Türkiye'nin ekonomik nabzını tutan en önemli göstergelerden biri olan kurulan ve kapanan şirket istatistikleri, 2025'in Haziran ayında endişe verici bir tablo ortaya koydu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından açıklanan verilere göre, haziran ayında kurulan şirket sayısı, bir önceki ay olan mayısa kıyasla yüzde 16,4'lük sert bir düşüşle 8 bin 765'ten 7 bin 330'a geriledi. Bu aylık düşüş, piyasalardaki belirsizliğin ve yatırım iştahındaki azalmanın bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Aynı dönemde kapanan şirket sayısında da aylık bazda yüzde 12,1'lik bir azalışla 2 bin 569'a gerileme yaşansa da, bu durum genel tabloyu olumlu yönde değiştirmeye yetmiyor. Asıl endişe verici olan, yıllık bazdaki veriler. Haziran ayında kurulan şirket sayısı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11 artarken, kapanan şirket sayısının yüzde 27,1 gibi rekor bir seviyede artması, ekonominin çarklarının yavaşladığının ve birçok işletmenin ayakta kalma mücadelesi verdiğinin en net kanıtı.

Bu tablo, artan maliyetler, finansmana erişimdeki zorluklar ve iç talepteki daralma gibi bir dizi ekonomik sorunun reel sektör üzerindeki baskısını açıkça ortaya koyuyor. Girişimcilerin yeni bir iş kurma konusundaki cesaretinin azaldığı, mevcut işletmelerin ise kepenk kapatma riskiyle karşı karşıya olduğu bir dönemden geçiliyor.

Yılın ilk yarısı bilançosu: Kapanan şirket sayısındaki artış korkutuyor

2025 yılının ilk altı aylık verileri, ekonomideki bu negatif trendin sadece Haziran ayıyla sınırlı olmadığını, yılın geneline yayılan bir sorun olduğunu gösteriyor. Ocak-Haziran döneminde kurulan şirket sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,9'luk sınırlı bir azalışla 52 bin 226 olarak gerçekleşti.

Ancak aynı dönemde kapanan şirket sayısındaki artış, çok daha endişe verici boyutlarda. Yılın ilk yarısında kapanan şirket sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,6'lık ciddi bir artışla 13 bin 677'ye yükseldi. Bu veri, her gün ortalama 75 şirketin ticari faaliyetine son verdiği anlamına geliyor. Bu durum, sadece ekonomik bir gösterge olmanın ötesinde, binlerce insanın işsiz kalması ve ailelerin geçim sıkıntısı yaşaması gibi ciddi sosyal sorunları da beraberinde getiriyor.

Ekonomistler, bu tablonun ardında yatan temel nedenler olarak, yüksek enflasyonun yarattığı maliyet baskısı, sıkı para politikasının neden olduğu kredi daralması ve tüketici güvenindeki azalmayı gösteriyor.

İstanbul, ankara ve izmir liderliği bırakmıyor

Şirketleşme faaliyetlerinin coğrafi dağılımı incelendiğinde, Türkiye'nin üç büyük metropolünün liderliği sürdürdüğü görülüyor. Geçen ay tüm illerde şirket kuruluşu gerçekleşmiş olsa da, pastanın en büyük dilimini yine bu üç şehir paylaştı.

Haziran ayında kurulan toplam 7 bin 465 şirket ve kooperatifin yüzde 37,3'ü İstanbul'da kuruldu. Onu yüzde 10,7 ile başkent Ankara ve yüzde 6,3 ile Ege'nin incisi İzmir takip etti. Bu üç şehrin toplam payı, yüzde 54,3'e ulaşarak, Türkiye'nin ekonomik aktivitesinin ne denli merkezileştiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Yapısal olarak incelendiğinde ise, kurulan şirketlerin büyük çoğunluğunu (yüzde 87) limitet şirketler oluştururken, yüzde 11,2'sini anonim şirketler ve yüzde 1,8'ini kooperatifler oluşturdu. Bu dağılım, Türkiye'deki girişimcilik ekosisteminin daha çok küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) üzerine kurulu olduğunu gösteriyor.

Ticaret, inşaat ve imalat sektörleri öne çıkıyor

Sektörel dağılımda ise, ticaret sektörü hem kurulan hem de kapanan şirket sayısında başı çekiyor. Haziran ayında kurulan şirketlerin 2 bin 406'sı ticaret, 1.047'si inşaat ve 971'i imalat sektöründe faaliyet göstermek üzere kuruldu. Bu üç sektör, Türkiye ekonomisinin lokomotifleri olmaya devam ediyor.

Ancak aynı sektörler, kapanışlarda da ilk sıralarda yer alıyor. Kapanan şirketlerin 980'i toptan ve perakende ticaret, 309'u imalat ve 234'ü inşaat sektöründe yer aldı. Bu durum, rekabetin en yoğun olduğu bu sektörlerde ayakta kalmanın ne kadar zor olduğunu gösteriyor.

Gerçek kişi ticari işletmelerinde de benzer bir tablo söz konusu. Kurulan işletmelerde inşaat sektörü ilk sırada yer alırken, kapanışlarda ise ticaret sektörü öne çıkıyor. Bu veriler, özellikle küçük esnafın ve bireysel girişimcilerin ekonomik dalgalanmalardan ne kadar hızlı etkilendiğini ortaya koyuyor.

Yabancı sermaye ilgisi sürüyor ama odak değişiyor

Ekonomideki genel yavaşlamaya rağmen, Türkiye'ye yönelik yabancı ortak sermayeli şirket ilgisinin devam ettiği görülüyor. Geçen ay, toplam 479 adet yabancı ortak sermayeli şirketin kuruluşu gerçekleştirildi. Bu şirketlerin ortaklık yapısı incelendiğinde ise ilginç bir değişim dikkat çekiyor. İran ve Pakistan ortaklı 13'er şirket kurulurken, onu 12'şer şirketle Çin ve Almanya takip etti. Bu durum, Türkiye'ye yönelik yabancı sermaye ilgisinin coğrafi olarak çeşitlendiğini gösteriyor.

Özel okul fiyatları için kritik adım! Yemek, servis, kırtasiye gibi ücretler...
Özel okul fiyatları için kritik adım! Yemek, servis, kırtasiye gibi ücretler...
İçeriği Görüntüle

Bu şirketlerin faaliyet alanları incelendiğinde ise, "uzmanlaşmamış toptan ticaret" sektörünün ilk sırada yer aldığı görülüyor. Onu "ikamet amaçlı olan ve olmayan binaların inşaatı" ve "bilgisayar programlama" sektörleri izliyor. Bu da yabancı yatırımcıların, Türkiye'nin potansiyelini sadece geleneksel sektörlerde değil, aynı zamanda teknoloji ve hizmet sektörlerinde de gördüğünü ortaya koyuyor.

Kurulan bu şirketlerin toplam sermayelerinin yüzde 76,1'ini yabancı sermayeli ortak payının oluşturması ise, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye olan güveninin ve uzun vadeli yatırım niyetinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Bu durum, ekonomideki zorlu sürece rağmen, Türkiye'nin hala bir çekim merkezi olma potansiyelini koruduğunu gösteriyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ