İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde yürütülen ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran yolsuzluk soruşturması, yeni bir boyut kazandı. Soruşturma kapsamında tutuklu bulunan eski Başkan Tunç Soyer ve CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu'nun da aralarında olduğu 11'i tutuklu toplam 65 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, İzmir Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Ancak bu önemli hukuki gelişme, adil yargılanma ilkesini temelden sarsan bir uygulamayla gölgelendi.
Tunç Soyer'in avukatı Murat Aydın, henüz kendilerinin dahi içeriğine ulaşamadığı iddianamenin, bazı basın kuruluşlarına servis edildiğini öğrenince büyük bir şok yaşadı. Bu durumu "hukukun en basit kurallarının ihlal edildiği bir uygulama" olarak tanımlayan Aydın, savunma hakkının en temel unsurlarından biri olan "gizlilik" ve "eşitlik" ilkelerinin çiğnendiğini belirtti.
"Maalesef yine hukukun en basit kurallarının ihlal edildiği bir uygulama ile karşı karşıyayız. Savunma avukatlarının alamadığı iddianame basına verildi" diyen Murat Aydın, bu durumun kabul edilemez olduğunu ve hukuki sürecin daha en başından zedelendiğini ifade etti. Savunma makamının, müvekkiline yöneltilen suçlamaları ve delilleri ilk elden öğrenme hakkı varken, bu bilgilerin basın aracılığıyla kamuoyuna yayılması, savunma stratejisini hazırlama sürecini de olumsuz etkiliyor.
45 yıl hapis istemiyle yargılanacaklar
Hazırlanan iddianamenin detayları, davanın ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu da gözler önüne seriyor. Aralarında Tunç Soyer ve Şenol Aslanoğlu'nun da bulunduğu 65 şüpheli hakkında, çeşitli suçlamalarla 45'er yıla kadar hapis cezası talep edildiği öğrenildi. İddianamede, "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "ihaleye fesat karıştırma" ve "kamu zararınına neden olma" gibi ağır suçlamaların yer aldığı belirtiliyor.
Bu ağır suçlamalar karşısında savunma yapacak olan avukatların, iddianameye en erken şekilde ulaşması ve detaylı bir inceleme yapması hayati önem taşıyor. Ancak yaşanan bu sızdırma skandalı, savunma makamını daha en başından dezavantajlı bir konuma düşürmüş durumda. Avukat Murat Aydın, bu durumun, hukuki sürecin adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesine olan inancı zedelediğini vurguladı.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, şu anda İzmir Ağır Ceza Mahkemesi'nin değerlendirme sürecinde. Mahkeme, iddianameyi inceleyerek, usul ve esas yönünden herhangi bir eksiklik olup olmadığını kontrol edecek. Mahkemenin iddianameyi kabul etmesi durumunda, davanın ilk duruşma günü belirlenecek ve yargılama süreci resmen başlayacak.
Avukat Murat Aydın, iddianamenin düzenlenmesinin, sürecin ilerlemesi açısından olumlu bir gelişme olduğunu belirtti. "Açıkça hukuksuz suçlamalara Mahkeme huzurunda gerekli cevapları vereceğiz" diyen Aydın, yargılama sürecinde müvekkillerinin masumiyetini kanıtlayacaklarına inandıklarını ifade etti. Ancak bu olumlu beklenti, iddianamenin basına sızdırılmasıyla birlikte gölgelendi.
Aydın, "Bu aşamada Mahkemenin iddianameyi değerlendirme süreci devam ettiği için taraf avukatlarına iddianame tebliğ edilmedi" bilgisini paylaşarak, yaşanan durumun hukuki prosedürlere aykırılığının altını bir kez daha çizdi.
'Hukukun yok sayılması'na karşı yasal yollar kullanılacak
Soyer'in avukatı Murat Aydın, yaşanan bu skandal karşısında sessiz kalmayacaklarını ve gerekli hukuki başvuruları yapacaklarını açıkladı. "Savunma avukatı olarak isteyip alamadığımız iddianamenin basına verilmesi, yani hukukun yok sayılmasını, üstelik bunun soruşturma organlarınca yapılmasını kabul etmiyoruz" diyen Aydın, bu durumun sorumlularının tespit edilmesi için harekete geçeceklerini belirtti.
Bu tür sızdırmaların, sadece savunma hakkını ihlal etmekle kalmadığını, aynı zamanda "masumiyet karinesi" gibi evrensel bir hukuk ilkesini de zedelediğini vurgulayan hukukçular, kamuoyunda peşin bir hüküm oluşmasına neden olabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Yargılama süreci başlamadan, şüphelilerin suçluymuş gibi gösterilmesine neden olabilecek bu tür uygulamaların, adil yargılanma hakkını imkansız hale getirebileceği belirtiliyor.
Avukat Murat Aydın, hukuka olan saygısı gereği, eline ulaşsa dahi iddianameyi basınla paylaşmayacağını belirtirken, "Ama zaten herkesin elinde var. Doğru bilgi almanız için gereken çabayı göstermeye devam edeceğiz" diyerek, sürecin şeffaflığı için mücadele edeceklerini ifade etti.