Çalışan Gazeteciler günü olarak anılıyor 10 Ocak. Gazetecilerin günü mü kaldı? Gazeteci mi bıraktılar ülkede? Neyi anacaksınız, neyi kutlayacaksınız? Her tarafı yandaş, yalaka yalancı medya mensupları doldurdu. Sabah iktidardan açıklama geliyor, akşam bütün ekranlarda aynı kelimelerle, aynı cümlelerle bu açıklamaları savunuyorlar. Ne bir karşı görüş, ne bir eleştiri hiçbiri yok. Ertesi gün de hiç sıkılmadan, hiç utanmadan aynı manşetleri kullanıyorlar gazetelerinde. Bir de uçak gazetecileri türedi. Görevleri çanak sorular sormak. Kamuoyunun merak ettiği, muhataplarını güç durumda bırakacak soruları sormaktan ödleri kopuyor. Gittikleri ülkelerde zulu dansları yaparak gündeme gelmek daha fazla işlerine geliyor.
1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 Sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesi sonucu çıkarları zedelenen 9 gazete sahibi 3 gün süreyle gazetelerini çıkarmama kararı alıyor. Gazeteciler bu karar üzerine 10, 11 ve 12 Ocak'ta "Basın" adıyla kendi gazetelerini yayınlıyor. O günden sonra 10 Ocak, Gazeteciler Bayramı olarak kutlanıyor. Ancak 12 Mart müdahalesiyle basına getirilen kısıtlamalara tepki olarak 'gün' bayram olmaktan çıkartılarak "Çalışan Gazeteciler Günü" olarak anılıyor.
Şimdi nasıl anacaksınız Gazeteciler Günü'nü? 12 Mart'tan bu yana Abdi İpekci'den Ümit Kaftancıoğlu'na, Çetin Emeç'ten Turan Dursun'a, Uğur Mumcu'dan Hrant Dink'e öldürülen onlarca gazeteciyi anarak mı? Yoksa şu anda cezaevinde yatan 140'dan fazla gazetecinin adlarını anarak, ülkeyi bir gazeteci cezaevi haline getiren iktidarı suçlayarak mı? Dünyanın hangi ülkesinde bu kadar çok öldürülen, bu kadar çok cezaevine atılan gazeteci var?
Ahmet Şık ve Nedim Şener'in Ergenekon rezilliğinden tutuklanmasından sonra oluşturulan "Dışarıdaki Gazeteciler Grubu" gazetecilere uygulanan baskı nedeniyle dışarıda olmakla içeride olmak arasındaki mesafenin giderek azaldığını savunuyor. Ergenekon soruşturmasında FETÖ'cüler tarafından yaklaşık bir yıl cezaevine atılan Ahmet Şık'ın FETÖ'cü suçlamasıyla tutuklanmasını nasıl açıklayabilirsiniz ki? Şık savunmasında şöyle diyor;
“Zaten geçmişten beri sorunlu olan yargının kendisinin hukuka bağının bu kadar zayıf olduğu bir süreçte, mesleki faaliyetlerimin soruşturma konusu edilmesini, meslek hayatıma hakaret sayarım.”
Anayasa Mahkemesi uzun bir sessizlikten sonra cezaevindeki bir grup gazetecinin bireysel başvurusunu görüşme kararı aldı. Umarız yarın yapılacak görüşmede olumlu bir karar alınır. Böylece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde bu konuda Türkiye aleyhine alınacak bir kararın da önüne geçilir.