğum yaptı.

Derya Bogru Esik

Derya Böğrü 

Çocukluk hakları ellerinden alındı

"Çocuk annelik" üzerine konuştuğumuz Sağlıkçı ve EŞİK Platformu gönüllüsü Derya Böğrü, kız çocuklarının anne olmasının başlı başına bir çocuk hakları ihlâli olduğunu belirterek şöyle konuştu:

"Burada gebelik başladıktan itibaren, evlilik sınırı ile o gebeliğin nasıl başladığını konuşmak gerekir. Aile içi ensest olabilir, istenmeyen bir evlilik olabilir, küçük yaşta zorla evlendirme olabilir ya da istismar olabilir. Bu tür şeyler bizim kültürümüzde maalesef var. Ve çocuk bütün bu sistematik olayların sonucunda gebe kalıyor. ‘15 yaş altı 130 çocuk anne, 15-17 yaş arası 6 bin 505 çocuk anne’ diyerek istatistiklerde belirtiliyor. Bunları birer rakam olarak düşünülemez. Bu kadar çocuğun hakkı, çocukluk hakkı elinden alınmış. Çocukluk çağı birden bire yok edilmiş. İkinci konu da gebe kalan bir kadının gebeliği algılayabilmesi için bile belli bir aile yeterliliğine sahip olması gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün ya da diğer kurumlarım çalışmalarının ortaya çıkardığı sonuç şu: çocuğun varlığı ve doğduktan sonraki topluma uyum sağlama haliyle ilgili fikirleri de anne karnında başlayan bir sürece işaret ediyor. Yani sağlıklı sürece maruz kalmış bir çocuk doğduktan sonra, sağlıklı çocuk olarak değerlendiriliyor. Anne karnında, anne-bebek bağlanması süreci var. Küçük yaş anneler ile bebekler bu bağlanmayı sağlayamıyorlar. Çünkü anne dediğimiz kişi de çocuk zaten. Sonrasında bebeğe nasıl bakacağını, karnındaki çocuğu nasıl değerlendirdiğini bile bilmiyor. Erken yaş gebeliklerin gebelik sürecinden sonra da sorunları oluyor”.

“Çocuk annelik” durumunda çifte çocuk hakları ihlali bulunduğunu belirten Böğrü "Erken yaşta evlilik hem anne olan çocuğun hem de doğan çocuğun hakkını ihlal ediyor. İki taraflı bir hak ihlali var ortada. İlk hak ihlali gebe çocukta başlıyor. Ardından doğurduğu çocukta başlıyor. Çünkü sağlıklı bir aileye doğmamış oluyor. Sağlıklı bir anne babanın çocuğu olmamış oluyor. Dolayısıyla bebekle ilgili de ortaya toplumsal bir sorun doğurmuş oluyoruz aynı zamanda. Aslına bakarsanız erken yaşta gebeliklerde doğan çocuklarla, toplumsal bir sorun doğurmuş oluyoruz. Bununla birlikte doğum esnasında da çok ciddi sorunlar yaşıyor çocuklar. Çünkü doğum başlı başına anne için sezeryan olsun, normal doğum olsun zor yönetilen bir süreç. Bir çocuğun hem bedenen hem de mental olarak böyle bir süreci yönetmek gibi bir yeterliliği yok. Yetkinliği de yok” diye konuştu.

Tuana Gençer

Tuana Gençer 

Çözüm Lanzarotes Sözleşmesi  

"Çocuk annelik" üzerine politik değerlendirme yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu - Kadın Meclisleri Ankara Temsilcisi Tuana Gençer ise, Lanzarotes Sözleşmesi'nin (Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması için Avrupa Konseyi Sözleşmesi ) etkin olarak uygulaması gerektiğine dikkat çekti. Gençer "Çocuk annelik konusunu ele alacak olursak ciddi bir istismar ve ihmal ile karşı karşıya kalıyoruz. Örneğin Lanzarote Sözleşmesi'nin uygulanmadığını görüyoruz. Bununla alakalı da elbette yapılacak çok fazla şey var. Eskiden şöyle söyleniyordu 'çocuk susar sen susma' gibi. Aslında şu an hiç öyle olmadığını görüyoruz. Çocuklar susmuyor ve istismara uğradığını bir şiddete uğradığını cinsel şiddetle karşı karşıya kaldıklarını söylüyorlar. Bunun sonucunda yani böyle bir ifade bize geliyorsa bir karakola geliyorsa bir savcılığa böyle bir başvuru varsa derhal tüm mekanizmaların o çocuğun yararına işletilmesi gerekir elbette. Hem soruşturma hem de kovuşturma sürecinde bunun işletilmesi gerekir. O delil yetersizliğinden beraat kararlarını mahkemeler bu kadar rahat vermemelidir. Yani siyaset kurumu eğer bütünlüklü olarak çocuk istismarını önleyecek çeşitli tedbirler getirirse, bunu sadece söylemesi bile o mahkemelerin bu kadar rahat bu kararları vermesini engeller diye düşünüyoruz. O yüzden tabii ki hem çocuk istismarı konusu hem kadına yönelik şiddet konusu ancak iktidarın önleyici çeşitli politikalarıyla o çeşitli mekanizmalarla o sözleşmelerle önlenebilir. Biz çözümü elbette ki biliyoruz: Lanzarotes Sözleşmesi etkin uygulanmalı. Mevcut yasalarımızın çocuklarla alakalı hükümleri "beyan esastır" örneği gibi. Bunlar etkin uygulanmalı diye düşünüyoruz."

Muhabir: Suat GEZİCİ